"121212" dediğinde hala suratına aval aval baktığımı farkederek kafamı çevirdim. "Durma tuşla. Şifre bu. İlk öpüştüğümüz gün. Çıkmamızın üstünden bir ay geçmişti. Küçük bir buse ile 1. ayımızı taçlandırmıştık hatırlıyor musun?"dediğinde sessizce dudaklarımı kemirdim. Tepkisi beni yakaladığı ilk andaki buz bakışlara ait değildi. Tepkisi ilgili, kibar yani gerçek olmayan Mete'ye aitti. Sessiz kaldığımı görünce masanın üzerinde duran elimi tuttu. "Sen benim hayatımın tek gerçeğisin. Senden sakladığım ya da saklamak isteyeceğim hiç bir şey yok." dediğinde ona elimde olmadan buz gibi baktım. Saklamak istemeyeceği şeylerin olmadığı yalanını o kadar güzel söylüyordu ki oyuncu olsaydı yılın en iyisi ödülünü alabilir ve rakiplerini ezip geçebilirdi. "Güneş...Sevgilim..Telefonuma normalde şifre koymam. Ancak amacım bir şeyler saklamak değil bu özel günü bir yerlerde kullanmak istemem. Bu tarih benim için çok önemli. Bunun için bana kızmadın değil mi?" dediğinde elimi sinirle çektim. Aşırı anlayışlı rolleri tahammül sınırlarımı zorluyordu. "Telefonunu karıştıracaktım Mete farkında mısın?Bu kadar nazik ve anlayışlı olman hiç samimi değil." dediğimde kaşları çatıldı. Öfke gözlerinden bir parıltı olarak hızla geçtiğinde nefesini bıraktı. "Bunu daha önce hiç yapmamıştın. Samimiyetime eskisi gibi inanmadığını fark etmediğimi mi sanıyorsun? Anlatırsın diye bekledim. Ancak sen konuşmak yerine öfkeni alevlendiriryorsun." dediğinde inanamayarak ona baktım. "Konuşulacak bir şey kalmadığını düşünüyorum." dedim. "Bana söz hakkı vermedin bile. Problem neyse çözmeye çalışalım. Güneş lütfen. Sen...Değiştin. Üstelik sadece iki gün içinde. Farkında olmadan yanlış bir şey mi yaptım. Telefonuma bakmak istediğine göre benden şüpheleniyor musun? Seni aldattığımı falan mı düşünüyorsun?" Sakin ses tonu, anlayışlı yüz ifadesi maskenin altındaki öfkeli canavarı ustalıkla gizliyordu. Öyle ki orada olduğunu bilmesem hiç var olmadığını düşünebilirdim. "Konuşmak istemiyorum." dediğimde tekrar gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Canavar dışarı çıkmak için onu oldukça zorluyor olmalıydı. "Benden ayrılacak mısın? Üstelik bir bahane bile sunmadan. Sormadan, anlamadan." dediğinde daha fazla dayanamadan kalktım. "İyi geceler." dedim ve arkamdan adımı seslenişlerine aldıırmadan sinema salonundan çıktım. Karşıma çıkan ilk taksiye işaret ettiğimde durdu. Kapısını açtığım anda tanıdığım takip edilme duygusu ile etrafa bakındım. Hissettiğim duyguyu es geçerek taksiye bindim.
Odama girdiğim anda çantamı bir yere fırlattım. İçimde sebebini bilmediğim yoğun bir öfke vardı. Öyle ki bu öfke ile her şeyi yakabilirdim. Mete'ye öfkeliydim. Bana yalan söylemiş, hayatımdan dört yıl çalmıştı. Masum olan duygularımı yok etmişti. Duygularımın kendimi olduğum yere hapsetmesine tahammül edemiyordum. Hırsla o an önümde duran komidinin üstündeki eşyaları fırlattım. Öfkeliydim çünkü ona inanmıştım. Komidinin tam üstünde duran aynadaki yüzüme baktım. Arkadaşının da dediği gibi aptaldım. Gözlerim kapalı sahte oyunun büyüsüne kapılmıştım. Onunla ilgili hayaller kurmuştum. Güçsüzdüm. Zayıftım. Hayatımı koruyamayacak, başkalarına piyon olacak kadar acizdim. Ben buydum. Çaresiz. Her zaman başkalarının korumasına muhtaçtım. Farkında olmadan yaptığım yumruğumu aynaya vurduğumda çığlık atmış ve yere çöküp ağlamaya başlamıştım. Bu çok fazlaydı. Bu ihanet...Kapının açılması ile annemin telaşla içeri girdiğini gördüm. "Güneş.." dediğinde gözyaşlarımı durduramıyordum. "Elin..."dedi ve hemen yanıma koştu. "Fuat!!" Babamı çağırdığı sırada elime baktım. "Özür dilerim." diyerek hıçkırdığımda bana sarıldı. "Geçti anneciğim. Şşş..." dediğinde burnumu boynuna yaslayıp kokusunu içime çektim. "Ben..Ben sizin gibi değilim. Güçlü değilim..Özür dilerim" diyerek ağlamaya devam ettim. Elimde değildi. Ağlamak yapabildiğim tek şeydi. "Tamam..Tamam sakin ol..Geçti tatlım. Ben buradayım. Baban burada.." dedi. Babam yanımıza varmış ikimize de sarılmıştı. "Özür dilerim..Sizin gibi değilim. Özür dilerim. Özür dilerim." dedim. "Tamam. Tamam. Sorun yok. Şşş...Yaralarına bakalım." dedi. Babam ile birlikte beni yatağıma oturttular. Babam elimi temizlemeye başladığında yüzümü annemin omzuna yasladım. Babam yaramı temizleyip camları çıkarttı ve sardı. Annem saçlarımı okşarken kısa süreli huzurun verdiği rahatlamayla gözlerimin kapanmasına izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN FISILTISI
Teen FictionMete ile hayatımız birbiri için yaratılmıştı. İkimizde birbirimizi tamamlıyorduk. O benim ilk ve son olmasını umduğum aşkımdı. Ta ki okula kanlar içinde, ölesiye dövülmüş o adam gelene kadar. Sonrası mı?.. Sonrası yoktu. Kalbi yok olmuş 17 yaşınd...