04."Uzaklaşmak istiyorum. Biraz da senden kaçmak."

7.1K 809 314
                                    

~
Uzak durmak,bir şeylerden kaçmak... Hep yapardım. Asla o şeyle mücadele edecek gücü bulamazdım ve kaçardım. Ama bu sefer hiç öyle değildi.
Asla yapmadığım bir şeyi yine Jeongguk için değiştirmiştim.

Onun için mücadele ediyordum. Yani evet pek şaşırmamak gerekiyordu çünkü zaten yaşama sebebim bile oydu.
Yoksa ne diye bu iğrençliklerle dolu hayatta yaşayacaktım ki?

Kafamdaki düşüncelerle tabakları masaya yerleştirmiştim.

Röportaj alanını terk edeli üç saat oluyordu ve ben daha yeni yeni fark ediyordum bir şeyleri. "Biz ne yaşadık öyle? "diyordum iki de bir. Şaşırıyordum çünkü hiçbir şekilde aklımda kurduğum senaryolardan biri değildi. Röportajın orta yerinde ağlamayı, Jeongguk'un bana edilecek kırıcı bir laf karşısında kariyeri için susmasını beklemiştim.
Ama o kariyerini bi an bile umursamayıp diğer ressamların aksine ne kendisini ne de eşini, yani beni, ezdirmemişti.

Ben Jeongguk'dan uzaklaşmak istiyordum, sırf kafamdakilerin netleşmesi için.
Ben olan Jeongguk'dan. Hayatım olan adamdan.
Kelebeklerimin biricik sahibi Jeongguk'dan uzaklaşmak istiyordum.
Nefes almayı bana öğreten kişiden...

Uzak durmak istiyordum. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum çünkü o nefes alarak bile beni kendine zincirliyordu.

Ona çok aşıktım. Ve bu ne kadar korkutucu olursa olsun harikaydı da. Onun davrandığı bir durum beni yerin beş bin katına da sokuyordu, beş bin kat havalara uçmamı da sağlıyordu.
Aşk Jeongguk'du bana göre. En güzeli, en iyisi, en harikasıydı.

Jeongguk benim gecenin karanlığında parlayan ay ışığımdı.

İkimiz de harika değildik bunu kesinlikle biliyordum. Ama Jeongguk'un bir şeylerden emin olması ve eminse de göstermesini istiyordum.
Nefret ediyorsa nefret, sevgi duyuyorsa sevgi. Arkadaşça veya değil. Ondan sevgi istiyordum. Jeongguk'un sevgisi için yavru bir kedi gibi etrafta dolanıyor ve olimpiyatlara katılacak bir yarışmacı gibi mükemmel olmaya çalışıyordum.

Kamp ateşine atlamaya çalışan bir ateşböceği gibi etrafında dolanmaya çalışıyordum. Ama olmuyordu. Ki bu da ilk defa onda olumsuz bir şey uygulayacağım anlamına geliyordu. Sevgimi bastıracaktım. Bir gösterip bir göstermeyecektim. (aslında tamamen elimi ayağımı çekip bensiz, ne kadar hayatına devam edeceği gerçeği korkutsa da, ne yapacağını görmek istiyordum. Ama ona bu kadar aşıkken kendimi pek tutabileceğimi sanmiyorum.)

Bu karara eve geldiğimde karar vermiştim çünkü  araba yolculuğumuz onu hayran hayran izlememle geçip gitmişti.
Bir de kocam hiç huyu olmayan şeyi yapmıştı.
Benimle alay etmeyi.
Araba yolculuğunun bitmesine beş dakika kaldığında "Manzaran güzel herhalde." diyerek gözlerinde ki parıltıları saklamadan göz ucuyla bana bakıp devam etmişti arabayı sürmeyi.

Şahsen böyle bir atak asla ama asla ondan beklemiyordum. Bu yüzden yanaklarımın, hayır kızarmadı sadece yanıyor, yandığını hissederken o eve vardığımızda arabayı park edip bana dönmüştü.
Utançtan ezilip büzülen benim  çenemi tutarak göz göze gelmemizi sağladığında "Taehyung... Sen benim eşimsin. Dalga geçtiğimi biliyorsun değil mi? Eğer alınmanı söyleyecek bir şey dediysem üzgünüm." diye mırıldanıp arabadan çıkıp kapımı açmıştı.

İşte Jeongguk ile hayatım böyleydi.
Kırılırdık birbirimize ve asla gücenmeden özür dilerdik.
Saygılıydık. Ve birbirimize sevgi duyuyorduk, ne kadar Jeongguk'un hisleri arkadaşça gibi gelse de, bunlar ise bir arada evde yaşayabilmemizi sağlıyordu.

Bugün ki olayların beni bir nebze de olsa düşüncelerimden kurtulmamı sağladığı için mutluydum. Bazı kararlar alabildiğim için de.

Hazır olan sofraya bakıp evin arka odasına ilerleyerek kapısını tıklattım. Ve kalın tahtanın arkasından daha sözümü bitirmeden kapı açıldı. "Jeongguk yemek ha-"
Bu anı beklermiş gibi bir hali vardı bakışlarında.

"Taehyung sana sarılabilir miyim?"

Kalbim hızla atarken, beynim "NE YAPMAM GEREKİYOR!?" diye bağırıyor ve gözlerimse dolmaya hazır bir şekilde sinyal bekliyordu.
Kaşlarımı çatarak hımladım. "Ne?" diyen suratıma karşı tekrarladı sorusunu.
Bense kollarımı iki yanımdan kaldırarak neredeyse omuz hizamda 90°derecelik olan kollarım arasına bir hiddetle kendini bırakıp sıkı sıkı omuzlarımı da saracak şekilde sarmaladı beni. Gözlerim dolu halde ona sarılıyordum bende sıkı sıkı.
Ona ilk ve  son kez evlilik teklifi ettiği zaman sarılmıştım. O gün konuşurken  kötü hissediyor gibi bir hali vardı ve ben aniden kendi lafımı kesip ona sarılmıştım.
İşte bir yarım saat sonra gözlerinde yaşlarla bana evlenme teklifi etmişti ardından.

Ona akşam yemeğinde "Jeongguk... Ben nasıl desem bilmiyorum ama uzaklaşmak istiyorum bazı şeylerden. Hayır seninle tatile çıkmak için değil bu dediklerim... Çünkü biraz da senden kaçmak istiyorum." adlı mini bir kırıcı olmayan, konuşma kağıdı hazırlamıştım.
Ve o yine her şeyimi darmadağın etmişti.

Aniden hayatıma girmiş, kalbimi haberi dahi olmadan sahip olmuş, evlenmiştik.

Jeongguk bazen insanın aklını çok fena karıştırabiliyordu.
Mesela şuan ki gibi.
Ondan uzaklaşacağım gün bana sarılarak zincirlerin kalınını boynumdan geçiyordu ve ben izin veriyordum.
Son nefesine kadar yanında durmak istememe sebep oluyordu.
Sevgisine çok açtım. Ve bu benim hıçkıra hıçkıra ağlamam için geçerli bir sebepti.
Sımsıkı bana sarılıyordu. Sımsıkı ona sarılıyordum.

Hayatımın en güzel anı, hep yaşamak istediğim o andı işte şuan olan şeyler. Zaman donmalıydı. Hep bu ana, bana sevgiyle sımsıkı sarıldığı anda kalmalıydık.
Veyahut bana sarılmayı kestiği an ölmeliydim. Çünkü mantıksız olurdu. En güzel şeyi yaşamıştım, ölebilirdim. Onun tarafından minik bir sarılmaya muhtaçtım ve kavuşmuştum. Fazlasında gözüm var mıydı bilmiyorum ama yetmişti yemin ediyorum ki. O benim tamımdı, geri kalanım, her şeyim.

"T-Taehyung." dedi hıçkırıklarını bırakırken.
"Lütfen beni terk etme." dedi devamında.

Kalbim korkuyla ve heyecanla çarparken kısa şoktan diyemedim. "Jeongguk senin için her şeyi bırakırım ama seni asla." diyemedim. "Seni seviyorum." diyemedim.
Tek yaptığım kalbimin atışlarını ona yansıtırken ıslak yanaklarımı omzuna yaslayıp, ellerimle saçlarını okşamaktı. Bir de arada dudaklarımı bulunduğu yere bastırmak.

Onu çok seviyorum, benle aynı korkuya sahip.
Onu çok seviyorum, ona gösteremiyorum sevgimi, hissettiremiyorum.
Onu çok seviyorum, güven veremiyorum ona.
Onu çok seviyorum ve onun için her şeyi yapmaya razıyım. Çünkü o benim güzel ay ışığım.

Sonsuza kadar sarılmamı isterse sonsuza kadar ona sarılırdım seve seve.

~
Bölüm sonu.

Diğer bölümler bin kelime civarıyken bu bölüm 870 kelime oldu...

💗💫😭

Öncelikle bu bölümden emin değildim ve pu pu hepiniz çok zekisiniz.(takdire şayan analizler 😌👌🏻💅🏽)

👯

Güzel miydi?

Geçiş bölümü denen şey gibi oldu sanırım biraz.

Sizi seviyorum.

Kendinize iyi bakın!

 paintHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin