''Selam.''Taeyong kalabalığa en uzak yerde çimlerde oturan Ten'in yanına yaklaştı ve o da aynı onun gibi oturdu bir yere.''Neden diğerlerine katılmıyorsun?''Cevabını bilse bile Ten'in yalnız oturması canını sıkıyordu.
''Başım ağrıyor.''Ten ise Taeyong'un yanına gelmesiyle kulaklığını çıkarıp tüm ilgisini Taeyong'a çevirmişti.
''İlaç bulmamı ister misin?''
''Hayır.''Ten'in cevabı ile kısa bir sessizlik olmuştu aralarında.Ten'in sınıfı beden dersindeydi.Onların son beden saati Taeyong'ların ilk saatine denk geliyordu.Normalde Taeyong bu vakitleri kızlarla ya da erkeklerle oyun oynayarak geçirirken ilk defa Ten'in yanına gelmeyi tercih etmişti ya da ilk defa Ten ile tek takılmayı.Ten'in hoşuna gidiyordu bu durum.Birinin gerçekten onunla ilgilenmesini istiyordu.Biraz bencilce düşüncelere sahipti ama mutlu olmayı,sevilmeyi hissetmeyi kim istemezdi ki?
İkisi de sadece bahçede koşuşturanlara bakıyordu bir şey konuşmadan.Ten'in aklında bir şey vardı ama bunu yapmaya cesareti yoktu.Aslında oldukça sıradan bir eylemdi yapmak istediği.Bu yüzden hiç düşünmeme kararı alıp biraz Taeyong'un yanına yaklaştı ve başını Taeyong'un omzuna yerleştirdi.''Sadece başımı omzuna yaslamama izin vermeni istiyorum.''Taeyong Ten'den daha fazla şaşırmıştı bu hareketine fakat belli etmemeye çalışarak tepki verdi.
''Bunun için izin almana gerek yok.''
''Sen alıyorsun ama benden.''
''Çünkü sana dokunmamdan hoşlanmıyorsun.''Ten Taeyong'un dediği ile gülümsedi.Nasıl olsa Taeyong göremezdi.Mimikleri kendini rahat bir şekilde ifade ederken duyguları da dile gelmeye başlamıştı.
''Annem bana dokunmaktan korkuyor.Oysaki ben sarılmak ve sevilmek istiyorum.''Böyle basit düşünce ve duygulara Ten özel anlamlar yüklerken Taeyong dudaklarını dişlemişti.Arkadaşının ağzından ilk defa bu tarz kelimeler duyuyordu.İhtiyaç duyduğu faaliyetleri yalvarır gibi söylemesi Taeyong'u cesaretlendirmişti.
''Ten eğer izin verirsen-''
''Ten,yoklama alınıyor.''Taeyong cümlesinin sonunu güzel bir şekilde bağlayacak ve arkadaşına güven,sevgi duygusunu tattıracakken sınıflarından bir kızın gelip ikisini bölmesiyle oluşan ambiyans da havada kalmıştı.Taeyong sanki Ten'i çağıran kıza yakalanmış gibi bir telaşa kapılmışken Ten hiç istifini bozmadan kalkmış ve kızın peşinden gitmişti.Taeyong sanki dakikalardır nefesini tutuyormuş gibi kendini saldı ve Ten'i beklemeye başladı.Dersin bitmesine son on dakika kalmışken Ten'in bir an önce geri gelmesine ve tekrar omzunda o sıcaklığı hissetmesine ihtiyacı vardı.
''Uzun sürdü.''Ten görüş alanına girince laf atmadan duramamıştı.Aslında uzun sürmemişti,Taeyong sabırsızlanmıştı.
''Lafın yarıda kaldı.''Ten tekrar eski yerini ve pozisyonunu alırken Taeyong'dan cümlesini devam ettirmesini istemişti ama Taeyong'da tekrar bu cesaret oluşmamıştı.
''Unut gitsin.Benim de gitmem lazım dersin bitince sınıfta bekle tamam mı?''Ten'i isteyen çocuk Ten gelince hemen kalkıp arkadaşlarının yanına gitti.
''Benim için arkadaşlarını ihmal etmene gerek yok."Taeyong'un arkadaşlarının gidişini izlerken yanında kalan Taeyong'a anlam verememişti Ten.Sınıfının önünde bekleyen Taeyong'a söylenirken Taeyong da yerde tuttuğu çantasını alıp konuştu.
"Açım,bir şeyler yiyelim."Ten'i beklemeden merdivenlere yönelirken Ten de oflayarak peşinden gitti.
İkili hiçbir şey konuşmadan okuldan çıkarlarken Ten'de Taeyong da eve gitmek için aynı yolu kullanıyorlardı.Bu sefer farklı olarak Ten tek başına yürümüyordu,Taeyong'da arkadaşlarıyla.İki yakın arkadaş sonunda baş başa yürüme fırsatı elde etmişti.Aralarında mesafe olsa da Taeyong hızlı hızlı yürüsede Ten ilk defa tek yürümediği için mutluydu.
![](https://img.wattpad.com/cover/254626547-288-k469972.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A way to say goodbye | taeten |
FanfictionSedum çiçeğinin kırılan sürgünü bir dilek tutularak eve asıldığında bitki çiçek açarsa dileğin yerine geleceğine inanılırmış.