BU BÖLÜM meltemtuygun İLE BERABER YAZILMIŞTIR
21/02/21
Dicle anın şaşkınlığı ile etrafa bakınırken Barış pişmanlık ile bakışlarını Dicle'ye doğru çevirdi. Feris şaşkın ve kırgın bakarken Kıraç ise şaşkın ve öfkeli bir şekilde duvara yansıtılan görüntüye bakıyordu.
Bir süre geçtikten sonra Dicle'nin elini bir el tutunca kafasını çevirip eline baktı. Barış, Dicle'nin yanına gelip elini sıkıca tutmuştu.
Herkes onlardan bir açıklama beklerken Barış açıklanacak bir şey olmadığını düşünüp elini tuttuğu Dicle'yi beraberinde götürerek mekândan dışarı çıktılar.
Magazinciler peşlerinden ilerlerken Barış hızlıca Dicle'yi arabaya bindirip kendisi de şoför koltuğuna geçti. Magazincilerden kurtulabilmek için hızlıca kemerini takıp gaza bastı.
Dicle hala şoktan çıkamadığı için tepki vereden yola bakarken Barış onun bu halini fark edip göz ucuyla ona baktı.
"Sevgilim, iyi misin?"
"O fotoğraf nasıl ellerine geçti?"
Dicle o günü hatırlamaya çalışırken aklına hapse attırdıkları adam geldi. İyi de hadi o çekti diyelim şimdi nasıl geçmişti birinin eline?
Barış sesini çıkarmayınca Dicle kafasını çevirip ona baktı. Barış'ın bakışlarında bir gariplik sezince gözlerini kısıp bakmaya devam etti.
"Barış sen biliyor muydun?"
Dicle bu soruyu cevabından korkarak sormuştu, çünkü eğer bundan haberi varsa ve bunun için hiçbir şey yapmadıysa..
Dicle, Barış'ın kendisi kadar şaşırmadığını daha yeni yeni fark ediyordu. Mekândan çıkmadan önce de pişmanlık dolu gözlerle bakmıştı kendisine.
Barış kafasını yoldan çevirmedi, hatta soruyu duymazlıktan gelmeyi tercih etti.
"Sen biliyordun.." diye mırıldandı Dicle hayal kırıklığıyla.
"Sen biliyordun ve hiçbir şey yapmadın Barış. Hadi hepsini geçtim bana haber vermedin bile. Belki haberim olsa bir şeyler yapabilirdim.."
Barış suskunluğunu korumaya devam ederken Dicle'nin aklına çekimde Barış'ın aradığı geldi. O zaman sormuştu ona 'bir sorun yok değil mi' diye.
"Sen beni dün bu yüzden aradın değil mi? Biliyordun ve benim bilip bilmediğimi öğrenmek için aradın."
Barış cevap vermeden yola bakarken Dicle'nin sinirleri yükseliyordu.
"Barış sen ne yaptığının farkında mısın? Şimdiye kadar öğrenilmemek için neler yaptık ama senin yüzünden.."
Dicle sinirle bağırarak konuşurken Barış direksiyonu sağa kırıp ani fren yapıp aracı durdurdu.
"Gerçekten benim suçum mu oldu şimdi? Ben mi gidip fotoğrafları verdim onlara?"
"Fotoğrafları vermedin ama engel de olmadın Barış."
Barış ağzını açacakken ikisinin de ne kadar sinirli olduğunu fark edip vazgeçti. Sinirle kemerini çözüp arabadan indi ve denize doğru yürüdü. Sakinleşmek için derin nefesler alırken Dicle arabadan inip kapıyı sertçe kapattı. Barış ne kadar sakin kalmaya çalışsa da Dicle'nin böyle bir niyeti yoktu.
"Barış farkında mısın sürekli benden bir şeyler saklıyorsun ve bu sakladıkların hep başımıza iş açıyor. O adamı da saklamıştın başta sana sorduğum halde anlatmamıştın, bu fotoğraf olayını da anlatmadın. Üstelik ikisinde de sormuştum sana. Fotoğrafları vermemiş olman suçsuz olduğun anlamına gelmiyor eğer bana deseydin bir şeyler yapmak için uğraşırdık."
"Son zamanlarda çok yoğunsun ve panik halindesin diye bunu da dert etmeni istemedim sadece ayrıca nasıl engel olacaktın ki?"
"Bir dakika ya sen ne demek istiyorsun? Ben başaramaz mıydım yani?"
"Öyle demek istemedi-"
"Tamam Barış, ben anladım anlayacağımı."
Dicle sinirle Barış'a ters dönüp ilerlemeye başladı. Daha birkaç adım atmıştı ki Barış kolundan tutup kendine çekti ve hızlıca dudaklarına yöneldi.
Bir süre sonra nefes nefese ayrıldıklarında Dicle'nin siniri az öncesine nazaran azalmıştı hatta neredeyse yok olmuştu.
Barış, Dicle'nin yüzün avcunun içine alıp gözlerinin içine baktı.
"Ben ne yaptıysam senin için yaptım, değil seni üzmek saçının teline zarar gelsin istemem."
Dicle'nin gözlerinin olduğunu fark edince gözlerini şefkatle kısıp Dicle'ye sarıldı.
"Ne olursa olsun bir damla yaş dökmeni istemiyorum."
Dicle burnunu çekip kafasını salladı. Barış göğsüne başını yaslayan sevgilisine baktı gülümseyerek. Dicle kafasını kaldırıp ona bakınca sırasıyla önce burnuna ardından saçına öpücük konurdu.
***
Dicle, Feris'in ajansa gelmesini beklerken bir yandan da kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. Feris'in ajansa girdiğini görünce hemen ayağa kalkıp Feris'i karşıladı.
"Günaydın Feris Hanım."
Her ne kadar utanılacak bir şey yapmış olmasa da sabahtan beri herkes ona ayıplayıcı bakışlarla baktığı için çekiniyordu.
"Odama gel Dicle."
"Tabi Feris Hanım."
Feris odasına geçince Dicle de peşinden odasına girdi.
Dicle her zaman yaptığı gibi kendisini savunmak yerine bu sefer kafasını eğip yere baktı.
Feris onun bu halini görünce bir süre ona baktı. Yanına gelip yüzünü ellerinin arasına alıp başını kaldırdı.
"Neden başını eğiyorsun Dicle? Sen utanılacak bir şey yapmadın."
Dicle afallamış bir şekilde Feris'e bakarken Feris konuşmaya devam etti.
"Aşkınızın arkasında durun Dicle. Karşınızda kim olursa olsun onu koruyun ve asla zarar görmesine izin vermeyin. Utanılacak bir şey değil bu. Herkes konuşabilir, bir şeyler diyebilirler. Onlar her zaman konuşurlar Dicle. Onları susturamazsın ya da kendini haklı çıkaramazsın. Senin yapman gereken aşkını koruyup ona sahip çıkman."
Dicle son günlerde yaşadıklarının verdiği duygusallıkla gözleri dolunca Feris'in de gözleri doldu. Dicle bir anda Feris'e sarılında Feris de ona karşılık verip sıkıca sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menajerimi Ara | Senaryolar
General FictionHikayede geçen karakterler "Menajerimi Ara" dizisinin karakterleridir. Yazmış olduğum bölümler birbirlerinden bağımsız. Dizide geçen konuyu veya dizide olmasını istediğim sahneleri kendi kalemimle yazıp paylaşıyorum. tw: @perdidoentisara