8

771 58 1
                                    

Darcy

Odadaki insanların artık yorulduklarını farkındaydım. Bende yorulmuştum. Saatlerdir toplantı yapıyorduk. Kafamı masaya koysam uyuyacaktım. "Tamamdır arkadaşlar bugünlük bu kadar yeter." Bunu duyunca dans etmedikleri kalmıştı bir. Herkes odayı hızla boşaltmıştı. Oturduğum sandalyeye daha çok yayıldım.  Üç gün önce olanları kafamdan atamıyordum. Saatlerdir yaptığımız toplantıda ne konuştuk bilmiyordum çünkü bedenen burada olsam da ruhen o gündeydim, Doruk'un yanındaydım. 

O günden sonra onunla hiç konuşmamıştık. İşim bittikten sonra arayacaktım aslında ama ne diyeceğimi bilemediğim için aramadım. Hâlâ bilmiyorum. O da aramadı. Sanırım o da ne diyeceğini bilmiyordu. Keşke Doruk öptükten sonra deva ettirmeseydim. O zaman işten çıkıp yanına giderdim. Ben onu gezdirirdim o da söylenirdi. Ama şu an ne yaptığını bile bilmiyorum. Gitmiş miydi acaba? Yok canım gitse Aleron kesin derdi. Büyük ihtimalle evde sıkıntıdan patlıyordur. 

Kapımın hızla açılmasıyla düşüncelerimden sıyrılmıştım.  Lauren asık suratıyla içeri girdi. Masanın önündeki koltukların birine oturup bana bakmaya başladı. "Hayırdır? Senin bu saatte işte olman gerekmiyor mu?" 

"İzin aldım. Dedim ki benim kafasına göre işe giden bir arkadaşım var. Onun yanına gideyim."

"Yüzün neden asık?"

" Yok bir şey ." Buna inanan? Lauren'ı şu hayatta üzecek iki şey vardı. Biri ailesi ikincisi de gönül işleri. Umarım ikincisidir. İlki olduğunda elim ayağıma dolanıyor ,yardım edemiyordum.

"Lauren anlat hadi."

"Bu kızla olamayacağız biz. Çünkü hâlâ kendini kabul edememiş."

"Yine ne oldu?"

"Biz neden hâlâ ikinci aşamaya geçemedik dedim. O da bana arkadaşlığın ikinci aşaması mı olur dedi." 

"Arkadaş mı? Kız seni gözleriyle yiyor be." Omuz silkmekle yetindi. Sıkıntıyla oflayıp dirseğini masama dayadı. Gözü kolumda bir yere takılınca beni kendine doğru çekti. "Kedi mi tırmıkladı seni?"  Kolumu ondan çektim. Doruk'a kedi diyebilirdik değil mi? 

 Ona da herkese söylediğim yalanı söyleyecektim ki yalan olduğu anlaşılmasın. "Kendim çizdim. Kaşırken."  İnanmamış şekilde bana bakıyordu. Çok mantıklı bir yalan değildi ama Alex ilk sorduğunda gerilmiştim. Ve aklıma ilk gelen yalanı söylemiştim. İnanmamış olsa da fazla üstelememişti.

Eve geldiğimde kendimi direk koltuğa attım. Aklım başka bir yerdeyken çalışmak daha yorucu oluyordu. Bundan sonra hep böyle mi olacaktı? Aklım hep Doruk'ta olacak ve ne yaptığını bile bilmeyecek miydim? Buna ne kadar dayanabilirdim ki? Eninde sonunda pes edip onu arayacaktım. Çünkü kısacık zamanda hayatımda kocaman bir yer edinmişti. Telefonumu cebimden çıkarıp her gün defalarca kez dinlediğim şarkıyı açtım. Evet sweet creature. Gözlerimi kapattım.

 Bunu dinleyince o yanımdaymış gibi hissediyordum. Ben Doruk'un dizine yatmışım o da saçlarımı okşuyordu sanki. Bana yine bir şeyler anlatıyor ama ben ona daldığım için onu dinlemiyordum. Bunu fark edip bana kızıyordu. Ben de burnunun ucuna küçük bir öpücük konduruyordum. O da bana kocaman gülümsüyordu. Elimi beline atıp onu gıdıklamaya başlıyordum. Bütün evi onun kahkahası dolduruyordu. Ellerimi tutup beni durduruyordu. Ve dudaklarıma küçük bir öpücük konduruyordu. Tam bu sırada şarkı bitiyor ve ben gerçekliğe dönüyorum. Doruk'un şu an burada olmadığı benim de koltukta onu düşündüğüm gerçekliğe. 

Bir gün bu düşündüklerim gerçek olacak mıydı? Tabi ki olmayacaktı. Doruk Türkiye'ye dönecekti. Ben de yine bu koltukta bu şarkıyı dinleyip onu düşünecektim. Kendime acı çektiriyordum. Ve bu acı neyle başladı bilmiyordum. Ona karşı ne zaman bu hisleri beslemeye başladı? Onu ilk gördüğümde mi? Düşmesin diye belini tuttuğumda mı? Bana creature dediği ilk an mı ? Yoksa beni öptüğü ilk an kadar yakın bir zamanda mı?  Hayatımda ilk defa cevabını bilmediğim bir soru oluyordu. Hayatımda ilk defa birine karşı bu kadar yoğun duygular besliyordum.

Evet farkındayım son iki bölüm biraz kısa oldu . Geçiş bölümü gibi düşünün.

Sweet CreatureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin