🎆🎆🎆
"Taehyung, çarpma işlemini hala parmaklarınla mı yapıyorsun?"
Jungkookun şaşkın bakışlarına karşılık, saydığım parmaklarımı bırakıp ona döndüm. Bir haftadır bana ders çalıştırmaya çalışıyordu. Matematiği olabildiğince ertelemeye çalışmıştım ama korkunun ecele faydası yoktu.
"Şey, sekiz ve dokuzları daha tam ezberleyemedim."
"Seneye son sınıf olacağız?"
"Çok üstüme geliyorsun ama. Zeki olsaydım notlarım kötü olmazdı ki."
Dudaklarımı büzüp elimdeki kalemi döndürürken Jungkook iç çekti. Zaten bütün vücudum ağrıyordu bir de dersle uğraşıyordum.
Tamam Jungkookun yanında olmak mükemmeldi ama soru çözerken kağıtta fazla boşluk bıraktığım için bile kızıyordu. Neymiş, israfmış.
"Bütün hafta boyunca neden matematikten kaçtığını anladım şimdi."
"İngilizce çalışsak yine."
"İngilizce yapabiliyorsun diye sürekli onu çalışamayız."
"Bari bir derste yükseleyim."
"Önce çarpma işlemi öğren."
Kafamı kitabın üstüne bırakırken homurdanmaya başladım. Jun Pyoyu dövmek için neden ders çalışmam gerekiyordu ki.
Jungkook önündeki çilekli milkshaketen içerken bükülen dudaklarına gözlerim kaydı. Geçenlerde verdiği milkshake sözünü bugün tutmuştu ama bu güzel kafede oturup matematik gibi boktan bir dersle uğraşıyorduk. Ha bir de ben milkshake yerine smoothie içiyordum. Seokjin hyung zararlı şeyler içmemem konusunda beni sıkı sıkı tembihlemişti.
"Kollarım çok ağrıyor. Daha fazla kalem tutamayacağım."
Bu sefer bana kaşlarını çattığında tırstım. Evet bu bir hafta içinde dersler sağ olsun yakınlaşmıştık ama hala aramız bozulacak diye korkuyordum. Jungkookla böyle olmanın hayalini çok kurmuştum çünkü.
"Bugün evde dört işlem çalışıyorsun. Yarın sorduğum işlemleri saniyesinde yapacaksın. Sınava az kaldı hala dört işlemdeyiz."
"Ama-"
"Yoksa Seokjin hyunga şikayet edeceğim seni."
Kafamı kitaptan kaldırıp sandalyemi Jungkooka yaklaştırdım. Alttan altan yüzüne bakarken ifadesiz bir yüzle o da bana bakıyordu.
"Ne var?"
"Çok acımasızsın. Böyle yaparsan beni çalıştırması için Hoseoka giderim."
İfadesiz yüzü birden değişince kalbim kırılmıştı. Hoseokun adı bile yüz ifadesini değiştiriyordu.
"Ders konusunda o benden daha acımasız. Emin ol."
Omuzlarımı silkip masadaki kitaplarımı toplamaya başladım. Seokjin hyungun öğrettiği boks hareketlerini zar zor aklımda tutuyorum zaten bir de kahrolası matematik için beynimi yakıyordum. Ben salak bir insanım. Bu kadar yükü beynim kaldırmıyor.
"Dersi bitirmedik, niye toplanıyorsun?"
"Eve gitmem lazım. Kaç gündür geç gittiğim için teyzemin gözüne batıyor."
Sırt çantamın fermuarını çekip üzerime de kalın hırkamı giydim. Cüzdanımdan parayı çıkarıp cebime koyduğumda Jungkook da yeni yeni toplanmaya başladı. Yoongi hyungtan aldığım para beni o kadar çok rahatlatmıştı ki bu dünyadaki her şeyin para olduğunu bir kere daha anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you found me | taekook
FanfictionBizim hikâyemiz, kötü çocuğun ezik çocuğa aşık olması değil. Bizim hikâyemiz iki ezik çocuğun, birlikte kötü çocuğa dönüşmesi. Kitap kapağı: @_Arielimnda