dokuz

4.6K 528 303
                                    

🎆🎆🎆

Zihnimde akan karanlıktan kurtulmamı sağlayan omzumdaki hafif baskı ile gözlerimi açtığımda, ilk defa bu kadar güzel bir manzara ile uyanmıştım.

"Taehyung, yemek hazır."

Gözlerimi kırpıştırarak Jungkooka bakmaya devam ederken onun eli alnıma doğru uzandı. Saçlarım da dahil, alnımdan itibaren uyuşmaya başlarken elinin tersi ile bu sefer de yanaklarıma dokundu.

Nefeslerim hızlanırken zar zor yutkundum. Boğazımdaki acının sebebi, heyecandan oluşan yumruydu.

"Senin ateşin var."

Elini yüzümden çekmesi ile boşluğa düşerken boğazımı temizleyip zaman kazanmak istedim.

"Uyuduğum için yüzüm ısınmıştır."

İğrenç çıkan sesimle birlikte tekrardan boğazımı temizlemeye çalıştım ama düzelmedi.

"Sesin de kısılmış."

Yattığım yerden kalkıp üzerimi düzeltirken okul gömleğimin buruştuğunu görmek canımı sıkmıştı.

"İyiyim ben. Şey, üzerimi değiştirebiliceğim bir şeyler var mı?"

Jungkook da eğildiği yerden kalktığında bu sefer bana üsten bakmaya başladı.

"Gel. Benim kaldığım odada kıyafetlerim vardı."

Jungkook kaldığı odasına ilerlediğinde onu takip ettim. Çocukların mutfaktan sesleri geliyordu. Mutfağa ne kadar gitmek istemesem de şu anda açlığım her şeye kabuldü.

Odaya girip dolapları karıştırdıktan sonra siyah eşofman altı ve üstünü yatağın üstüne bıraktı.

"Giyinip gel de yemek yiyelim."

Kafamı aşağı yukarı sallayıp cevap verdiğimde odadan çıktı. Etrafı izlemeye başlarken bir yandan da soyunuyordum. Sade bir odaydı. Sadece bir yatak, dolap ve çalışma masası vardı. Bir de alakasız bir şekilde kum torbası. Üstümü değiştirip çıkardığım kıyafetleri çalışma masasının üstüne koyduktan sonra odadan çıktım.

"Aç bakalım ağzını Jungkook."

Mutfağa girmeden Hoseokun sesini duyduğumda istemsiz bir şekilde yüzümü buruşturdum. Evet hala hyung demeyeceğim.

Hoseok, gülerek kaşığını Jungkooka uzatırken Jungkook da gülerek ağzını açmış, yemeği yemişti. Mutfağın kapısında dikilirken beni ilk fark eden Jin hyungtu.

"Taehyung, gelsene."

Herkes bir anda bana döndüğünde gerilmiştim. Jungkookun yanı doluydu ve bu beni daha da geriyordu. Yavaş adımlarla masanın başındaki tek boş sandalyeye giderken aynı yavaş hareketlerimle oturdum.

"Bunlar biraz hayvandır Taehyungcuğum. Onlar bitirmeden senin tabağına ayırdım."

"Teşekkür ederim."

Jin hyunga hafifçe gülümsedikten sonra gözlerim Hoseok ve Jungkooka kaydı. Kendi yemeklerine geri dönmüşlerdi. Ben de yemek yemeğe başlarken kendi aralarında konuşuyorlardı. Ama beynimin uğultusundan konuşmalar çok da anlamlı gelmiyordu. Ta ki ismimi duyana kadar.

"Eee Taehyung, ne yaramazlık yaptın da evden kaçtın bakalım?"

Namjoon hyungun sorduğu soru ile kısa bir süre yüzüne baktım.

"Evden kaçmadım. Okuldan kaçtığım için teyzem beni evden kovdu."

Masada sessizlik olduğunda konuşmaya devam ettim.

"Sınıfımızdaki şerefsizin biri, annem ve babam öldüğü için benimle dalga geçti ve ben de ezik biri olduğum için onu dövemedim. Kendime olan sinirim yüzümden okuldan kaçtım ve bütün gün yürüdüm. Bu beni iyi hissetirmedi çünkü ne kadar yürürsem yürüyeyim bu ezikliğimden kurtulamıyorum."

Yemekten bir kaşık daha ağzıma attıktan sonra çiğnemeye başladım. Kafamı kaldırıp bana nasıl baktıklarını görmek istemiyordum. Yine anlatmamam gereken bir şeyi anlatmıştım galiba. İnsanların gözünde sürekli acınası görünüyordum.

"Birini dövmemenin eziklikle bir alakası yok. Şiddet bir güç göstergesi değildir."

Konuşan Namjoon hyunga baktığımda o da bana ciddiyetle bakıyordu.

"Ama o şiddete karşı koyamamak güçsüzlük göstergesi."

Bakışlarım bu sefer Jungkooka kaydığında önündeki yemeğini izliyordu. Jungkook da Jun Pyoya karşı koyamıyordu ama o güçsüz müydü ki?

"Kimmiş bu çocuk, söyle de icabına bakalım."

Jin hyungun dediğine Namjoon hyung kızarken ben de kıkırdadım. Hoseok da gülmeme katılırken Jungkook önce Hoseoka sonra bana baktı.

"Taehyung, sen ezik biri değilsin. Ben sana bir iki taktik vereceğim, merak etme sen."

Jin hyung bana göz kırptığında içten bir şekilde gülümsedim. Cidden çok tatlıydı ya. Namjoon hyung da fena değildi ama Hoseok tatlı falan değildi. Bak yine nasıl da sırnaşıyor Jungkooka.

"Hoseok bitir şu yemeğini de ödeve başlayalım artık. Ne uyuşuksun."

Namjoon hyung Hoseoku azarlarken içten içe gülüyordum. Sandalyede iyice mayışırken kolumu kaldıracak gücü kendimde bulamadım. Yemeğim de bitmemişti ama devam etmeye mecalim yoktu. Namjoon hyung ve Hoseok masadan kalkıp mutfaktan çıktıktan sonra Jin hyung da arkalarından gitti. Jungkook ile başbaşa kalmıştık.

"Doydun mu? Neden yemeğini bitirmedin?"

Terlediğim için alnıma yapışan saçlarımı yavaşça geriye doğru ittirdikten sonra Jungkooka baktım.

"Hoseok ile çok yakınmışsınız. Bu kadar yakın bir arkadaşın olduğunu bilmiyordum."

"Öğrenmiş oldun. Ayrıca sadece Hoseok hyung ile yakın değilim. Namjoon ve Seokjin hyung ile de yakınım."

Ufak bir kıkırtı bıraktıktan sonra kafamı eğdim. Bu dünyada kimsesi olmayan bir tek ben vardım galiba. Herkesin ailesi, yakın arkadaşı, sevgilisi, değer verdiği kişiler vardı.

"Ne güzel."

Kendimi sandalyeye iyice bıraktıktan sonra kafamı da yasladım. Gözlerimi zar zor açık tutuyordum. Yeni uyanmıştım ama hala çok uykum vardı. Vücudum bir türlü tamamen dinlenemiyordu.

"İyi misin sen?"

"Mükemmelim. Dışarıdan belli etmiyor muyum yoksa?"

Jungkook sandalyesinden kalkıp yanıma geldiğinde yine içimi titretecek bir şekilde elini alnıma koydu. Göz kapaklarım artık daha fazla dayanamayıp kapanırken Jungkookun diğer eli de yanağımı buldu.

"Cayır cayır yanıyorsun sen."

Doğruydu. Cayır cayır yanıyordum ben. Bir kişi bile bu yangınımı söndürmeye çalışmıyordu. Önüne gelen bir odun da kendi atıyordu ateşime.

"Taehyung, duyuyor musun beni?"

Elleri, terli şaçlarıma gittiğinde kalbim buna daha fazla dayanamamış ve göğüs kafesimden çıkmak istercesine hızlıca atmaya devam etmişti. Gözlerimi açıp Jungkooka cevap vermek istemiyordum. Onu duyuyordum ama ana karakter ben değilmişim gibi dışarıdan izlemek istiyordum.

"Seokjin hyung!"

Jungkook bir şeyler daha konuşurken beynim daha fazla idrak edemiyordu. Jungkookun elleri üzerimdeyken bir sandalyenin üstünde oturmamı umursamadan uyuyakaldım.






🎆🎆🎆





Asıl konulara geçelim artık bakam









you found me | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin