09.03.21
Barış son kez kapının önünde ki bavullara göz attı.
"Gidiyorsun yani?"
Ayla kafasını sallayıp oğluna sarıldı sıkıca. Ne kadar belli etmemeye çalışsa da oğlunun kendisinin onaylamadığı bir ilişki içerisinde olması kendisini çok değersiz hissettirmişti.
Aydın bavulları arabaya taşırken telefonunu çıkartıp Dicle'ye mesaj attı.
Aydın: Annem gidiyor, Barış mutsuz. Müsaitsen Barış'ın yanına gidebilir misin? Yalnız kalmak istiyor ama eminim seni geri çevirmez.
Dicle: Tamam ben giderim yanına merak etme.
Aydın bavulları arabaya koyup geri kapıya döndü. Annesi arabaya doğru yürürken Barış'a sarıldı.
"Ben bugün arkadaşta kalacağım. Sen emin misin yalnız kalmak istediğinden?"
"Eminim abi. Dikkat edin yolda."
Aydın kafasını sallayıp kardeşinin omzuna hafifçe vurdu ve ondan ayrılıp arabaya bindi. Annesi çoktan yerleşmiş olduğu için daha fazla oyalanmadan arabayı çalıştırdı
Barış üst kata çıkmaya hali olmadığı için beyaz koltuğa oturdu ve gözlerini kapatıp kafasını arkaya yasladı. Ellerini saçlarına geçirdi. Bir süre aklında geçmişten anıları canlandı.
Abisiyle, annesiyle gülüşmeleri; tartışmaları.. Birlikte geçirdikleri vakitler gözünün önünde dönerken kapı çalınca kafasını kaldırıp kapıya baktı. 'Kim bilir neyi unuttular' diye geçirdi içinden.
Koltuktan kalkıp kapıya yöneldi ve direkt kapıyı açtı.
"Neyi u- Dicle?"
"Şey.. Müsait miydin?"
Barış başta afallasa da sonradan kafasını sallayıp kendine geldi ve kapıyı açıp geri çekildi.
"Tabii, girsene."
Dicle içeri girip montunu çıkardığı sırada Barış kapıyı kapatıp onu izlemeye başladı. Dicle koltuğa doğru yöneldiğinde Barış da peşinden gitti. Dicle koltuğa oturunca Barış mutfağı işaret etti.
"İçecek olarak istediğin bir şey var mı? İstersen yiyecek bir şeyler de hazırlayabilirim.."
"Yok, teşekkür ederim. Ben senin için geldim Barış."
Barış, Dicle'nin yanına oturup kafasını Dicle'nin koltuğa yasladığı koluna yasladı. Dicle'nin saçlarının o harika kokusu burnuna dolarken gözlerini kapatıp kokuyu içine çekti.
Dicle, Barış'ın saçında hafifçe elini dolaştırırken Barış bir anda kalktı ve Dicle'nin dizine yattı. Dicle ne yapacağını anlamak için onu izlerken Barış, Dicle'nin elini alıp saçına götürdü. Dicle gülümseyerek Barış'ın saçlarında oynarken Barış gözlerini çoktan kapatmıştı.
Dicle kafasını yasladığı koltukta bir süre Barış'ın saçıyla oynayıp onu rahatlattıktan sonra Barış hala gözleri kapalıyken konuşmaya başladı.
"Herkes bir şey diyor. İyi veya kötü. Herkes. Belki beni düşünüyorlar, belki de benim iyiliğim için diyorlar ama hiç kimse bunu isteyip istemediğimi sormuyor. Hiç kimse sormuyor."
Dicle her ne kadar o an orada olup onu dinlese de aslında Barış şuan onunla değil, kendisiyle konuşuyordu.
"Bak bu beni dinler, beni anlar dediğim kim varsa beni dinlemedi, anlamadı. Ne Feris, ne annem, ne abim.."
Dicle, Barış'ın saçıyla oynamaya devam ederken sessizce dinliyordu onu.
"Bilmiyorum, anlamıyorum ben mi hata yapıyorum? Fazla mı değer yüklüyorum?"
Barış derin bir nefes alıp bir süre bekledi, ardından kendini biraz daha rahat hissettiğinde konuşmaya devam etti.
"Ben, beni en iyi annemin anlamasını beklerdim. Tamam, zamanında onun da çok hataları oldu, benim de ama ben yine de ondan bana destek olmasını beklerdim. Bana çocukmuşum gibi değil de kararlarının arkasında duran biri gibi davranmasını isterdim. Seçimlerimi, isteklerimi geçici heves sanıyorlar."
Dicle elini Barış'ın saçlarında dolaştırmaya devam ederken bir yandan da dolu gözlerinin akmaması için uğraşıyordu. Gözlerini kapattığı sırada gözünden bir damla yaş yanaklarından süzülüp Barış'ın yüzüne düştüğünde Barış dolu gözlerini açıp Dicle'nin ıslanmış kirpiklerine baktı.
Hemen kafasını kaldırıp ona döndü. Barış'ın kalktığını fark eden Dicle gözlerini açıp ona baktı. Barış, Dicle'nin ağladığını fark edince yanına eğilip yüzünü avcunun içine aldı.
İkisi de dolu gözlerle birbirlerine bakarken Barış yavaşça eğilip ufak bir öpücük kondurdu Dicle'nin dudaklarına.
Dicle'nin gözünden bir damla yaş daha düştüğünde gülümseyerek kendisinden ayrılan sevgilisine baktı.
"Sen benim bu hayatta ki en büyük şanslarımdan birisin, biliyorsun değil mi?"
Dicle utanarak kafasını Barış'ın göğsüne yasladı. Barış eliyle kendi gözlerini silip Dicle'ye sarıldı sıkıca.
Dicle'nin üzerine olan ağlamanın verdiği bitkinlik hissi Barış'ın rahatlatan kokusuyla birleşince iyice uykusu gelmişti. Dicle orada, Barış'ın göğsünde uyuyakaldığında Barış hala aklında ki düşüncelerle savaştığı için fark etmemişti.
Bir süre sonra Barış, Dicle'nin sesinin neden uzun zamandır çıkmadığını anlamak için yüzüne düşen saçlarını çektiğinde uyuduğunu fark etti. Gülümseyerek izledi birkaç dakika sevgilisini. Daha rahat uyuması için onu uyandırmadan, sessizce onu üzerinden kaldırdı.
Dicle'yi tamamen üzerinden kaldırıp koltuğa yatırdığında ayağa kalktı. Tam koltuğun yanından ayrılacakken Dicle'nin elini tutmasıyla dönüp ona baktı.
"Gitme, kal.."
Dicle'nin uykulu dediği sözlerine gülümsedi. Yanına eğilip yanağına ufak bir öpücük kondurdu ve yüzüne gelen saçını arkaya doğru itti.
"Gitmiyorum sevgilim, buradayım."
Barış koltuğun yanında duran battaniyeyi Dicle'nin üzerine örtüp yanına yattı. Barış koltuğa yattığı anda Dicle kafasını yastıktan kaldırıp Barış'ın göğsüne yasladı. Barış gülümseyerek sevgilisinin başına minik bir öpücük kondurup gözlerini huzurla kapattı ve kendisini Dicle'nin o âşık olduğu kokusuyla uykuya bıraktı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menajerimi Ara | Senaryolar
General FictionHikayede geçen karakterler "Menajerimi Ara" dizisinin karakterleridir. Yazmış olduğum bölümler birbirlerinden bağımsız. Dizide geçen konuyu veya dizide olmasını istediğim sahneleri kendi kalemimle yazıp paylaşıyorum. tw: @perdidoentisara