yan // yana

362 38 15
                                    

Kurda dönüşüp etrafta gördüğüm herkesi parçalamama çok az kalmıştı.

Çok az.

Herkes konuşuyor, bağırıyor, bazıları gülüyordu. Etrafta tam bir kaos hakimdi, milyar tane insanla tanışmıştım ama arkalarını dönüp gittikleri an adlarını ve yüzlerini unutuyordum, bir an sonra da ne Namjoon ne Irene hatta ne de Jin yanımda kalmamıştı, ortalıkta gezinip etrafa sahte gülücükler attığım anlardaydık ve gittikçe baş ağrım artmaya başlamıştı.

Harika.

Sonra birden Namjoon kafamın içine girip konuşmaya başladı ve ben ilk defa bu duruma sevindim.

"Tam ortaya geç ve bu iki krallığın birleşmesinin ne kadar iyi olacağına ve herkesin hoşgeldiğine dair bir konuşma yap. Doğal ve samimi ol, kasıntı değil. Herkesin yüzüne tek tek bakmaya çalış ve mümkünse gülümse. Yapabiliyorsun, biliyorum. "

Normalde olsa içimden saydırırdım ama bu aptal durumdan kurtulmak için her şeyi yapmaya hazırdım. Yavaş yavaş alanın ortasına doğru yürüdüm. Etrafa şöyle bir bakıp nefes aldıktan sonra boğazımı temizledim.

"Arkadaşlar!"

Önce dikkat çekmem gerekiyordu, insanların bana dönmesini bekledim.

Arkadaşlar MI??? :D
NAMJOON SUS

Onun olduğu tarafa sert bir bakış attım, o ise yüzünde muzip bir gülümseme ile ,yanındaki Jin ile birlikte beni izliyordu.

Kalabalığa dönüp konuşmaya başladım.

"Bildiğiniz gibi, bu iki krallık asırlardır birbirine düşman olarak yetiştirilmiş, ama bir kere bile savaşmamış. Aslında iyi de olmuş çünkü sizin de burada olduğunuz ve bildiğiniz üzere, artık güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. "

Kısacık bir nefes aldım ve onu gördüm. Yüzünde büyük bir ciddiyetle kalabalığın içinde beni izliyordu.

Bu hali bile çok güzeldi.

"Dışarıda bizi ne bekliyor tam olarak bilmiyoruz, ama eminiz ki iyi bir şey değil, ve maalesef tek başına başa çıkılabilecek bir şey de değil. Bizler bugün burada Kuzey ve Güney olarak, sırt sırta verip savaşmak ve artık bu sözde düşmanlığı bitirmek için bir araya geldik. Ben, Kuzey'in büyük alfası olarak öncelikle hepinize hoş geldiniz diyorum."

Ufak çaplı bir alkış dalgası başladı ve bitti.

"Geçmişte ne oldu artık önemi yok, önümüze bakmamız lazım. Bundan sonra sizlere Kuzey'in kapısı hep açık.  Evet, daha konuşup anlaşacağız ama yıllardır aynı yerde bulunmamış iki krallığın bir araya gelmesi bile bir mucize. Bundan sonra da, Kuzey tarafı olarak bunu sürdürmek istediğimizi dile getirmek isterim."

Ki zaten, şu saatten sonra istemesem de zorundaydık ya, neyse.

"Demem o ki, umarım bu ilişki çok iyi işlere sebep olur ve bu düşmanlık tamamen biter. Şimdi, hep birlikte lütfen saraya doğru yürüyelim ve tam ayrıntıları oradaki yemekte konuşalım. Herkes yorgun ve aç."

Bir kaç kişi güldü, fark ettim ki yorgun, aç ve gergin olan bendim çünkü Namjoon'un tarafına bakınca suratında anlamaz bir ifadeyle bana baktığını gördüm. Bunları cidden söyledin mi yani der gibi bakıyordu.

Aynen öyle yaptım. dedim kafamın içinden.

Beni bir şeylere zorluyorsa sonuçlarına katlanmak zorundaydı.

Göz devirip kafasını iki yana salladı. Umursamadım, arkamı döndüm, dönüştüm ve içimdeki kaosla birlikte saraya koşmaya başladım.

●●●●

Spring Of The North // yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin