"Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur, ve orası hep boştur... Sarılınca, sağ yanını O'nun kalbi doldurur..." Aziz Nesin
Bu pandemi döneminde çok şey özlendi! Ama ben en çok doya doya, aileme, dostlarıma sarılmayı özledim. Meğer ne büyük bir nimetmiş!
Siz en çok neyi özlediniz?
Bu bölüm sarılmanın önemine gelsin! Ne demek istediğim bölümde gizli!
***
Zeynep'in dinlediği şarkıyı siz de dinleyebilirsiniz. Dustin O'Halloran'ın, We Move Lightly
***
Siyah, bisiklet yaka, kolsuz, sol tarafında parlement mavisi iplerden oluşan, birbirine verev detaylı elbisemi giymiştim. Elbisenin, dizin en az on santim üzerinde biten etek ucu, yarım daire şeklinde dikilmişti ve bu şekliyle oldukça şık gözüküyordu. Saçlarımı olduğu gibi dalgalı şekilde açık bırakmıştım ve uzun bir aradan sonra ilk defa koyuv tonlarda bir göz makyajı yapmıştım. Siyaha çalan koyu kahverengi gözlerim bu makyajla daha da derin, dipsiz bir kuyunun siyahlığı gibi görünüyordu.
Emmy ödüllü, Amerikalı besteci ve piyanist olan Dustin O'Halloran'ın "We Move Lightly" şarkısı odamı kuşattığında, içimin de dışım gibi ürperdiğini hissettim. Onu arkamda bırakıp gitmemin üstünden dört gün geçmişti ve bugün cumaydı. O gün bu şarkıya denk gelip, belki de yüz kere dinlemiştim. Kafamda olan biteni tartmak işe yaramadığı gibi, nasıl davranacağımı bilememek gibi belirsiz sorular da içimde çığ gibi büyümüştü.
Bu süre zarfında viski görmek istememiş, o çok sevdiğim haki renge sırf gözleri o renk diye bakmayı reddetmiştim. Gözlerimi kapının yanındaki şifonyere kaydırdım. Üstünde duran bronzdan heykel ilk bakışta şekilsiz, eğri büğrü, anlamsız gözüküyordu. Fakat elinize aldığınızda, tabi ne taraftan baktığınıza bağlı, bir kadın kafası görüyordunuz. Bana paket geldiğinde bu tarafı üstte olduğu için ilk kadın kafasını görmüştüm. Hemen üstündeki kartı açmış "Hayata tek açıdan bakmamak gerekir. Farklı gerçekler, güzellikler daha derinde gizli olabilir. C.E." yazısını okumuştum. Benim arkamdan gelmemişti ya da benimle başka bir yöntemle irtibata geçmemişti ama Çarşamba günü bu hediyeyi göndermişti. Heykeli elime alıp ne demek istediğini anlamak için, elimde döndürmeye başlamıştım ki arka tarafında bir kadın ve erkeğin suratının birbirine yaklaşmış, sanki öpüşüyorlarmış gibi durduklarını fark ettim. Hem bu değişik hediye için sevinmiş hem de daha fazla karman çorman olmuştum.
Heykelin altında ise Tony Cragg imzası vardı. Heykeli yanıma alıp adamı araştırmıştım. 1949 Liverpool, İngiltere doğumlu, dünyaca ünlü bir heykeltıraştı. Sanatsal yapıtlarına baktıkça hayran kalmıştım. Devasa büyüklükte, gizemli çalışmaları vardı. Her ne kadar internette bulduğum eserlerindeki resimlerden tüm perspektife hâkim olamasam da, heykellerini tek bir açıdan değerlendirmek imkânsız ve aynı zamanda da haksızlıktı. Bazılarının farklı açılardan resimlerine eriştiğimde bu düşüncemin sığ kaldığını fark ettim. Alttan, üstten, çaprazdan, diğer çaprazdan, her yönden ama her yönden başka şeyler görüyordunuz. Materyallere olan düşkünlüğü, onları farklı formlara dönüştürme arzusu ile muazzam eserler üretmişti. Kimi bronz, kimi porselen, kimi meşe ağacında ve daha da fazlası. Bir yapıtında, maddenin düşünceleri doğurduğuna dikkat çekiyor ve malzemenin Latince kökeni "Matter", yani anne, "Mother" olgusuna metaforik atıfta bulunduğunu dile getirmişti.
"Ne anlatmak istiyorsun Cillian, ne yapmamı istiyorsun, ne yapmak istiyorsun?" tüm bunları sesli dile getirmiş ve gözlerimi muazzam hediyemden ayırmamıştım. Benimle dört gündür sadece bu şekilde bir iletişim kurmuş, fazlasına yeltenmemişti. Belki de bu hediye son irtibatıydı benimle.
![](https://img.wattpad.com/cover/248238018-288-k682943.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İrlandalı
Storie d'amoreWattpadRomanceTR Aksiyon/ Macera listesindedir❤️ Kehanetlere inanır mısınız? Sabahın erken saatlerindeki boş sokakta kadının sesi yankılandı "......bugün Londra'ya dönersen, kaderindeki kızla, olması gerektiği zamandan önce karşılaşacaksın. Karşılaş...