"Ah!" diye tısladım çünkü elimi yakmıştım.
Evet doğru bildiniz, Park Jimin'in şöminesini yakıyordum. Yine.
"Ne oldu, patini mi yaktın kedicik?" diye sordu arkamdan beri. Şoktan donakalmış bir vaziyette ona döndüm. Yatağa uzanmış, kafasını eline dayamış alaylı gözlerle beni izliyordu.
"Kedicik? Derken? Af buyur Park Jimin?" dedim hayret dolu bir sesle. Dediği şeye mi yoksa bunu demiş olmasına mı daha çok şaşırdım bilememiştim.
"Ay hadi yeme beni, kimse sana kediye ne kadar benzediğini söylemedi mi yani?" dedi ciddi ciddi.
Şoka girmiş halimden hiçbir şeyi eksiltmeyip tek kaşımı kaldırdım ve "Hayır?" dedim. O alayla bana, ben şokla ona bakıyordum. Dışarıdan çok komik görünüyor olmalıydık.
"Öyleyse son dakika! Kuzey'in Alfası maalesef minik bir kediye benziyor. Haberler bu kadardı teşekkürler." Bunu söyledikten sonra gözleri kaybolana kadar güldü.
Aşırı abartılı bir şekilde gözlerimi devirip şömineye döndüm, yoksa o gülüşe dalıp saatlerce çıkamazdım.
Park Jimin beni bitiriyordu.
_______Şömine meselesinin ilk gününden sonra Park Jimin akşamları ya oda kapımı ya da zihin kapımı tıklatıp şöminesini yakmaya yardım eder miyim diye soruyordu, tabii ki de her seferinde evet diyordum. Garip olan bu değildi, garip olan ikimizken konuşan, espriler yapan kişinin yanımızda tek bir kişi bile varsa eğer asla yüzüme dahi bakmayışıydı.
Artık pratikler ciddileşmişti. Neredeyse gerçekten dövüşüyorduk, karşılıklı olarak kimle eşleştiysek iki taraf da birbirini zorlayıp gidebildiği kadar gidiyordu. Jimin bile pratiklare katılıyordu artık; her ne kadar benimle takım olmasa, yüzüme bakmasa ve benimle birlikte savaşmayı reddetse de. Asla sesli söylemezdim ama cidden çok da iyiydi bu konuda, göründüğün aksine kurta dönüşünce sakin ya da pasif kalmıyordu, inanılmaz hırçın ve sert olduğu zamanlar da olmuştu hatta.
Aklıma Jackson'ın anlattıkları geldi, Jimin'in terminatör halini gözümde daha rahat canlandırabiliyordum artık. Bu durum beni hem rahatlatmış hem de korkutmuştu; rahatlamıştım çünkü gerçek bir savaş senaryosunda Jimin kendini de krallığını da çok iyi korurdu. Korkmuştum çünkü ileride Kuzey ve Güney bir sebeple düşman olursa Jimin ve Jackson beni çiğ çiğ yerdi.
Peki pratiklerde ben ne mi yapıyordum?
Bir yandan zihnimi kapamaya bir yandan da karşımda başkasıyla dövüşen Jimin'in dikkatimi dağıtmasına izin vermemeye çalışarak dövüşmeye çalışıyordum. Başarılı olabiliyor muydum?
Kesinlikle hayır.
Rutin bir pratik kendimi ikna etmeye çalışmamla başlıyor, Jimin kurda dönüştüğü an zihnimin düşünceler tarafından işgal edilmesi ve akabinde dikkatimin yüzlerce parçaya dağılıp Namjoon ve hatta Jin tarafından azarlanmamla son buluyordu. Hatta bugünkü pratikte Taehyung'la dövüşürken önce beni bir güzel tırmalamış sonra ben acıyla yerde yatarken "Jimin'e değil bana baksan böyle olmazdı maalesef ya." diyip gitmişti. Ne alakası var, ben niye Jimin'e bakayım falan da diyememiştim. Ona bakıyordum çünkü.
Pratik bitiminde herkes dağıldı, ben acıyla ve nefes nefese yerde yatmaya devam ediyordum. Hem kalkmaya hem de diğerlerine açıklama yapmaya mecalim yoktu, ben daha kendime açıklayamıyordum olanları çünkü. Zihnimde kendimi döverken yüzüme gelen güneş ışığı birden kesildi.
"Yardım ister misin?"
Park Jimin?
Gözümü açıp tepeme baktım. Jimin gerçekten de elini uzatmış dikiliyordu. Sağ elimi uzatıp tuttum, ben çekip kaldırdı. Ama beklediğimden çok daha hızlı ve güçlü çekmişti, üzerine doğru sendeledim. Üzerine düşmemem için ellerini göğüs kafesime koyup beni engelledi, ben de refleksle koluna tutunmuştum. O klişe sahneyi birebir yaşadık, birbirimizin gözlerine bakıyorduk ve kitlenmiş gibiydik. Niyeyse elektrik çarpmış bir şekilde bir adım geri çekildim. "Özür dilerim, bilerek olmadı. Ve teşekkür ederim yardım ettiğin için." dedim. Jimin hala hareket etmeden bana bakıyordu, normalde ikimiz de bu teması ilk onun bozmasını beklerdik ama bozan ben olmuştum. Ufak bir kafa selamı verip arkamı döndüm ve hızla saraya doğru yürüdüm. Arkamdan beni izliyordu, hissediyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spring Of The North // yoonmin
FanficKuzey rüzgarları, hayatı boyunca Min Yoongi'nin üzerine esmişti ama kalbi buz tutan, Güney baharlarının kralı Park Jimin'di. Min Yoongi bunu değiştirebilir miydi? [ Alfa x Alfa ]