🍷ep.11

238 24 12
                                    

Güneş batalı yaklaşık 2 saat olmuştu.
Ha Neul uzun süre sonra odasından tekerlekli sandalye üzerine bağlı bir şekilde tekrar çıkarılmış olmasına rağmen tepkisizliğini koruyordu. O günden sonra artık başına gelenleri kabullenmiş olacak ki bir aydır nefes almak ve yemek yemek dışında fazla bir eylemde bulunmamıştı. Hisleri yok olmuştu sanki...ya da hepsini yutuyordu...

Florasanlarla aydınlatılmış koridora uzun bir süre ilerledikten sonra geniş kapılı bir odaya girdiler. Koridorun aksine loş bir ortamı koyu kahve kitaplıkları ve kırmızı bir halısı vardı. Ha Neul aylar sonra ilk defa normal bir oda görünce şaşkınlığına engel olamadı.
Odayı uzun süre inceledikten sonra daire şeklinde oturmuş birkaç insanı gördü. Kendisi gibi hastane kıyafeti giyiyor olsalar da sandalyelerinde normal bir insan gibi oturabiliyorlardı.
Hemşire Ha Neul'un tekerlekli sandalyesini de daireye yerleştirdikten sonra odadan ayrıldı.
Orada yetkili kimse olmadan odayı terk etmeyeceklerini biliyordu bu yüzden beyaz önlüklü, doktora benzeyen birini görmek için etrafına bakındı. O sırada kitaplıkların arasında gezinen birini gördü. Kendi doktoruydu bu. Tiksinerek başını çevirirken hastalara verdi dikkatini.

Hemen sağında 30 yaşlarında iyi görünüşlü bir adam oldukça kibar bir şekilde kendisine gülümsüyordu. Normalde olsa kibar davranışına karşılık verirdi fakat artık normal diye bir kavram var mıydı ki...
Onun yanında ise 40'lı yaşlarında bir kadın oturduğu sandalyede bağdaj kurmuş tavana bakarak ıslık çalıyordu.
Odadaki son hasta da  çok  yaşlı görünmemesine rağmen saçları beyazlamış bir adamdı.
Parmaklarını kıtlatırken bir yandan acelesi varmış gibi ayağını sallıyordu.
Sık sık oflayıp puflayışını izlerken Ha Neul bile bunalmış hissetti kendini.
En sonunda adam dayanamamış olacak ki saygıdan yoksun bir şekilde konuştu.

-"Neyi bekliyoruz 30 saattir...!"

Doktor gülümseyerek kitaplıkların arasından çıktı ve daireye boş bir sandalye çekerek hepimizi görebilecek şekilde oturdu.

-"Bir konuğumuz daha olacak Bay Park...onun da gelmesini bekliyoruz...sizi beklettiğimiz için üzgünüm."

5-10 dakika daha bekledikten sonra içeriye Ha Neul gibi tekerlekli sandalyeye bağlanmış bir hasta getirildi hemşireler tarafından.
Bütün hastalar arasında kendi yaşına en yakın olan bu kişiydi muhtemelen. Morarmış göz torbaları ve kırmızı dudakları bembeyaz cildinde fazla dikkat çekiyordu. Simsiyah saçları tutam tutam alnına dökülmüş görüşünü bir nebze kapatıyorlardı. Zayıf olmasına karşın yapılı ve uzun olduğu sandalyeden taşan bacaklarından belliydi.
Hemşireler onu Bay Park'ın yanına yerleştirirken gözünü bir kez bile doktordan ayırmadı. Bakışları o kadar soğuktu ki gelir gelmez ortamın gerildiğini hissetmişti. Dahası o geldikten sonra doktorun da heyecanlandığı ve gerildiği belliydi.
Sonuçta ikisininde sandalyeye bağlı olmasının bir sebebi vardı.

Doktor boğazını temizleyip rahat ve huzurlu görünmeye çalışarak söze girdi. İyi bir hastane olmadığını doktorların deneyimsizliğinden bile anlayabiliyordu.

-"Evet baylar bayanlar...bugün sizlerle önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Beşinizin ortak noktası olarak malesef sizi diğer hastalarla bir araya getiremiyoruz. Dahası sizi anlamamda bana yardımcı olmuyorsunuz. Gelişme gösteremiyoruz. Ve bu sizin yalnızlık döngünüzün sürmesine sebebiyet veriyor. Biz de beş kişilik bir terapi grubu oluşturmaya karar verdik. Eminim tedavinizde çok daha etkili olacak bu. Lütfen kendinizi rahat hissedin...eminim çok yakında oldukça keyif alarak gelecksiniz bu odaya. Sizler...birbirinizi en iyi anlayabilecek kişilersiniz...lütfen birbirimize yardımcı olalım. Hepimiz sizin iyiliğiniz için çabalıyoruz..."

Doktor konuşmasını bitirdikten sonra sessizlik oldu. Bay Park dalga geçer gibi bir nefes vermisti sadece. Bana gülümseyen 30 yaşlarındaki adam bacak bacak üstüne atmış tırnaklarını inceliyordu. Kadın ise hala tavana bakmaktaydı.
Doktoru dinleyen yalnız iki kişi varmış gibi görünüyordu.
Kendisi gibi sandalyeye bağlanmış olan hasta gözlerini kırpmadan doktora bakarken doktorun bu durumdan rahatsızlık duyduğu çok belliydi. Gözlerini kaçırıyordu sanki ondan.

Ortamın garipliği kendini devam ettirirken doktor derin bir nefes alarak hemen sağında sandalyeye bağlı bir şekilde donuk  bakışlarını kendisine sunan gence döndü.

-"Doyoung...birbirimizi tanımaya senden başlayalım mı...?

p a n i c a t t a c k | {DOYOUNG} nctHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin