tomorrow always comes too soon

75 20 5
                                    

''Yeni bir şeyler geldi mi?''Ten dükkana girer girmez ortalığa konuşurken dükkan sahibi de günlük rutinleriymiş gibi cevap vermişti bıkkınlıkla.

''Hayır,yarın geliyor.''

Kasanın arkasında oturan adamın yanına ilerledi Ten ve parmak uçlarıyla yükselerek gazete okuyan adama baktı.''Yine mi erken geldim?''

Adam,Ten'in sorusu ile gazeteyi katlayıp önündeki masaya fırlattı.Çerçeveli gözlüklerini gözünden çıkarıp Ten'e çevirdi bakışlarını.''İyi oldu geldiğin,yardımın gerek.Dekorasyonu değiştireceğim.''Ten dirseklerini dayadığı yerden çekilip kasadan uzaklaşırken adam da deri sandalyesinden kalkmıştı.

''Ne düşünüyorsun?''

Bir süre düşünür gibi yaptı genç oğlanın sorusuyla.''Duvara buradaki atmosferi yansıtan bir resim.Kendim çizmek istiyorum.''Aklındakilerini bir çırpıda söyleyip açıklamasını yaptıktan sonra Ten suratını ekşitmişti.

''Güzel bir şey çizemiyorsun ki.''Genç oğlanın fikirlerini hiç düşünmeden söylemesi orta yaşlardaki adamın hoşuna giderken gülümsedi.

''Bu yüzden senden rica edecektim.''Şirin gözükmeye çalıştı adam fakat alnındaki kırışıklıklar bir sıra halini aldı.

''Daha önce bir şey çizmedim.''

''En azından benden daha iyi çizeceğini düşünüyorum.''

Ten'in kasabayı sevmesini sağlayan tek yer burasıydı.29 yaşında ismi Kenneth olan adam,adının anlamlarını fazlasıyla karşılıyordu.Yakışıklı,iyi görünüşlü ve hafif yapılı bir beyfendiydi.Ten ile aralarında fazla yaş farkı vardı ama ikisi de aynı yaştadalarmış gibi iyi anlaşıyorlardı.Bu küçük kasabadaki tek çiçekçi dükkanı ona aitti ve Ten de ilk buraya gelmişti.Hatta adamla öyle güzel sohbet kurmuşlardı ki artık sık sık burayı ziyaret ediyordu.
Tek dükkanda da sınırlı kalmıyordu ilişkileri.Bazen bir şeyler içmeye ya da beraber şehir merkezinden Ten'in istediği çiçek tohumlarını almaya gidiyorlardı.

''Tam olarak aklındaki ne?''Ten kolay ikna olup karşısındakinin ne istediğini merak etti.Adam ise ona dur işareti yapıp dükkanın içindeki küçük odaya girdi ve elinde bir dosya ile çıktı.Dosyadaki resmi açıp Ten'e gösterdi yaklaşarak.

''Bu zor.''Ten melek ve çiçek figürlerini içeren soyut resme bakarken ön yargısını oluşturmuştu çoktan.

''Ama yapamayacağını düşünmüyorum.''

''Batırabilirim de.''

''Sonuçta buranın en iyi müşterisi sensin ve senden bir iz kalmalı.''Adamın dediği Ten'in içten içe mutlu olmasını sağlarken yine kısa sürede ikna olmuştu.

''Bunu ilk kağıtta çizmeyi deneyeceğim.''Dosyadan resmi çıkarıp rulo haline getirirken adam oldukça mutlu olmuştu.

''Kısa sürede dönüş yapmanı bekliyor olacağım.''Ten'le Kenneth vedalaştıktan sonra Ten bisikletine atlayıp evin yolunu tuttu.

Eve gelir gelmez içindeki çocuksu heyecanıyla hemen bir boş kağıt,kalem ve silgi bulup kendini bahçeye attı.Bahçedeki plastik sandalyeye kendini bırakıp elindeki resmi açtı ve uçmaması için üzerine yerden aldığı küçük bir taşı koydu.İçi kıpır kıpırken ilk resmi inceledi ve en ortadaki melek figürünü çizmeye başladı.Kağıdına oldukça odaklanmışken yanına gelen kişiyi son anda fark etmişti.''Sen resim mi çiziyordun?''Taeyong,Ten'in yanındaki sandalyeyi çekip otururken Ten elindeki kalemi bırakıp bir anda ortaya çıkan Taeyong'a baktı.

''Kenneth rica etti.''

''Neden?''Taeyong da en az Ten kadar tanıyordu adamı bu yüzden neden sorusu gelmişti ilk aklına.

''Bunu duvarına çizeceğim.''Ten taş koyduğu kağıdı işaret ederken Taeyong'un bakışları kağıdı bulmuştu.

''Ne?Gerçekten mi?Bu çok zahmetli.Başarabilecek misin?''Taeyong abartılı tepkilerde bulunurken Ten aldırış etmeden konuştu.

''Bilmiyorum ama bana güveniyor.''Taeyong anladığını belli edercesine kafasını sallarken Ten tekrar almıştı eline kalemi.Yanında Taeyong'un olması resim çizmesini engellerken dediği ile tekrar onda toplandı tüm algısı.

''Bu arada dün için özür dilerim.Biliyorsun en ufak içkide kafayı buluyorum.Sanırım kırıcı bir şeyler söyledim.''Taeyong dün gece arkadaşlarının yanında yaptığı davranışlardan dolayı pişmanlık hissederken Kenneth'ın söyledikleri çoktan unutmasına neden olmuştu Ten'in.

''Hayır söylemedin.''Başka bir zaman olsa Taeyong'dan intikamını alırdı ama şimdi hiçbir şey hissedemiyordu resim çizme istekliliğinden başka.

''Yine de vicdanım pek rahat değil.Akşam kulübeye gitmek ister misin?''

''İşim biterse.''Ten Taeyong'u geçiştirici cevaplar verirken Taeyong da onu daha fazla rahatsız etmemek adında oturduğu yerden kalktı.

''Tamam,akşam yine geleceğim.''

A way to say goodbye | taeten |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin