Kız karşısında oturmuş tekerlekli sandalyesinde yemek yiyen bireyin rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu sorguluyordu. Aylardır acı çekerken başına böyle güzel bir şeyin gelebileceğini hiç düşünmemişti açıkcası.
Doyoung umursamazca içeceğini içerken Ha Neul heyecandan ne diyeceğini şaşırmış sohbet açmak için ne demesi gerektiğini düşünüyordu.-"Selam Doyoung...Beni hatırlıyor musun."
En sonunda sohbete klasik bir giriş yaparken ilk önce delikanlının kaşlarının çatılışına şahit oldu.
-"Tanıştığımızı sanmıyorum..?"
Ha Neul aldığı cevaba şaşırmasa da üzülerek ne söylemesi gerektiğini düşündü bir süre.
-"Ha Neul be-"
Doyoung kızın sözünü keserken garip bir sırıtış takındı yüzüne.
-"Biliyorum...seni ilk gördüğümden beri beni kesiyorsun. Şanslısın ki burada dikkatimi çekebilecek senden başka güzel kız yok..."
Ha Neul tamamen başka bir kişiyle konuşuyormuş gibi hissederken şaşkınlığını çekince duymadan dışarı da yansıttı. Doyoung bu tavırdan zevk alırmışçasına biraz daha büyüttü sırıtışını.
-"Ne oldu...zavallı Ha Neul'umuz beni hayalindeki Doyoung'a benzetemedi mi?"
Kız şaşkın ifadesini tedirgin bakışlara ve çatık kaşlara bırakırken ne diyeceğini bilemediği için yemeğine gömüldü.
-"Doktorlara benden bahsetmeyi kes Ha Neul...buradan çıkmakta kararlıyım ve bu karakter için çok çabaladım. Planımı bozmana izin vermeyeceğim..."
Kız bir süre şaka yapıp yapmadığını sorgulasa da bu yalnızca gerçeklerden kaçmak olurdu...doktor onun bu durumundan daha önce de bahsetmişti fakat kabul etmek istemediği için yine zihninden atmış olmalıydı...diğer kötü anıları hafızasından sildiği gibi.
Doyoung'un bu hafif kaçık hali kendisini korkutsa da durumu kontrol altında tutmaya karar verdi. Zayıf görünmek istemiyordu.
Ha Neul kıkırdamasına engel olamayıyormuş gibi bir hal takınarak başını kaldırdı ve delikanlıya gülümsedi. Ne kadar beklenmedik olsa da ne kadar hayal kırıklığına uğramış olsa da onun da kendisinin de deli olduğunun farkındaydı zaten...-"Waow...demek bay Kim çoklu kişilik bozukluğun olduğunu söylerken bunu kast ediyordu. Yüz yüze başka, duvarların ardında başka..."
Doyung'un yüzündeki sırıtış delice bir öfke parıltısına dönüşürken Ha Neul'u oldukça tehlikede hissettiren sesiyle konuştu.
-"Sen de sanrılar duyuyorsun Ha Neul...bay Kim potansiyel bir şizofren olduğunu düşünüyor. Onlara acı çeken, zavallı Doyoung'u anlatırsan sana inanmayacaklardır....ben buradan çıkacağım...ve Sen! Çeneni kapalı tutacaksın!"
Kız içten içe çektiği acıyı ve üzüntüyü belli etmemeye çalışarak gözlerini Doyoung'unkilere kitledi.
-"Eğer buradan gerçekten iyileşmeden çıkarsan...kendini sonsuza kadar burada hapsetmiş olacaksın biliyorsun değil mi...Gerçek Doyoung'u almana izin vermeyec-"
-" Kapa çeneni! Ne biliyorsun ki?! Gerçek Doyoung benim ve sen beynine elektrik alırken ben bu hapishanenin kapısından özgür bir şekilde çıkıyor olacağım..."
Yemediğini görünce hemşireler gelip Ha Neul'u odasına götürürken kız bakışlarını Doyoung'dan zorlukla ayırabilmişti. Böyle bir şeyle karşılaşmayı gerçekten beklememişti. Ama bir yandan da hazırlıklı gibi sakin kalmayı başarmıştı. Daha dün gece beraber gidelim diyen kişi bugün beynine elektrik verilmesinden haz alarak bahsediyordu. İlaçlarını almasa ve sandalyeye bağlanmasa yapabileceği psikopatlıkları düşünemiyordu bile kız. Gözlerindeki o manyak pırıltıyı görmüştü. Kesinlikle sağlıklı değildi ve salınmaması gerekiyordu...
Ve bunu başarabilecek tek kişi de oydu...
Gerçek Doyoung...
Sanrı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
p a n i c a t t a c k | {DOYOUNG} nct
Fanfiction"Akıl hastanesinde olduğumuza göre seni deliler gibi sevmemde bir sakınca yok değil mi" 💉🍷💉 Doyoung×Ha Neul