~
Taehyung-Evi can sıkıntısından iki kere topladıktan sonra yorgunlukla koltuğa attım kendimi.
Günlük rutinim bugün ayrı bir hızlı tamamlanmıştı. Bende bu yüzden iki kere yapmıştım her şeyi ki bu da beni fazlaca yormuştu. Gelen bildirimleri elerken Jeongguk'un asistanı olan kızın bana attığı mesaja olumlu cevap vererek akşam yemeği yağmak için geri ayaklanmıştım.
Jeongguk'un asistanın bana yazdığı şey bir gün sonra olacak röportajla ilgiliydi.
İkimizin bir arada röportaj verilmesi isteniyordu.Bunu bana dün öğlen iki gibi sorulduğunda Jeongguk'a danışmıştım ve insan ilişkilerinde pek iyi olmadığım için reddedebiliriz demişti. Bense bu röportajın önemli olduğunu biliyordum çünkü bir çok ressam oraya röportaj verdikten sonra yükselişe geçiyordu. Bende ona inatla önemli olup olmadığını sorduktan sonra "Evet, önemli." cevabını vermişti ki bende bu cevaba karşı "O zaman kabul ediyorum." olmuştu.
Jeongguk'a aşıktım. Jeongguk'u deliler gibi seviyordum. Ama o... Onun sevdiğinden emin değildim. Jeongguk çok kapalı biriydi. Ona hoşlandığımı söyledikten sonra üç kere randevuya çıkmıştık. Ve daha sevgili olmadan bir gün uyku tutmadığında evin etrafında bir tur yürürken, hiç huyum değildir genel de bitki çayı yapıp müzikle uyumayı bekleyen biriyimdir, onu bankta gördüğüm gece evlilik teklifi etmişti. Ve ben onu kabul ettikten sonra iki hafta da benim istediğim gibi evlenmiştik.
Bana göre o beni sevmiyordu. İşinde ciddiye alınmak için, "bakın esinlendiğim kişi bu. Gece hayatım yok" demek için var gibiydim. Yine de her gözlerine baktığımda şefkat dolu bir bataklığa düşmüş gibi batıyordum.Düşünceli davranışları dışında pek bir sevgi gösterisi yoktu bana karşı.
Hiç öpüşmemiştik ki bu da sevişmediğimiz manasına geliyor evet.
Bir yıldır evliydik ve biz sanki birbirine küsmüş ev arkadaşı gibiydik. Bu dalgınlıkla biraz pirinç pilavı, üstüne tavuk yaparak sofrayı hazırladım.
Bugün izin günü olmasına rağmen klasik Jeon Jeongguk olarak evin arkasında kalan odasında resim çiziyordu.
Bu yüzden oraya ilerleyip kapıyı iki kere tıklatıp geri masaya döndüm.
Onu seviyordum, yakınında durmayı da. Ama üzülüyordum da. Sevdiğim, hayatım dediğim, karnımı kasan, kelebeklerle dolduran kişiyle evliydim. Ama onun beni sevmediği gerçeği her gün kalbimi birazcık daha ağrıtıyor, akacak gözyaşı tanesi sayısı yükseliyor ve bu durumda mutlu olmak yerine her gün sayıları artan, ölen kelebeklerimi ellerimde tutarken gözyaşlarımı tutuyordum.
Kırıcı, yorucu bir durumdu.
Ve bazen sadece karşısına geçip ağlayarak sevgi dilenecek kadar çaresiz durumda hissediyordum. Karşıma oturmasıyla bir kaç gündür yaptığım gibi hiç yüzüne bakmadan yemeğimi yemeye başladım.
Bu düşünce yığınından dolayı bazı şeyler değişmişti. Mesela kapısını tıklatıp gidiyordum sadece, alarma uyanmayan biri olduğu için onu artık neşeyle değil bir robot gibi dürtükleyerek uyandırdıktan sonra sessizlik yemini etmiş biri gibi de kahvaltıyı hazırlayıp, evet artık onunla kahvaltı yapmıyordum, geri uyuyordum. Ve o bir kaç kere sebebini sorsa da hiç bir şey dememiştim. Neden kendisi anlamıyordu?
Neden kırıldığımı fark etmiyordu?
Önceden çizdiği her bir fırça darbesini mutlulukla bana gösteren kişi benden son potresini ölümüne saklıyordu. Evet. Pekala saklayabilirdi. Bittikten sonra gösterecekti biliyordum. Bunu kendisi de demişti. Ama o iş arkadaşı olan Hoseok beyefendisine düzenli olarak göstermesi beni çıldırtıyordu. Bu da yetmezmiş gibi Hoseok'a bir şeyler için resim çizip hediye etmişti. Ona onu çizip vermişti.Ve bu aklımın kalbimi en kötü düşünceyle baş başa bırakmasını sağlamıştı. Başkasını sevdiği düşüncesiyle.
Düşüncesi bile midemi bulandırıyor, saatlerce ağlamama sebep olup, kalbimin sıkışmasına neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paint
FanfictionJungkook, beni hiç çizmez ki. O sadece güzel şeyler çizer. . . . Ünlü ressam Jeon Jungkook ve eşi Kim Taehyung.