0.6 | deal 🔞

19.6K 307 244
                                    

Düzenlendi.
---

daha yeni başlıyoruz, kemerlerinizi sıkı bağlayın 😌

❄️

Harry'nin "Dur," diyen sesi beni, ve sanırsam en çok da arkadaşını şaşırtmıştı. İkimizin de gözleri hızla ona dönerken sakin tavrından ödün vermeden bana değil, arkadaşına baktı.

"Ne?" dedi esmer adam şaşkınlıkla. "Durayım mı?" Harry ciddiyetle kafasını aşağı yukarı sallayınca adam dalga geçer gibi güldü. "Ancak bu tetiği senin çekeceğine ikna olduğum zaman dururum." Bugün ne çok ölmemi isteyen insan olmuştu öyle!

"O ölmeyecek." Harry konuştuğunda aldığım nefesin ciğerlerime battığını hissettim. Adam inanamıyormuş gibi bana yandan bir bakış attı. "Bu da ne demek? O ölmez ve birilerine bir şeyler öterse işleri toparlayamayız."

"Benim kararımı mı sorguluyorsun, yoksa ben mi yanlış anlıyorum?" Harry kaşlarını kaldırdı tehlikeli bir tavırla.

Esmer adamın gözlerinde parlayan sinir yavaşça söndü, yerini korkuya bıraktı. Harry'nin bu durum için gücünü kullanmayacağını sanmıştı çünkü önemli olmadığını düşünmüştü. Yanılgı onun yüzüne garip bir ifade yerleştirdi. Ama diğer yandan Harry'den çok korkuyor olmalıydı, Harry'nin üstü kapalı tehditine karşılık hemen beyaz bayrağı çekmişti.

"Sanırım sen yanlış anladın." Her ne kadar memnuniyetsiz bir sesle olsa da yenilgiyi kabul etmişti. Konuyu ciddiye almadığı için kendine kızıyordu sanırsam.

"Güzel." dedi Harry kafasını ağır ağır sallayarak. "Şimdi mekana geç ve beni bekle. Diğerleri zaten orada."

Esmer adam kafasını sallayıp bana bir kez bile bakmadan odadan çıktı. Odada Harry ile yalnız kaldığımda sanki gergin değilmişim gibi daha da çok gerildim. Neler yaşıyordum böyle? Artık aklım almamaya başlamıştı.

Harry neden ölmeme izin vermemişti? Bana ölümden daha beter şeyler yapacağı için mi?

İçinde bulunduğum oda büyüktü, hatta bir misafir odası için gereğinden fazla büyük. Fakat nedense odada Harry ile yalnız olduğumda duvarlar üzerime doğru gelip beni sıkıştırıyormuş gibi hissediyordum.

"Yeniden baş başa kaldık, Adele." dedi Harry yatağın baş ucunda duran tekli koltuğa doğru giderek.

Gözlerimi bile kırpmadan ona bakıyordum. Aklımda sorular vardı ama sorsam bile cevaplamayacağını bilecek kadar iyi gözlemlemiştim onu. Bu yüzden tenezzül bile etmedim.

Koltuğa oturup komodinin çekmecesinden ağır -ve de çok pahalı- olduğunu bildiğim bir markanın içki şişesini çıkardı.

Tanrı aşkına, bu evin her köşesinde alkollü içecekler olması normal miydi?

Komodinin üzerinde duran kadehe içkiden biraz doldurduğunda hala bana bakıyordu. Bir elim yatağa sıkıca kelepçeli olduğu için olduğum yerden uzaklaşamıyordum, çok gerilmiştim.

"Seni isteseydim öldürebilirdim, veya beyninin patlamasına mani olmayabilirdim." dedi içkisinden bir yudum alırken. Sanki bilmiyorum, diye söylendim içimden.

Düşüncelerimi dışa vurmayıp derin bir nefes alarak yüzünü baştan aşağı inceledim. Yüzünde onu gördüğüm ilk andan beri sakin ve yenilmez bir duruş sergileniyordu.

hotel room | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin