"We skim through the horror to find some happiness
But it's getting harder to get a little taste
As we're getting more divided every day"31 Ekim
Saat 23:39Şehrin ışıklarının geride kaldığı arka sokaklarda kendi kendine şarkı söyleyerek dolaşan, kahverengi trençkot giyen uzun boylu adam gülümsedi. Sanırım şu köşeyi dönmem gerek diye düşündü. Şarkısını biraz daha sesli söylemeye başladı.
"Tek başına çifte intihar yapamazsın wohoo ama iki kişiyle yapa-" Tam olarak o köşeyi döndüğünde 1.40 boylarında lacivert gözlere sahip küçük bir kızla karşılaştı. Kızın elindeki telefon hiç durmadan çalıyordu ve sanki ikisi de birbirini bulmak için gönderilmiş gibi kimsenin olmadığı, hatta Tanrı'nın bile gözetlemeyi unuttuğu bir arka sokaktalardı. Dazai samimice gülümsedi.
"Opps, sanırım beni yakaladın."
2 Kasım
Saat 01:17
"Tek başına çifte intihar yapamazsın wow~"Dazai küf kokulu zindanda kolları iki yandan kelepçelenmiş bir şekilde keyifli keyifli en sevdiği şarkıyı söylüyordu. Uzun kahverengi saçları yüzüne düşmüştü ve kolları yukarı asılmaktan dolayı ağrımıştı ama istediği zaman bunları çıkarabileceğini biliyordu. Sadece daha bunun zamanı gelmemişti.
Kafasını kaldırıp etrafa şöyle bir göz gezdirdi. Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu ve kesinlikle özlememişti. Baktığı her köşede farklı anılar vardı ve birçoğu kesinlikle zevkli, anılması gereken hatıralar değildi. Sadece merdivenin altındaki o yosun bağlamış köşeyi kutsamış an hatırlanmalıydı. Gülümseyerek kafasını serbest bıraktı. Fısıldayarak o gece dizlerinde ağlayarak uyuyakalan turuncu saçlı gence söylediği Fransızca şarkıyı söylemeye başladı.
"Ne me demandez pas pourquoi
Quand vient l'hiver et le grand froid
On voudrait tous mourir
Comme si c'était la première fois
Que la nuit tombait, dans nos bras
On voudrait tous partir
Retrouver le soleil"Dazai uykuya dalmak üzereyken duyduğu iki çift ayak sesi ile gülümsedi. Sonunda diye geçirdi içinden. Siyahlara bürünmüş, siyah-beyaz saçlara sahip genç çocuk ile turuncu saçlarının üzerine şapka kondurmuş mavi gözlü adam kulak tırmalayan bir senkronizasyon ile bodruma indiler.
Ayak seslerinin kesilmesiyle Dazai'nin nefesi, canlanmış siyah bir kumaş parçası tarafından kesildi. Birkaç saniyeliğine gerçekten boğuluyormuş gibi hissetse de yeteneği sayesinde bu o kadar da uzun sürmedi. Kibirli bir gülüşle kafasını kaldırdı ve kızıl saçlı adamı tamamen görmezden gelerek "Ahh demek hâlâ işe yaramaz birisin." dedi.
Akutagawa sinirle yumruklarından birini Dazai'nin elmacık kemiğine geçirdi. "Yeteneğimi kullanmadan da canını yakabilirim. Bu cesaret gösterilerine bir son ver artık. Eski bir yönetici olduğuna inanmak gerçekten zor."
"Ve senin eski akıl hocan olduğuma. Gerçekten büyük bir hatasın ha?" Akutagawa sinirle parmaklarını kütletirken Dazai'nin karnına bir yumruk daha geçirdi. "Ben, çok güçlüyüm." Her kelimenin üstüne basa basa söylemişti.
"Evet şu an rütbe atlamış bir şekilde karşımdasın ama bu hale gelmen gerçekten uzun sürdü. Beceriksizdin, emirlerime uymuyordun ve gerçekten berbat bir yeteneğin vardı." Dazai, Akutagawa'nın gözlerinin titrediğini görünce arsızca gülümsedi. Akutagawa, birkaç yumruk daha savurmaya hazırlanıyordu ki Chuuya kolundan tutarak onu engelledi. "Seni kışkırtmasına izin verecek kadar aptal olma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Before We Drift Away | Soukoku
Fanfiction||| Turuncu saçlı adamın gözlerindeki derin okyanusa daldı Dazai. Dalgalarla bir olup ilerledi ve güneş ışığını taşıdı en karanlık yerlere. Bu aşkın yolunu bulmasını sağlamalıydı, birbirlerinden uzaklaşmadan önce... ||| Dazai Osamu + Nakahara Chuuy...