''Selam.''Ten yatağında uzanırken kapının açılmasıyla yatakta doğruldu.Gelenin arkadaşı olduğunu görünce bir hızla yataktan kalktı.Taeyong da sakin bir tınıyla Ten'in odasına girdi ve yatağın yanındaki sandalyeyi kendine çekti.
''Gitti mi arkadaşın?''Ten yatar pozisyondan oturur pozisyona geçerken oturduğu yerden de yatağın örtüsünü düzeltiyordu.
''Evet.''Ağzından iniltiye benzer bir ses çıktıktan sonra karşısında oturan çocuğa baktı.''Birkaç gündür görüşemedik.''Ten başını sallarken Taeyong hala aralarına giren bir iki günlük molanın getirdiği gerginliğin nedenini anlayamıyordu.Üniversite okuyan arkadaşı Taeyong'un yanına gelmişti dört günlüğüne ve Taeyong da tamamen arkadaşı ile ilgilenmişti.Bu sebepten ötürü Ten ile vakit geçirememişti ve kendini suçlu hissediyordu.Suçlu hissedecek hiçbir sebep yoktu ama hissediyordu işte.''Bir sözümüz vardı değil mi?''Sonunda kendini rahatlatıp lafa girerken Ten alaylı bir ses tonuyla yanıt verdi.
''Hatırlıyor musun?''
''Odandaki çiçeklerden kurtulacaktık.Buna hazır mısın?''Ten'in sesine aldırış etmeden ciddiliğini bozmazken Ten'in de kısa sürede ifadesi aynı Taeyong'un ki gibi olmuştu.
''Kurtuldum.''
''Ne?''Taeyong şaşkınlıkla Ten'le göz teması kurmayı kesip odasına göz gezdirdi.Yaşadığı stresten dolayı odanın boşaldığını o diyene kadar fark etmezken stresinin uçup gitmesiyle beraber odanın bomboş olduğunu ve her yeri işgal eden çiçeklerin gittiğini fark etti.
''Annemin tanıdığı çiftliği olan bir teyze varmış ve üç gün önce anlaştıkları için o gün çiçekleri oraya götürdük.''Ten bir açıklama yapma gereği hissetmişken Taeyong içinde ufak da olsa bir öfke hissetmişti.
''Neden bana haber vermedin?''
''Arkadaşın gelmişti.''
Ten'in hazır cevaplılığı onu sineye çekiyordu.Kızmak istiyordu neden bensiz yaptın diyerek ama çiçeklerinden vazgeçmesi onun için iyi bir şeydi bu yüzden kızamazdı.Her gece çiçekleri yan odasına taşıyıp öyle uyuyan sabah da hepsini geri yerine koyup bu döngüyü her gün tekrar eden biri için büyük bir başarıydı onlardan kurtulmak.''Üzgünüm.''Yine içindeki onca duygu selini kısa bir kelime ile kapatırken Ten'in de ifadesi düşmüştü aynı Taeyong gibi.
''Önemli bir şey değildi.''diye mırıldansa da buna ikisi de inanmamıştı.
Taeyong diyecek bir şey bulamamıştı bu konu üzerine.Yine kendini suçlu hissediyordu.Belki Ten bir şey dememişti ama bunu anlayabiliyordu.Ve bunu anlaması onu üzen en temel etkendi.''Ne yani şimdi evinde hiç çiçek yok mu?''Konuyu dağıtmak için aklına gelen ilk şeyi söylerken Ten de hafif tebessüm etmişti.
''Zor olacağını düşünmüştüm ama hiç zor olmadı.''Taeyong da samimi olmayan bir gülümseme gösterirken Ten devam etti sözlerine.''Sen olmadan da bağımlılıklarımdan kurtulabiliyormuşum.''Taeyong'un alınmaması için şakayla karışık söylese de çoktan anlayacağını anlamıştı Taeyong.''Odam fazla boş oldu.''
''İstersen alışverişe çıkabiliriz.''Başka bir şeyler söylemek istedi Taeyong ama kavga etmek istemiyordu.
''Alışverişten önce hayatımda bana zor gelen ne gibi şeyler olduğunu düşünüyorum.''Ten'in sorusuyla dikkatini toparlayabilmişti hemen ve kendini Ten'in rahatsız olduğu konuları düşünmeye zorlamıştı.
''Yeni ortamlara katılmak?''
''Sanırım.''
''O zaman seni bir yere götüreceğim.''
![](https://img.wattpad.com/cover/254626547-288-k469972.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A way to say goodbye | taeten |
FanficSedum çiçeğinin kırılan sürgünü bir dilek tutularak eve asıldığında bitki çiçek açarsa dileğin yerine geleceğine inanılırmış.