"This is the last day of my life, yours too
Haven't you ever seen the ocean look so blue?"08 Mayıs 2018
Saat 21:54Gecenin karanlığı tüm sesleri yutarken kahverengi gözlerini ışığı yanan pencereye dikmiş birisi vardı. Sokak lambalarının ışığında zaten uzun olan gölgesi daha da uzamış, ayakta dikilmekten bacakları ağrımıştı. Pencerenin açık perdesinden yaklaşık on beş dakikadır çay yapmasını izlediği turuncu saçlı genç adama gülümsedi. İş dışında her zaman spor giyinen Chuuya, eve adımını atar atmaz yine üzerine bir eşofman ve bol beyaz bir tişört geçirmişti. Çayı hazırlarken kımıldayan dudaklarından evde tek olmadığı çok anlaşılırdı çünkü zaman zaman yan tarafa bakıyordu.
Dazai, küçüğünün yanındaki kişinin kim olduğunu merak etmekten kendini alamadı. Eve biraz daha yaklaşırsa belki... Hayır Osamu, seni görme ihtimali artar. Attığı bir adımı, iki adım geri şeklinde durdurdu.
Aldığı derin nefesler eşliğinde kafasını birkaç saniyeliğine aşağı eğdi. Onu çok özlemişti. Duygusal bunalımların insanı hiçbir zaman olmamıştı, sık sık içinde insanlığını yitirdiğini hissettiği bile olurdu ama söz konusu şu turuncu köpek olduğunda vücuduna söz geçirmek zorlaşıyordu. Kafasını kaldırdığında pencerenin önünde beliren diğer vücudu gördü. Chuuya'nın hemen yanında ona gülümsüyordu. Siyah saçları örgülü, üzerinde kurbağa desenli bir tişört vardı. Yüzü fazlaca zayıf, solgun duran bu kız Dazai'ye tanıdık geldi. Gözlerini kısarak dikkatini verdiğinde bunun eski dostu Shoya olduğunu fark etti. İki yıldır görmediği dostu...
Sırtını dayadığı duvara kafasını bıraktı usulca, gözlerini pencereden ayırmadan düşünmeye başladı. Oradan oraya sürüklendiği, geçmişinin tüm izlerini silmek için uğraştığı ve büyük ölçüde başardığı bi' iki yıl geçirmişti. Tüm geçmişiyle birlikte Chuuya'yı da arkasında bırakmak için çok çabalamıştı ama olmamıştı, yapamamıştı...
Düşüncelerini bir masaya oturtup, birbirlerine çığlık çığlığa bağırmalarına izin verdiği yaklaşık kırk dakikanın ardından Chuuya'nın apartmanından çıkan kişiyle dikkat kesildi. Genç kızın onu görmesine izin vermeden kafasını aşağı eğerek yürümeye başladı. Ara sıra kafasını kaldırarak kızın iyi olup olmadığını kontrol ediyordu çünkü her an yere yığılacak gibi halsiz bir durumdaydı. Üçüncü kez kontrol ettikten sonra tekrar bakışlarını yere indirdi ve yürümeye devam etti. Onun bu kadar kilo vermiş olmasına şaşırmıyordu ama Chuuya ile görüşmelerine şaşırmıştı açıkçası. Neredeyse her gün sapık gibi uzaktan izlediği mavi gözleri bir kez bile Shoya ile görmemişti.
Kafasını tekrar kaldırıp kızı kontrol etmek için karşı kaldırıma baktığında gördüğü boşlukla durdu. "Siktir!" Hafifçe mırıldandığında gözlerini belli belirsiz hareketlerle etrafta gezdirdi. Ellerini cebinden çıkarttığı sırada kör noktasından bir ses yükseldi. "Seni salak."
Hızla arkasına dönerken karşısında kendine gülümseyen kıza sakince gözlerini kapattı. "Beni korkutuyorsun Shoya-kun."
"Anlaşılan iki yıl içinde tüm bu 'fiziksel sessizliğimi' unutmuşsun." Kızın fazla çıkık olan elmacık kemiklerine baktı Dazai. "Unutmadım, sadece beni görmediğini düşünmüştüm."
"Aptal radarına sahibim, bilirsin." Kız kıkırdayarak birkaç adım önündeki adama yaklaştı ve kollarını sardı. "Seni pencereden gördüm salak, gizli bir gözetleme için sokak lambasının altında mı bekliyorsun gerçekten?"
Dazai kolları arasındaki varla yok arası bedene sıkıca sarıldı, kollarına ve göğsüne batan kemiklerle ne düşüneceğini bilemedi. "Shoya... Çok kilo vermi-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Before We Drift Away | Soukoku
Fanfiction||| Turuncu saçlı adamın gözlerindeki derin okyanusa daldı Dazai. Dalgalarla bir olup ilerledi ve güneş ışığını taşıdı en karanlık yerlere. Bu aşkın yolunu bulmasını sağlamalıydı, birbirlerinden uzaklaşmadan önce... ||| Dazai Osamu + Nakahara Chuuy...