ihtimal

257 25 30
                                    

Odamdan hoplaya zıplaya çıkmıştım ve merdivenleri de hoplaya zıplaya inmeyi düşünüyordum FAKAT malum şahıs yüzünden TABİİ Kİ DE böyle mutluluk içeren şeyleri yapamıyordum artık. Aylardır 3. kere falan gerçekten mutlu hissedişimdi ki YİNE Park Jimin tarafından yerle bir edilmişti.

Şaşırdık mı?
Hayır.

Ama işin ilginç tarafı şeydi, içime kurt düşmüştü? Hayır yani cidden bilmeyerek yapmış olabilir miydi? Birinin zihni o denli karışık olabilir miydi gerçekten ya? Hatta belki buraya gelince iyice kontrolü kaybetmiş ve zihninin kapılarını tutamamış-

"Hop! Öteki kolunu da kırmak istiyorsun herhalde? Dikkat et."

Korkuyla irkildim. Merdivenlerden inip yere baka baka yürürken dağ gibi Jackson Wang'la çarpışmıştım.

"Aa! Kusura bakma ya. Çok dalgınım bu aralar."  diye mırıldandım bir adım geriye çekilirken. O da geri çekildi.

Bir süre sessizlik oldu.

"Ya Yoongi, bak..." diye söze girdi Jackson, ben gitmesini bekliyordum halbuki? Ve daha önce benimle ortam dışında hiç iletişim kurmamıştı, hiç yakınlaşmamıştık. Diyeceği şeyi merakla bekliyordum.

"Jimin'in yaptığı şey için..." diye söze girdi, konuşmasına izin vermedim.

"Hayır Jackson, koskoca bir kurdun yaptığı şeyin özrünü sen dileme. Herkes her şeyin farkında. Ki, kimseyi de hissettiği şeyler için suçlayamayız, değil mi? Kimse kimseyi zorla sevmek zorunda değil. Ayrıca Park az önce özrünü diledi benden. Sorun yok yani."

Son cümleyi söylememle gözleri kelimenin tam anlamıyla fal taşı gibi açılmıştı.

"Ne?" dedi anlamazca.

Gözlerimi kısıp ciddi mi, alay mı ediyor yüzünden anlamak istercesine yüzüne baktım.

"Ne demek ne? Yaptığının yanlış olduğunu biliyormuş en azından, az önce odamdan çıkarken durdurdu beni ve özür diledi. Hallettik. Yani tabi ben halletmedim ama o..." Cümlenin bitiremedim. Ne diyecektim ki? Senin kardeşin özrünü diledi ama ben kabul etmedim çünkü gecelerdir kafamı sikiyor, uyku bırakmadı şerefsiz. Nasıl hemen affedeyim? mi diyecektim? Aynen, canıma susamıştım çünkü.

"Yani..." dedi, bir duraksadı, "normalde zihnine ASLA girmem ama şu an her düşündüğün resmen duyuluyor ve..."

Elimi kaldırıp dur işareti yaptım, sabır dilercesine tavana baktım, ben ne zaman zihnimi kontrol etmeyi öğrenecektim?!

Üst kattaki odadan Namjoon zihniyle cevap verdi, Zamanında dersine çalışsaydın böyle olmazdı.

"KES SESİNİ NAMJOON!"

Bağırmamla Jackson tam anlamıyla yerinden sıçradı ve bana delirmişim gibi baktı.

"Özür dilerim, kusura bakma..." gibi şeyler geveledim. Mantıklı bir açıklamam bile yoktu.

"Dediğim gibi Yoongi, normalde başkalarının zihni beni ilgilendirmiyor fakat şunu sormazsam gece rahat uyuyamam, Jimin sana ne yaptı da uyuyamadın? Yani zihinsel zorbalık gibi bir şey mi? Zorla zihnine mi girmeye çalıştı?"

Çok güzel soruydu, cidden ne yapmıştı Park Jimin?

Tam Namjoon'a anlattığım gibi anlatmak için ağzımı açıyordum ki, nedendir bilmem içimde bir ses yapma dedi. Nedense olan o şeyler, kötü bile olsa Jimin'e özeldi, karışmak bana düşmezdi.

"Yani şöyle..." diye girdim lafa, söyleyecek bir yalan arıyordum, "biliyorsun benim de zihin kontrolüm pek iyi değil, Park da bunu fırsat bilip uğraştı biraz benimle. Zihnime girip konuştu biraz falan... Yani öyle işte. Tam uykuya dalacakken biri odaya dalar ya, aynı öyle şeylerdi, bir de tabi konu zihin olunca benim tepem atıyor, biliyorsun..." diye sağdan soldan geveledim.

Spring Of The North // yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin