23 - CHRISTMAS

3.2K 291 182
                                    

23 - CHRISTMAS

Noel zamanı gelip çattığında öğrencilerin çoğu Hogwarts'a kısa süreliğine veda edip evlerine dağılmışlardı. Noel ruhunun verdiği neşe ve pozitif hisler Noel sabahına kadar sürmüştü. 

Jennifer ailesi ile birlikte olduğu için çok mutluydu, onları ne kadar özlediğini ilk gördüğü anda fark etmişti. Kahverengi saçlı ve mavi gözlü annesi, sarışın babası ile yan yana durmuş, kızlarının trenden inmesini beklerken oldukça dikkat çekmişlerdi.

Justin yanlarında yoktu çünkü seherbazlık işleri için Bakanlıktaydı. Muhtemelen yakışıklı ağabeyi yanlarında olsa olduğundan daha fazla dikkat çekerdi Allard ailesi.

"Haydi uyan artık!" Ağabeyinin kolundan tutup onu sarsmasıyla mavi gözlerini açıp ona tersçe baktı. Sarsılarak uyandırılmaktan nefret ederdi Jennifer ve Justin bunu bilmesine rağmen her zaman onu sarsarak uyandırırdı. "Noel sabahındayız."

Ağabeyi odayı terk edince yerinde doğruldu ve yatağında oturur pozisyonda biraz vakit geçirdi cadı. Tamamen ayıldığına emin olduktan sonra odasındaki banyoya yönelip gündelik işlerini halletmeye başladı.

Bu esnada Lestrange malikanesindeki Regulus gergindi, heyecanlıydı. Saat altıdan beri ayaktaydı, heyecandan gözüne uyku girmemişti. Bugün ilk görevine çıkacaktı! Lord onları bir muggle doğumlu kasabasına gönderecekti, ne yapacakları kendilerine kalmıştı.

"Başımı döndürüyorsun, dur artık yerinde." Rabastan'ın ikazıyla olduğu yerde durup arkadaşının mavi gözlerine baktı Regulus. "Çok heyecanlıyım ne yapayım." diye homurdandı. Bir şeyleri yanlış yapıp kendini lorda karşı utandırmak istemiyordu.

Sonra arkadaşına gülümsedi Regulus aklına gelenle. "Sahi, siz bu akşam işareti alıyordunuz değil mi? Nasıl hissediyorsun?"

"Gerginim." dedi Rabastan sırıtarak. "Barty yukarıda kütük gibi uyuyor, gerginliğimle baş başayım."

Regulus güldü ve üzerindeki cüppeyi düzeltti. Rodolphus ve Bellatrix geldiğinde cisimleneceklerdi ve eğlence başlayacaktı! Onun öncesinde ise Noel hediyelerini açma işlemi vardı.

"Peynir de yesene." Justin'in tabağına zorla koyduğu peynire baktı Jennifer. "On altı yaşına geldim hala beni beslemeye çalışıyorsun abi." 

Oğlan sırıttı. "Gerekirse seksen yaşına gel seni hala beslemeye çalışırım küçüğüm, biliyorsun." Birbirlerine gülümsediler.

"Eee, anlat bakalım, Hogwarts nasıl? Mektuplarından anladığımız kadarıyla mutlusun ancak bir de ağzından dinleyelim." dedi babası ve Jennifer hemen okulunu anlatmaya başladı. Hufflepuff evinden bahsetti, Quidditch'te takımına nasıl kazandırdığını anlattı. Jake'ten ve Betty'den de bahsetti bolca.

"Kim bu Jake?" diye sordu Justin kahvesinden bir yudum alırken. "Sevgilin falan mı?"

Jennifer gözlerini devirdi. "Hayır, arkadaşım." Justin kuşkuyla kız kardeşine baksa da Jennifer'ın doğruyu söylediği yüzünden okunuyordu, o yüzden üstelemedi.

Neşeyle yapılan aile kahvaltısından sonra ağacın altındaki hediye paketi yığınlarına geçtiler. Jennifer tek bir hediyesinin ne olduğunu merak ediyordu, o da Regulus'tan gelen hediyeydi. 

Regulus da aynı heyecanla ağacın başındaydı o anda. Jennifer'ın kendisine ne hediye aldığını oldukça merak ediyordu, diğer hediyeler çok da ilgisini çekmemişti bu yüzden. Bir tek Barty'nin aldığı uzağı yakınlaştırmaya yarayan top dikkatini çekmişti.

Geriye tek bir kutu kaldığında dudaklarını dişledi heyecanla. Büyük, dikdörtgen şeklindeki hediye paketini açarken içinden çıkacak şeyi merak ediyordu. Bu kadar büyük ne almış olabilirdi ki? 

𝐁𝐄𝐓 𝐎𝐍 𝐇𝐄𝐑「Regulus Black」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin