Aman tanrım ölüyorum galiba... Bu nasıl bir işkence kemiklerin kırılıyor. çatır çutur bir bir omurlarim parcalaniyor lütfen bebeğime birsey olmasın. Ben ölüyüm onun yerine. Bu doğum bitsin artık..attığım çığlıklar okadar büyüktü ki bilmediğim bu sessiz kimsesiz ormanda gecenin bu vaktinde doğum yapıyorum. .. lutfennnnnn kurtarın beni bu agridan. Jesica iki gündür benim yanımda kaldı nasıl izin aldı işten bilemiyorum ama ona çok minnettardim çünkü ayağa kalkamadim bile ateşler içinde yaniyordum. Ağrılar bıçak gibi girip duruyordu karnındaki kızım ise durmadan tekmeliyordu her tekmesinde acı hissediyordum sanki sirtimdan karnimin duvarına doğru bir döner bıçağı sapliyorlardi. O kadar terliyorum ki Jesica çarşaf yetistiremiyordu. Iki gündür bir lokma uyku girmedi gözüme , benimle birlikte jesica da uyuma di her saat başı atesimi ölçüp duruyor sürekli ağrı kesici ve ates düşürücü veriyordu ama hiç bir işe yaramiyordu. Islak bezleri degistirmekten harap düştü dediğim anda yeniden canlanip yardım ediyordu.. neden bukadar ağrı olduğunu soruyordum aglayarak yumruk atiyordum, Sağa sola . Hepsini anlaticam diyip duruyordu. Birden beni bırakıp yan odaya geçti ve elinde kocaman bir cantayla geri döndü. Beni kaldırdı artık vakti geldi , gitmemiz lazım dedi. Ve bi anda kendimi bu Ormandaki dağ evin içinde buldum.. Burada çığlıkları kimsenin duymayacagini söyledi. Korkmamam gerektiğini herseyin yolunda olduğunu. . Okadar çok korkuyorum ki merakla icerisinde bekliyordum.. ve sancilarim atıyordu. Iç camasirlarimi cikarip ayaklarını tavandan aşağı sarkan iplere bağladı. Sabitlemek için ise yanlardan gergince bağladı ve sanaa dediğim herseyi yap pes etmek yok yoksa buradan sağ cikamayiz dedi.. Ağrılar okadar siddetlendiki attığım çığlığı diyafram kasim kasilmadan hissettim.. öyle bir yaniyordu ki bogazim yırtılma teriminin hecelerini teker teker inceledim.. Ölüyordum ama ölmüyordum. Kemiklerim catirdamaya başladı. Ama sanki ben o catirtiyi. Bütün sinir uclarimin ucunda hissediyordum nöronlarim okadar hızlı carpisiyoduki bir birine. imkansız bir tarifi olan bu acıyla nasıl yasadigimi bile düşündüm o an. Havada asılı olan bacağımi cekistirmekten kesilen bileklerim okadar aciyorduki yerlere damlayan kan damlalarinin şıplama sesini kulaklarimin yanında duyuyordum. Gecenin karanlığın Delen cigliklarimin sesini kimse duymuyordu. Jesica artık benimle konuşmuyordu. Sanki bir robot gibi talimatlar veriyordu. Ve öyle bir çığlık attım ki ya gök yarildi yada deprem oldu arkasından gelen ağlama sesi öyle guzeldiki kulaklarimin duyduğu en güzel müzikti. Gözlerimin önüne yavaş yavaş siyah bir perde indi. Karanlığın içine doğru dibe batiyordum sanki. Jesica yalanmi söyledi ölücektim dimi.