VIII "Free If We Want It"

1K 111 249
                                    

Bölüm başı duyurularından nefret ederim ama bölüm içinde bir işkence sahnesi var. Kan, işkence, vahşet vs gibi şeylerden etkilenenler varsa uyarı işaretinden "(!)" saat 17:49'a kadar atlayın lütfen.

---

"We can be free if we want it
Or we can stay in this lane all alone
Just say the word and I'm on it
The past is receding so we can move on"

8 Kasım 2020
Saat 16:30

Arabanın penceresinden her şey silik renkli çizgiler şeklinde görünürken Atsushi arkasına yaslanıp emniyet kemerini elleriyle sıkı sıkı tuttu. "Shoya-san... Biraz daha yavaş kullanabilir misin?"

Shoya, Atsushi'nin kısık sesini duyduğunda gaza basmaya devam etti. "Sana ben kullanayım demiştim, Shoya-kun. Canımızı tehlikeye atıyorsun." Dazai yanında oturduğu kızın yanağına dokunduğu anda parlak bir ışık patladı ve örgü saçlı kız direksiyonun kontrolünü birkaç saniyeliğine kaybetti. 

"Şu elini kırmamı istemiyorsam benden uzak tut!" Shoya'nın bağırmasıyla yerine sindi Dazai. Sinirden direksiyonu tutan el boğumları beyazlamış kızı biraz gevşetmek için gevezelik yapmak istiyordu çünkü oraya gittiğinde kendini kaybedeceğini biliyordu. Haberi alır almaz ofiste sadece Yosano'ya haber vererek çıkmışlardı ama Atsushi ve Akutagawa gelmek için adeta zor kullanmışlardı.  Dikiz aynasından iki gence baktı kahverengi gözler.

"Yaran nasıl Akutagawa-kun?" dedi siyah-beyaz saçlı çocuğa. Akutagawa'nın gözle görülür heyecanı Dazai'nin içten içe Shoya'ya hak vermesine neden oldu. 

"İyi hissediyorum, Dazai-san. İlginiz için teşekkür ederim." 

"Gittiğimizde  herhangi bir tehlike anında birbirinizi kollamanızı ve birlikte çalışmanızı istiyorum, tamam mı?"

"Ama Dazai-san-" Beyaz saçlı çocuk öne eğilip itiraz etmeye çalıştı.

"Dadada itiraz yok, bağırıp Shoya-kun'un dikkatini dağıtmayın."

"Ama Dazai-san, Akutagawa benden nefret ediyor. Tehlike olan odaya beni kapatıp, patlatacağına eminim." dedi Atsushi, siyah-beyaz saçlı çocuğa kaçak bir bakış atarken. 

 Dazai derin bir nefes  alıp kafasını arkaya çevirdi. "Atsushi-kun'dan nefret mi ediyorsun Akutagawa?"

"Hayır, onu korumamı istiyorsanız bunu yaparım." Akutagawa mimiksiz bir şekilde  camdan dışarı bakıyordu. Atsushi parlak gözlerini açtı ve iki elini koltuğa dayayarak Akutagawa'nın yüzüne doğru eğildi. "Yani beni boğmaya, yaralamaya ya da öldürmeye çalışmayacaksın?"

"Hayır."

"Sen sakinleştirici mi aldın?"

"Hayır." Atsushi ona bakmayan çocuğun alnına elini koydu ve şaşkınlıkla "Ateşin de yok, iyi olduğuna emin misin?"

"Ellerini benden uzak tut Jink-" Shoya'nın ani freniyle Atsushi öne doğru düşmek üzereydi ki Akutagawa onu kolundan yakaladı.

"Kendi başına bir iş yapamaz mısın, Jinko?"

"Geldik." Shoya,  dümdüz bir sesle konuştuktan sonra diğerlerini umursamadan arabadan indi. Karşısında devasa büyüklükte bir ağaç vardı. Şehrin nispeten dışında ve ıssız bir yerdi. Ağacın yanında Ranpo, Hirotsu ve Higuchi konuşuyorlardı. Sarı saçlı kız arabadan inen Akutagawa'yı görür görmez ona doğru koştu. "Akutagawa-senpai, iyileşmeden kalkmamalıydınız."

"Sus Higuchi." Akutagawa, kızın yüzüne bile bakmadan ağacın yanına ilerleyen üçlüye katıldı. 

"Merhaba Ranpo-san, Hirotsu-san." Dazai, sabırsızca etrafa bakınan kızın montundan tuttu. 

Before We Drift Away | SoukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin