2.bölüm:küçük hayat küçük nesne küçük umutlar

28 4 3
                                    


2.Bölüm küçük hayat küçük nesne küçük umutlar

Ve küçük çocuklar

16 yaşının getirdiği salaklıkla yürüyordu eren yolda. Denize bakan iskelesine geldiğinde durdu,buradaydı işte. Saçları sanki şelale gibiydi. Sonsuza kadar akıyordu sanki. O sert bakışlarının ardında ki çocuğu görebiliyordum. Eylül, benim minik sonbaharım

-oğlum ne duruyorsun orda gelsene yanıma

Bir anda düşüncelerimden sıyrıldım. Sırıttım, harbi dünyada daha mal insan varmıydı ?

-nabersin ekim

Gülümsedi.

-gel buraya aptal.

Yavaşca oturdum yanına karıştırdı saçlarımı...ayhh ! İçim gidiyordu bu kıza... Aaa durun ben size hikayeyi anlatmadım dimi ?

Evet 12 yaşında sigara içerken tanıştık eylülle tabi 2 yıl yüzüme bakmadı. Eylül hanımın tarzı pek bakmak değildi... O zamanlar ki düşüncem egomu tatmin etmekti sanırım. Küçüktüm ve birisine ilk defa kendimi sevdirememiştim. Sevdiresiye kadar uğraştım. 2 yıl geçmesi gerekti ama şimdi bakıyorum da kaderlerimiz birlikteymiş bizim...Bazen kaderlerimizin yan komşu olması, birlikte olmaya yetmez.

Bir arada olmak her zaman birlikte olmaya yetmiyordu..

Kısaca eylül beni itti ben geldim. Çünkü bu durum 14 yaşına gelince benim için sevme sevmeme meselesi olmaktan çıkmıştı. Bağlanmış gibi hissediyordum. Sanki...sanki ışığını ay'a ulaştırmaya çalışan güneş gibi.

Ama.eh, bilirsiniz. Artık 16 yaşındayız. Yarın okulun ilk günü vee heyyy. Biz şimdiden ağır sıçtık. Nasılmı sıçtık. Işte bu bizim harika sıçma hikayemiz. Bu bizim her ilk de biraz daha sonda olduğumuzu hissettiğimiz küçük hikayemiz. Ve evet burası da bizim iskelemiz bizim

Eylülün ağzıyla:

-YETER! YETER ARTIK AYLA ANLAMIYORMUSUN ISTEMIYORUM SENI ISTEMIYORUM! !!

-BAŞKA KİMİ ISTIYORSUN SÖYLE BİLEYIM. lütfen..benim neyim eksik hani nerdeyiz biz hani eski biz

-BIKTIM SENDEN ANLAMIYORMUSUN. BENI BIRAK ARTIK !! BIRAK

-selim gitme ne olur selim hayır! SELIM

Yavaşça çıktım evden. Gülümsedim. İkisinden de nefret ediyordum ve canım mantıksız bir şey yapmak istiyordu. Babamın odasına girdim. Oradalardı salak salak bağırıp duruyorlardı. Çantasını açtım fark etmedi. Sigaralarını aldım fark etmedi. Çünkü o sırada anneme ondan ne kadar tiksindiğini anlatmakla meşguldü. Çakmağını aldım. Fark etmedi ve ben yine gülümsedim. Ağlamadım. Sızlamadım . Bazen fark edersiniz ki ağlamak eylemi aslında hayal kırıklığının bir sonucudur.

İçimde hayal kırıklığı bile bırakmadılar.

Kimi sevdim ben bu hayatta ? Babaannemi sevdim. Başka ? Annemi sevdim. Babamı sevdim neredeler şimdi ? Babannem öldü. Öylece gerizekalı oğullarının üzüntüsüyle. Kırışık gözlerini kapattı. Beni bıraktı. Olsun. Annemi sevdim, babamı sevdim ama eh, bilirsiniz sevmek karşılıklı olmayınca sıkıcı bir eyleme dönüşmesi pek uzun sürmüyor. Sessizce çimlerin üzerine uzandığım sırada kumral saçlı bir çocuk yaklaştı yanıma. Öylece karşımda duruyordu. İçimdeki ses bas bas bağırıyordu he tabi birde içimdeki o ses var onun ismini vaveyla koydum. Benim yapmak isteyipte yapamadığım. Atmak isteyipte atamadığım her çığlığı o benim yerime koparıyor..herneyse o sırada da çığlıklar atıyordu

Eğer onu arkadaş olarak kabul edersen kaybedeceksin ve emin ol bir daha hiç bir insan yavrusunu kaybetmeyi göze alamassın!!!!

Almadımda zaten ittirip durdum onu. Sanki her defasında beni tutup tutmayacağına emin olasıya kadar ittim. Bırakmadı. Sonra bir gün sonra bir gün bir gün öyleyece bir gündü malca salak ça aptalca öylece bir gündü o siktiğimin gününde

Annem kendi bedenine küçük bir nesne sapladı. Bunu söylerken zorlanmıyorum. Yine gülümsuyordum o gün yine sigara çalmak için girdim odaya ne dediklerini duymuyordum bile ilgilendiğim de söylenemezdi açıkcası. Sonra elim babamın lanet lacibert çantasına uzandığında ilgimi çeken o cümle annemin ince dudakları arasından döküldü

-eğer ölürsem ! Mutlu mu olacaksın! Bu evden çekip gidersen yaşayamam anlamıyormusun !!! Yaşamam

-BU EVDEN ÇEKIP GIDECEĞIM VE YAŞAYIP YAŞAMAMAN UMURUMDA DEĞIL

sonrası basit eh ! Bilirsiniz eline minik yeşil saplı kahvaltı bıçağını aldı veeee nasıl desem.öylece...öylece karnına sapladı. Bağırmadı. Ağlamadı. Düşmedi yere öylece baktı babama. Burda hikayeyi durdurup dikkat çekmek istiyorum

Babama baktı. Dönüpte bana bakmadı öldüğü anda bile onu sevmeyen birisine baktı kaldı o sırada içeriye erenin babaannesi girdi

Yavaş ilerliyordu her şey sanki musluktan akan su bile yavaş akıyordu. Yavaş yavaş düştü sigaram elimden yavaş yavaş yürüdü benim kırışığım. Yavaş yavaş geldi ambulans. Yavaş yavaş yere dizlerini çöktü babam. 14 yaşındaydım durdum ve dedim ki

Annem ölürse hayatımda ne değişecek ?

Düşündüm bunu 14 yaşındaki küçük bir kıza düşündürttü bu sahte cennet. Bu hayat sonra sanırım kalbime ağır geldi bu soru. Belki de algılayamadı beynim. Tututanacak bir yer aradım sonra hayat bana dedi ki

Ben sana ne zaman bir dal verdim de sen hala dal arıyorsun ?

Sonrası yok. Tek gördüğüm yerlerde dolaşan ayaklar ve benim gözlerimin yavaş yavaş kapanıp öylece teslim olmasıydı

Hayat bana anneme yardım etme şansı bile vermemişti...

İskele Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin