29 - BLACK'S

3.3K 294 267
                                    

29 - BLACK'S

Jennifer malikaneye ilk adımını attığında kalbinin boğazından çıkacak kadar sert attığını düşündü. Ne yapacağını, onları nasıl selamlayacağını biliyordu elbette ama bir şeyleri yüzüne gözüne bulaştırmaktan oldukça korkuyordu.

Şömineden çıkmış ve kendisini beklemekte olan Regulus ile göz göze geldi. Yüzündeki hafif gülümseme Jennifer'a güç verirken o da gülümsemeye çalıştı. Sakin olmalıydı, nazik olacaktı ve kendini onlara sevdirecekti.

Sirius'un bu sabah kendisini tembihlemesini hatırladı yalnızca. "Sakin ol, annem ve babam sana tepkili olacak ama yanında Regulus var. Regulus'un tepkisinden çekinip üzerine fazla gelmezler diye düşünüyorum."

"Ya gelirlerse?" diye sormuştu merakla.

"O zaman... Derin bir nefes alıp içinden şarkı falan söyle." demişti Sirius sırıtarak ve omzunu pat patlamıştı. "İyi olacaksın, endişelenme."

Fakat endişeliydi işte. Regulus elini uzatıp onun şömineden çıkmasına yardım ederken bile gülümsemesi endişe doluydu. Üzerindeki siyah kadife elbiseyi düzeltti. Sarı dalgalı saçlarını önüne almıştı ve yüzünde hafif bir makyaj vardı. 

"Salonda bizi bekliyorlar." dedi Regulus sakin bir sesle. Kızın elini kavrayıp koluna dolamasını sağladığında Jennifer yutkunup sevgilisinin adımlarını takip etti ve salona doğru ilerlemeye başladılar.

Jennifer, Regulus'un kolunu tutan elini fazlasıyla sıkmış olacak ki oğlan yüzünü buruşturup "Gerilme." dedi. "Ben yanındayım."

Jennifer dudaklarını hafifçe ıslattıktan sonra nefesini verdi. Birlikte salona girdiklerinde genç kızın gözleri hemen etrafı taradı. Fazlasıyla kasvetli bir evdi, kendi evleri gibi ferah ve açık renklerle döşenmemişti.

"Hoş geldiniz." Ayakta dikilen kadını gözleri gördüğünde yutkundu Jennifer. Kendisine bakmıyordu, gözleri oğlundaydı. Kıvırcık saçlarını topuz yapmıştı, ince ve uzun bedenini saran bir elbise giymişti. Gözleri kahverengiydi ve yüzünde fazlaca kırışık yoktu, yaşından birkaç yaş küçük gözüküyordu.

"Anneciğim." dedi Regulus gülümseyerek. "Hoş bulduk."

Walburga'nın kahverengi, dik bakışları şimdi Jennifer'ın üzerindeydi. Genç kız yutkundu ve bir adım öne çıkıp "Bayan Black, beni evinizde ağırladığınız için çok teşekkür ederim." dedi. Yüzüne küçük bir gülümseme kondurmuştu.

Kadın hafif bir baş selamı verdiğinde Jennifer elindeki kadife kutuyu gösterdi. "Nazik davetiniz için bir teşekkür hediyesi." Walburga uzanıp kutuyu aldığında Jennifer umarım beğenir diye geçirdi içinden.

Kolyeye bakan Walburga "Çok zarifmiş." dedi, sesi ifadesizdi.

"Allardlara özel yontulan taşlardan bir kolye, efendim." dedi Jennifer. Walburga'nın kaşları bir anlığına çatıldı ve karşısındaki genç kıza baktı. "Bir Allard mısın?"

Regulus kendisiyle ilgili bu detayı vermemiş miydi? Jennifer "Evet." dedi. Walburga'nın gözlerinden bir takdir parıltısı geçti ancak hemen kaybolmuştu. "Orion, hayatım, misafirimiz geldi." diye seslendi salonda.

Jennifer, Regulus'un babasının gelmesini beklerken Bayan Black'in tepkilerinin sakin olduğunu fark edip rahatlamaya çalıştı. Ona kötü kötü bakmamıştı, laf sokmamıştı. Bunlar iyiye işaretti değil mi?

Adım sesleri salonda duyulunca Jennifer arkasını dönüp Bay Black'e baktı. Sirius ve Regulus'un kime benzediğini anlamıştı, bariz bir şekilde babalarını andırıyorlardı. Regulus annesinden de esintiler taşıyor olmasına rağmen Sirius babasının küçük bir kopyasıydı.

𝐁𝐄𝐓 𝐎𝐍 𝐇𝐄𝐑「Regulus Black」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin