7.Bölüm

186 64 121
                                    

Öncelikle çok uzun bir zaman olduğunun ben de farkındayım.

Bazılarınız biliyor, yedi aydır Almanya'ydım ve Ocaktan beri ailemi ziyarete İstanbul'a geldim. E İstanbul'a gelince benim ilham perileri uçtu. Yazmama rağmen içime sinmedi ve tekrar tekrar üstünden geçtim.

Bundan sonra düzenli şekilde bir gün belirleyip her hafta olmasa da iki haftada bir yayınlayacağım.

Bu arada çok tatlı bir okuyucum benim için yapmış:)Çok güzel değil mi? Bir sonraki bölümde de diğer çalışmasını paylaşacağım. Teşekkürler @MEGCE0112.

Şarkı: Güldiyar Tanrıdağlı-Lied Op4 No4 Rachmaninov- Anatolian Project

Benimle bu yolculukta olanalar klasik müzik ve türevlerini sevdiğimi anlamıştır herhalde. Bu albüm mükemmel. Tavsiye ederim. Bölümümün ilham kaynağı bu müzik.

 Bölümümün ilham kaynağı bu müzik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Zeynep bunu şu an konuşmak istemiyorum. Herkes için "The Ritz" normal bir mekân olabilir. Ama buna benim ailem dâhil değil. McElroylar oraya girmezler!"

Ağzımdan kelimeler döküldüğü an, dudaklarımı mühürlemiş olmayı diledim lakin artık çok ama çok geçti. Sadece konuşmak istemiyorum ya da şu an zamanı değil gibi geçiştirici cümleler seçebilirdim. Ama dürüstlüğü seven kalbim ve beynim kendi başlarına karar vermiş olacaklardı ki son cümleyi eklediler.

Şimdi hangisine kızmalıydım? Nasıl toparlarsanız toparlayın desem hangisi üstüne alınır da cevap verirdi? Zeynep'in ağzını bıçak açmıyordu. Sanki duyduklarını tam idrak edememiş veya etmek istememişti. Ellerimi omuzlarına koydum. Hareketimle hafifçe irkildi ama saniyesinde kendine geldi. Omuzlarımı daha da dikleştirdim ve gözlerinin içine baktım.

İkna sanatı!

"Kafanı takma. Birden şaşırdım. O yüzden afalladım. Ailelerimiz arasında bir anlaşmazlık oldu ve babam oraya girilmesini yasakladı. Esasında çok eski mevzu ama hala riayet ederiz. Belli ki aileden biri unuttu veya artık gereksiz bir sözsüz anlaşma olduğunu düşündü ve gitti."

"Ama sen söylediğimde tabir-i caizse bembeyaz oldun," dedi Zeynep, boşuna dil döküyormuşum ve o ağzımdan çıkanlara inanmıyormuş gibi. Haksız da sayılmazdı zira söylediklerim yalan değildi. Sadece eksiği vardı. Zeynep zeki bir kızdı ve bu kadar kolay inanmasını beklemek ahmaklık olurdu. Yine de elimden geleni yapmalıydım.

Kendimi, gençlik yıllarında katıldığım, engelli at yarışlarında gibi hissetmiştim. Önümdeki her çiti veya hendeği geçtikçe kısa bir an rahatlama yaşıyor ama hemen sonra önüme gelen diğer bir engelle heyecanlanıyordum. Zeynep'e her yakınlaşmak istediğimde başka sorunlarla karşılaşıyordum, aştıkça umutlanıyor, tökezledikçe hırslanıyordum.

"Dedim ya şaşırdım. Babam ailenin en büyüğü sayılır. Sözü kanun gibidir diyelim. Güçlü bir İrlanda ailesinden geliyoruz. Ve The Ritz'in sahibi olan İngiliz Leydisi ile evli olan İtalyan Beyefendisinin babam ile çok iyi anlaştığı söylenemez. Babam da bir gün sinirlenip, oraya adım atanı görmeyeceğim, dedi. O günden beridir de kimse girmez."

İrlandalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin