-"Doyoung...birbirimizi tanımaya senden başlayalım mı...?
Ha Neul şaşkınlıkla bakışlarını yerden kaldırıp doktorun hitap ettiği kişiye çevirdi.
Beyaz teni ve simsiyah saçlarıyla ilk gördüğünde kendisini ürküten bu kişi şimdi onun için tamamen farklı bir şey ifade ediyordu.
Donuk bakışları kalbini eritecek kadar sıcaktı. Hiçbir şey yapmasına gerek yoktu bunun için. Kendisini anlayabileceğini biliyordu...dahası bu hastanede acısına ortak olabildiği, kendisi için endişelenebildiği tek kişiydi.
Kız hızla atan kalbine engel olamadan en ince hareketine kadar süzdü delikanlıyı. Aylardır onu düşünüyordu...kendi haline üzülürken onun için de endişeleniyordu...kaçmayı hayal ettiğinde yanında o da vardı...
Demek böyle görünüyordu...
Kız gözleri dolarken öfkesine engel olamadı. Duygularıyla, hayatıyla oynuyorlardı.
Doyoung'un yan odasından ayrıldığında hastanede arkadaş diyebileceği tek kişiyi de kaybetmişti...kendini öldürme düşünceleriyle neredeyse bitki gibi bir ay geçirmişti ve şimdi de canları öyle istediği için dışarı çıkarıp sosyalleştiriyorlar mıydı. Madem bir sorun yoktu neden en başında saatlerce, günlerce yalnız başına kalıp kafayı yemesine izin vermişlerdi.Ha Neul içinde biriken öfkeyi dizginlemeye etmeye çalışsa da artık kontrol mantığında olmadığı için konuşmak üzere olan delikanlının sözünü kestiğini fark etmeden konuştu.
-"Denek miyiz biz...üzerimizde araştırma mı yapıyorsunuz yoksa tedavi mi ediyorsunuz!? Sizce de bizi insan içine çıkarmak için geç kalmadınız mı...?"
Doktor Ha Neul'un çıkışına şaşırarak bakışlarını ve bedenini onun olduğu tarafa yönlendirdi.
-" Ha Neul...yalnızca hatırlamak istediklerini hatırlıyorsun...zihnin bizi düşman olarak belirlediği için inanmak istemiyorsun ama biraz zorlarsan sen de hatırlayacaksın seni bir çok kez dışarı çıkarmaya çalıştığımızı....Her Neyse!! Sizden burada geçmişi bırakmanızı...yeni ve güzel şeylere odaklanmanızı isteyeceğim. Burası sizin kafanızda canlandırdığınız gibi korkunç bir yer değil. Özellikle sen Ha Neul...bu bakış açını değiştirmelisin zira biz senin dostlariniz. Düşmanların değil."
Ha Neul oturduğu yerde sinerken Doyoung'a bakmadan edemedi. Kendisini hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyordu. İlaçların etkisinde haftalarca, günlerce aynı sıradan hayatı yaşayınca neyin gerçek neyin rüya olduğu birbirine karışıyordu çünkü. Kim olduğunuzu unutuyordunuz...hele ki dışarıda sizin için bekleyen kimse yoksa...
Gözgöze geldiklerinde ne yapacağını bilemeyerek kaçırdı gözlerini. Gözlerine bakmak, gözlerinden zihnine dalıp kalbini okumak istiyordu. Onunla konuşmak neler hissettiğini bilmek, arkadaşlık etmek istiyordu. Fakat yapamadı...
Hızla atan kalbi ve ısınan yanakları aşırı derecede rahatsız hissetmesine sebep olurken bunun bir panikatak olmasını istedi.
Göğsünde hissettiği baskı panikatak değildi. Bunu çok net biliyordu. Ne kadar kabullenmek istemese de...O gerçekten yakışıklıydı ve aylardır onun varlığıyla gideriyordu yalnızlığını...onun sessizliğiyle ısınıyordu kalbi...bunun için bir şey yapmamıştı bile delikanlı...
Sadece var olduğu için minnettardı ona...
Aşk da tam olarak bu değil miydi...
Kalbini arkasından acımasızca sürükleyen birini karşılıksız sevmek...
Şimdi bunca süre bekleyişten sonra mükemmel yüzüne bakarken nasıl sakin kalabilirdi ki...hem de o her şeyden habersizken...Ha Neul tekrar bakışlarını delikanlıya çevirdiğinde doktora atılan aynı soğuk bakışlarla süzüldüğünü fark etti. Ürkütücü olsa da hızlanan kalbi ve kesilen nefesi asıl durumun farklı olduğunu ortaya koyuyordu.
Ha Neul bir süre daha öylece Doyoung'un gözlerine baktıktan sonra minik bir tebessüm oturttu yüzüne. Gözlerinin içiyle gülümsedi sanki. En son ne zaman bu kadar içten gülümsediğini hatırlamıyordu bile.
Ona minnettardı. Bu yüzden aynı onun kalbini erittiği gibi kendisi de sıcak bir gülümsemeyle onun bakışlarındaki soğukluğu eritmek istemişti.Doyoung ifadesiz surat ifadesinden ödün vererek hafifçe çattı kaşlarını. Ardından bakışlarını doktora çevirdi.
Ha Neul ise tanıtma sırası boyunca delikanlıya bakmaktan alı koyamamıştı kendini.
Doktor konuşması için kendisine işaret ettiğinde zorlukla çekti bakışlarını Doyoung'tan ve lisedeyken nasıl yapıyorsa o şekilde tanıtmaya başladı kendini.-"Merhaba...ben Kim Ha Neul...neredeyse 19 yaşındayım...resim çizmekten, basketbol oynamaktan ve deniz köpüklerinin yok oluşunu izlemekten hoşlanırım...bu kadar..."
Doktor memnuniyetle gülümsedikten sonra sıra sözü yarım kalmış Doyoung'a geçti.
-"Lütfen...kendini bize tanıtır mısın Doyoung...?"
Delikanlı yerinde neredeyse belli olmayacak kadar belirsiz bir şekilde kıpırdandı ve bakışlarını doktordan yere çevirdi. Konuşup konuşmamak arasında gidip geliyordu sanki. Sanki nefretini kusup deliliğini göstermekle normal bir insan olmak arasında gidip geliyordu. En sonunda bağırmaktan kısılmış ve ara ara çatlayan sesiyle konuştu.
-"Ben Doyoung...sanırım 21 yaşındayım..."
Ha Neul delikanlının acı çekmekten kısılmış ve hayattan bıkmış sesini duyunca ağlamaklı hissetti kendini. Bunları çekmeyi kimse hak etmiyordu. Böyle doğmayı, böyle yaşamayı kimse hak etmiyordu...isyan etmek istiyordu ama kime neye edeceğini bilmiyordu. Bir süre sonra her şeyden yoruluyordu insan...bütün benliğini var olmaya harcıyordu bir süre sonra...
Doktor birkaç bilgilendirme daha yaptıktan sonra asıl etkinliklerine birkaç gün sonra başlayacaklarını açıklayarak hemşireleri çağırdı ve yürüyebilen hastalar tek tek ayrıldılar odadan. Geriye sadece doktor, Ha Neul ve Doyoung kaldığında ortam oldukça sessizdi.
Kız ne kadar konuşmak istese de bunun bir yolunu bulamıyordu. Bir idolün fanı olmaktan farksızdı bu durum. Sevgisinin hiç bir anlamı yoktu. Tamamen bir yabancıydı ve kendisiyle konuşması için onu zorlayamazdı. Yine de kendisini hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyordu.Hemşireler gelip tekerlekli sandalyelerini aynanda geniş kapıya sürerken Ha Neul yarım metre yakınlıkta olmasından faydalanarak delikanlıya baktı ve tepkisini ölçmek için herkesin işitebileceği yükseklikte konuştu.
-"Sanrı..?!"
Doyoung tepki vermeden öylece durmaya devam ederken hemşire sandalyesini kapıdan dışarıya sürdü ve koridor boyunca ilerledi.
Ha Neul'un sandalyesi koridorun tam tersi yöne sürülürken kafasını çevirip bakmaya çalıştı fakat sandalyesini süren hemşire görüş alanını kapatıyordu.-"Demek beni hatırlamıyorsun Doyoung..."
.
.
.İtiraf ediyorum, bölümü türkü dinleyerek yazdım. Bütün sad songlardan daha duygu yoğunluğuna sahipler gerçekten 😭
Sizi çooooooookkkk seviyorree. Umarım kendinizi iyi hissediyorsunuzdur. Kötü hissediyorsanız da merak etmeyin her şey geçecek. Hayatın mizahı böyle :')
Sonraki bölümlerde görüşürüzz
🍷❤🍷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
p a n i c a t t a c k | {DOYOUNG} nct
Fanfiction"Akıl hastanesinde olduğumuza göre seni deliler gibi sevmemde bir sakınca yok değil mi" 💉🍷💉 Doyoung×Ha Neul