Çağıl arkasında Sevda ve Alper'le karşımdaydı. "Anlat." dedi. Konuya direk girmesinin verdiği huzursuzluğu ona çaktırmamaya çalışsam da dün burada tokat yiyip yolda ölümden beni kurtarmasını unutamamıştım. Bir daha asla oraya gitmem dediğim yere kendim isteyerek gelmiştim. Üstelik onlar beni değil ben onları çağırmıştım. "Abin..." dediğimde kaşları çatıldı. "Evet?" dedi. "Yakın zamanlarda bir..." doğru kelime sevkiyattı değil mi? Yakın zamanlarda bir sevkiyat yapacak mı? Yine de bu kelime dağarcığımda alışık olmadığım ve tasvip etmediğim bir kelime olduğundan durakladım. Polislerin baskın yapacağı bir sevkiyat olduğuna göre en iyi ihtimalle uyuşturucu sevkiyatı olurdu. Ancak insan ticaretinden, kaçak mala kadar bir çok sevkiyat vardı. "Evet!?" Sabrı taşmış Çağıl'a baktım. "Yakın zamanlarda bir sevkiyat yapacak mı?" dedim. Kelime lügatıma ters olsa da Çağıl'ın korkutucu bakışları yeni bir kelime bulmama izin vermemişti. Çağıl çatılan kaşlarının altından bana baktı. "Ne demek bu?" dedi. "Sevkiyat Çağıl. Abin bir sevkiyat yapacak mı?" Dediğimde ona aptal muamelesi yaptığım için kendime küfrettim. Kesinlikle ne demek istediğimi anlamıştı. Oysa ben sorumu tekrarlayarak onu kızdırmıştım. "sen bunu nereden biliyorsun?" dedi. "Mete." dediğimde çatık kaşları yerini önce şaşkınlığa sonra da öfkeye bıraktı. "Piç kurusu." dedi. "bu mümkün değil." Alper böyle söyleyince ona döndüm. "Herşey son derece gizli yürütülüyordu. Mete'nin bundan haberinin olması mümkün değil." dedi. "Abisi öğrenmiştir. Mete'nin gücü yetmez." Sevda böyle söylerken gözlerim Çağıl'a kaydı. Gözlerini kapamış kafasını geriye atmıştı. Muhtemelen şu an Mete'yi öldürüyordu. "Dahası da var." dediğimde Çağıl gözlerini açıp bana baktı. "Mete abisinden de gizli bir plan yaptı." dediğimde Çağıl bana baktı. Gözlerinin en içine baktım. "Sevkiyatı polisler bastığında bir kaç keskin nişancıyı gizleyip orada bulunan bir kaç polisi öldürüp suçu abinin üstüne bırakmak istiyor. Böylece abinin sadece kaçakçılıktan değil polis öldürmekten de ceza yiyeceğini düşünüyor. Daha da konuşabilirdi ama geri döndüm. Başaramasam da." Son cümleyi fısıldayarak söylesem de Çağıl duymuştu. "Ne demek başaramasam da?" dedi. Sıkıntıyla etrafıma bakındım. En sevdiğim kısım geliyordu. Harika. Çağıl ısrar etti. "Sana bir soru sordum Güneş. Cevapla." dedi. Sesi sakin olsa da ben bu tonu çok iyi tanıyordum. "Geri dönecekken ayağım kapıya çarptı ve Mete'ye yakalandım." dediğimde Sevda iç çekerek ağzını kapattı. "Hala hayatta olduğuna göre onu atlattın. " Çağıl'ın duygusuz ses tonuna lanet ederek kafamı dikleştirdim. "Ondan ayrılmak istediğimi söyleyince onu atlattım evet." dediğimde ellerini yumruk yaptı. "Sana ondan ayrılmayacaksın demiştim." dedi. "Ve bende sana ayrılacağımı söylemiştim."dedim ve her zamanki gibi çeneme hakim olamayarak devam ettim. "Ben senin kölen değilim." dediğimde sinirle bana baktı. "Getirdiğin bilgi işime yaramayacak olsaydı şu anda sana hayal dahi edemeyeceğin şeyler yaparak seni ikna edebilirdim. Ne var ki bu gecelik kurtuldun. Ancak yarın Mete'den özür dilemezsen başına geleceklerden ben sorumlu değilim. Ve son bir şey daha..Bu sana sakince yaptığım son ikazdır." Dedikten sonra omzuma çarparak gitti. Öylece beni orada bırakıp gitmişti. Tamam ondan teşekkür etmesini beklemek aptallık olurdu ve bu aptallığa düşmeye niyetim de yoktu ama en azından insan getirdiğim bilginin hatrına bir günü boş geçirip tehditler savurmazdı. Alper biraz daha oyalandıktan, daha doğrusu bana ve Sevda'ya anlamsızca baktıktan sonra yanımızdan daha sakin bir şekilde ayrıldı. "Güneş biliyorum şu an bana çok kızgınsın ve biliyorum bu söyleyeceğimle beraber daha çok kızacaksın." Dediğinde sözünü bitirmesine izin vermeden lafa girdim. "O zaman sana daha fazla kızmama sebep olacak o sözleri söyleme ve aramızın daha fazla bozulmasına izin verme." Dedim. "Çağıl'ı fazla zorluyorsun." Dediğinde gözlerimi devirdim. "Gerçekten mi Sevda?" dedim. "Anlayamıyorum Güneş. Alttan almak bu kadar mı zor?" dediğinde ona baktım. "Alttan almak? O bana, hayatını piyonmuşsun gibi umursamadan kullanan insana göz yum ve dediklerimi ikiletme diyor. Bana kukla ol diyor. Aptal ol, gözünü yum ve onurunu ayaklar altına al diyor. Kimse için asla böyle bir şey yapmam. " dedim ve oradan çıktım. Kapının önünde beni bekleyen arabaya bindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN FISILTISI
Teen FictionMete ile hayatımız birbiri için yaratılmıştı. İkimizde birbirimizi tamamlıyorduk. O benim ilk ve son olmasını umduğum aşkımdı. Ta ki okula kanlar içinde, ölesiye dövülmüş o adam gelene kadar. Sonrası mı?.. Sonrası yoktu. Kalbi yok olmuş 17 yaşınd...