Treat You Better

244 33 31
                                    

Bana bir işaret ver.
Elimi tut , iyi olacak.
Söz veriyorum seni bırakmayacağım.
Sadece bunu tek başına yapmak zorunda olmadığını bil.
Söz veriyorum seni hiç bırakmayacağım.

Eve geçtiğimde ilk iş Felix'e söz verdiğim gibi mesaj atmıştım. Ona haber verdikten sonra uzun süre annemlerle özlem giderdik. Tek çocuk olduğumdan hayatım boyunca tüm ilgi hep benim üzerimde olmuştu. Ben gidince de kendilerini çok yalnız hissetmişler. Annem her zamanki gibi bana yakın davranıyordu. Ama babam benden hâlâ korkuyordu. Bunu anladığımdan onun üstüne gitmiyordum ama bana bu kadar mesafeli davranması sinirimi bozuyordu. "Baba, lütfen böyle davranma. Ben gerçekten değişmedim. Hâlâ sizin oğlunuzum ve size olan sevgimi hiçbir şey değiştiremez." demiştim.

Babam bana baktığında bu sefer gözlerinde korku yerine hayal kırıklığı vardı. Bu bakışı gerçekten canımı yakıyordu. Size babanızın bile böyle bakmasının nasıl hissettirdiğini biliyor musunuz? Üstelik sadece bakmayıp şunları söylediğini düşünün: "Değişmedin mi? Bir insanı öldürdün Chan. Bir insanı... Nasıl değişmemiş olabilirsin? Sen eskiden karıncaya bile zarar veremezdin ama şimdi bir insandan bahsediyoruz. Nasıl yapabildin bunu?" Söyleyecek şey bulamıyordum. Ağzımı açıyordum ama beynimdekiler asla dışarı dökülemiyordu.

Annem de bir şey diyemiyordu. Ne kadar sorunu yokmuş gibi davransa da oğlunun bir katil olması onu da üzüyordu. Yüzünde az önceki sahte gülücükten eser kalmamıştı. Bu gergin ortamda daha fazla duramamıştım. Ayağa kalkıp tüm hislerimi dökmüştüm. "Evet, bir insanı öldürdüm. Ve pişman değilim. Sevdiğim insanlara acı çektiren birini asla affetmem. Anlık bir öfke kriziyle yapmış olabilirim ama bu benim suçlu olduğum gerçeğini değiştirmiyor. Zaten bunun farkında olduğum için kendi ayaklarımla gidip teslim olmadım mı? Cezamı çektim. İsterseniz benden korkun, isterseniz önceden olduğu gibi devam edin. Ama şunu bilmenizi istiyorum ki, sizi incitmeyi aklımın ucundan dahi geçirmedim. Bir kez bile..."

Söylediklerimden sonra odama çekilmiştim. Annem arkamdan gelmeye çalışmıştı ama babam hâlâ dediğimin şokundaydı. Bu söylediklerimin hepsi benim düşüncemdi ve söylediklerimin arkasındayım. Felix'ime kim zarar verirse karşısında beni bulur. İçerinin sessizliğinden ailemle sohbetimin bu kadar olduğunu anlamıştım. Telefonumu elime alıp Felix'i aramıştım. Anında açmış ve "Ne çabuk özledin beni." demişti. "Hemen açtığına göre bu tek taraflı değil." demiştim ben de. "Ailenle konuşma iyi geçmedi mi? Bu kadar çabuk bitmesini beklemiyordum. Emm ve sesin pek iyi gelmiyor. İyi misin?" dediğinde belli etmemeye çalışarak "Sorun yok, sadece o kadar da uzun konuşmadık. Moralimi bozacak bir şey olmadı." demiştim. O da karşılık olarak "İnan bana sözlerinle modun hiç uyuşmuyor. Belli ki iyi geçmemiş, yapabileceğim bir şey var mı?" demişti.

Bir şey diyemiyordum. Gözlerim doluyordu ama tek kelime edemiyordum. "Sadece sesini duymalıyım." diyebilmiştim. Daha uzun bir şey söyleseydim hıçkırarak ağlamaya başlayacağımı biliyordum. Ama o, benim bu kadarcık sözümle bile ne istediğimi anlayacak biriydi. "10 dakika sonra sizin mahalledeki parkta. Seni bekliyor olacağım." Onaylayıp telefonu kapatmıştım. Aynanın karşısına geçip kendime çeki düzen vermiştim. Odamın kapısını açtığımda annemle babam bana bakıyordu. "Özür dilerim Chan, sana öyle şeyler dememeliydim." Onlar konuşurken ben de dışarı çıkmak için hazırlanıyordum. "Evet. Ne de olsa sen bizim oğlumuzsun değil mi?" demişti. Bu söylediğiyle bağcığımı bağlayıp dikelmiştim. "Söylediğiniz hiçbir şey yanlış değildi. Size böyle şeyler yaşattığım için ben özür dilerim." demiş ve evden çıkmıştım.

Duygularıma hakim olmaya çalışırken bir yandan da koşar adımlarla parka doğru ilerliyordum. Vardığımda salıncağa oturmuş birini gördüm. Ben ilerleyince çıkan seslerle ayağa kalkmış ve bana bakmıştı. Felix'ti. Onu görünce daha fazla dayanacak gücümün kalmadığını anlamıştım. Yüzümdeki çöküşü gördüğünde koşarak bana sarılmış ve "Her şey geçti. Artık ben yanındayım." gibi şeyler söyleyerek beni yatıştırmaya çalışmıştı. Ona sıkıca sarılıp ağlamaya başlamıştım. İçimdeki her şeyi atıyordum. Artık ağlayabilecek bir omzum vardı. Ne zaman kötü durumda olsam düşündüğüm kişi artık gerçekten hayat arkadaşım olmuştu. Sevgilim, yoldaşım olmuştu.

Sakinleştiğimde banka oturup biraz daha birlikte durmuştuk. "Gerçekten iyi misin? İçinde bir şey kalmadığına emin ol." diyip beni kontrol ediyordu. Ona gülümseyip gerçekten iyi olduğumu belli etmiştim. "Sevindim, artık hayatında ne olursa olsun benden saklama. Bundan sonra hep yanında olacağım." demişti. Ben de elini tutup "Aynı şey senin için de geçerli. Her şeyi anlatmalısın." demiştim. Elimi güzelce kavrayıp başını omzuma yaslamıştı. "Söz." "Söz."

If I Killed Someone For You | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin