Saat artık akşam saatleri ve yağmur iyice bastırdı. Sanırım donuma kadar ıslandım ve çok üşüyorum. Taksilerden umudumu kesmiş durumdayım bana tuhaf tuhaf bakıp gidiyorlar. Gidecek son sefer otobüsü tek şansım. Bir otobüs yeni bir hayat olacak. #Bazen kalkıp gitmek gerek birisi için, en azından 'biri' olmayı öğrenmek için. #
Yaklaşık iki buçuk saat daha bekledim. Gözlerimdeki rimel yanaklarımdan süzülüyor. Nihayet geldi amcamız, direksiyon sallamaktan bıkmış tombul şoför amcamız.. Geçip en arkaya oturdum. Benimle beraber otobüste sadece bir genç adam var. Sanırım merkeze en uzak köyde oturuyor çünkü bu lanet hastane yolundaki en uzak köy bu. *Ve tatlı genç adam için iniş vakti. Inerken homurdana homurdana aynen şöyle dedi:
-Bir ruh sağlığı hastanesine sıradan bir otobüsle gidecek kadar delirmiş bi hasta olamazsın. Üzerinde deli önlüğü de yok..
Gözlerimi kırpmadan ona baktım korkutabilmek için -insanlardan mutluluk alamazsan onları korkut ve asla bunun şaka olduğunu belli etme, şaşkın halleri seni güldürmeye yetecektir.-
-Oh, Tanrım!!!
.
.
Yalnızlığım, ben ve tombul amca gidiyoruz. Çok az bir yol kalmış olmalı ki tepede patlamış lambalarıyla eski, harabe, korkutucu bir bina belirdi. Otobüs durdu. Bavullarımı alıp tepeye düşe kalka yavaş yavaş ve biraz doğal olarak tırsarak çıkıyorum. Yaşayacaklarım gözlerimin önünde belirmeye başlıyor..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-SAPLANTI-
Fiction généraleÜniversitede PDR bölümünü birincilikle bitiren Talia adında genç bir kız ülkedeki en tehlikeli Ruh Sağlığı Hastanesi olan Valpro'ya tayin ister. Kızın ailesi sorunludur annesi sandalyeye bağımlı ve kör babası ise ona yeterince hiçbir zaman gereken s...