52

18.8K 1.5K 143
                                    

Sare Demirdağ

"Bir dansa ne dersin prenses?"

Kulağıma sanki birine benzettiğim fakat kim olduğunu çıkaramadığım bir ses doldu. Zaten karanlıktan haz etmeyen bedenim daha da kasılmıştı.

Tam çığlık atacağım sırada güçlü kollardan birisi ağzımı kapattı.

"Şşt sessiz ol"

Hala şoktan çıkamasam da debeleniyordum.

Diğer elini de belime sarmıştı.

Topuklu ayakkabı giyeceğime hiç bu kadar sevineceğimi düşünmezdim. Hızla yere vursam da zaten panikten ses yapan onca insandan duyulmuyordu.

Belimdeki kolun çözülmesiyle boynumda bir enjektör hissettim. Aniden vücuduma gelen titremeyle gözlerim kararmaya başladı.

Bir an her şeyin kabus olmasını istedim. Uyanınca bitecek ve ben koşarak abilerimin yanına gidip onlara sarılacağım.

Ama öyle olmadı. Ne bir kabustu ne de bir rüya.

Gücüm sadece elimdeki bardağı masaya vurup kırmaya yetti.

Ayaklarım beni taşıyamayacak halde olsa da zihnim hala berraktı.

Başıma neler geleceğini bilmeden süreklenmeme engel olamadım.

Her yer karanlıktı. Belki kimse bizi görmüyordu. Hatta birazdan bu adam insanların arasına girip habersizmiş gibi dolaşacaktı.

İçimdeki korku ve paniği bastıramadan gözlerimi kapatacakken birinin sesi doldurdu kulaklarımı.

"Sare! Kızım"



Kapkaranlık olan salonda herkes oradan oraya çarpıyor. Kargaşa yaratıyordu.

Bu kadar büyük bir iş adamının düzenlidiği davette olan bu olayın rezillik olduğunu söyleyenler çoktan dedikoduya başlamıştı.

Baran Demirdağ sağa sola koşuşturarak kızını arıyordu. Biliyordu ki karanlıktan çok korkuyordu.

Tabiki de yalnızca o Sare'yi aramıyordu.

Adam dayanamayıp bağırmaya başladı.

"Sare!"

Fakat o sıra da çoktan kendinden geçmiş olan kız bir arabanın bagajında öylece yatıyordu.

Gözyaşlarının bıraktığı iz bile güzelliğini gölgeleyemezken , hayatındaki karanlıklar hep onu buluyordu.

Sağa sola koşuşturan adam birden ışıkların gelmesiyle duraksadı.

Bur süre gözlerinin ışığa alışması için kıstı. Yerinde durmuyor ilerliyordu.

Yine o hisler vardı içinde. Kaybetme korkusu...

Bununla yıllarca başa çıkmaya çalışsa da olmamıştı. Göğsü acıyla doldu onun buraya gelmesine izin vermemeliydi.

Diğer abileri dışarılara bakmaya gitmişlerdi fakat ellerinde buldukları hiçbir şey yoktu.

Tam o sırada bir kadının çığlık sesi geldi. Baran bunu aldırmadan Zahir beyin yanına gelmişti.

" Kızım nerede Zahir?"

Orta yaşlarındaki adam duyduklarıyla dumura uğradı.

"Ne diyorsun Baran?"

"Kızım diyorum nerede!"

Kurduğu her cümlede baskı yapıyor sinirine zaman geçtikçe hakim olamıyordu.

Çığlık atan kadının yanına birçok kişi toplanmıştı kadın bir şeyler anlatıyordu.

Baran birden bu ayrıntıyı kaçırdığını düşündü. Belki de kadın bir şey görmüştü.

Hem bu kadar insan neden telefonlarının flashlarını açmamıştı.

Ya da açamamışlardı.

"Baran seni buraya barış için çağırdığımda ciddiydim. Kardeşinden haberim bile yok. Güvenlik kameralarını izleyelim"

İnanamıyordu. Hiç inanmıyordu.

Yine de bir kez olsun kızı için güvenmek istedi.

Yukarı olanlardan habersiz olan Ateş gözlerini sımsıkı kapatmış bir, dolunay gecesi gördüğü güzelliği düşünüyordu.

Elindeki fırçayla biraz daha tonlarını değiştirdi. Masmavi bakan gözleri heo canlıydı.

Tebessüm ederek devam etti. Bu gece bir tablo daha bitmeliydi. Tıpkı onu her gördüğünde bitirdiği tablolar gibi.

Yükselen ayak sesleriyle doğruldu.

İçinde sebepsizce yanan alevle koşarak kapıya yöneldi. Yarım kalan tabloya baktı önce.

Daha sonra kıyamadı.

Bir insan tabloya dahi dokunmaya kıyamaz mıydı?

Baran Demirdağ kendine hakim olamayarak saçlarını çekiştirdi.

Tam o anda Sare'nin düşündüğü şey gerçek oldu adam tekrar davetlilerin içerisine gelmişti.

Fakat unuttuğu bir şey vardı.

Sare , Baran Demirdağ 'ın kızıydı. Ve Demirdağlar hep aralık bir kapı bırakırlardı.



Umarım yazarın anlatımıyla olan yeri çok karıştırmamışımdır.

Neler düşünüyorsunuz?

Sınır 500 oy

İyi günler 💜💜






SARE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin