9

740 58 19
                                    

Bu bölüm From Paris'in 20. bölümüyle paralel gitmektedir.

Doruk

Türkiye'ye dönmek için bilgisayardan bilet bakıyordum. En müsait zaman bir dahaki haftayaydı. Biletimi onaylayıp bilgisayarı kapattım. İşe dönmem gerekiyordu . Ayrıca burası Darcy olmadan çok sıkıcıydı. Bir haftadır ne aramış ne de mesaj atmıştı. Kaçan bendim sonuçta o değil. Mesaj atabilirdi en azından. Ya o da benden kaçıyorsa? Neden olmasın değil mi?

Bora mutfaktan çıkıp "Doruk yemeğe Aleron ve Darcy gelecek gidip hazırlan." dedi ve geldiği gibi mutfağa döndü. Demek bu yüzden saatlerdir mutfaktaydı. Hazırlanmak için odaya geldiğimde söylediği cümle kafamda yankılanmaya başladı. Ha siktir. Darcy de gelecek demişti. Benim bir haftadır kaçtığım çocuk yemeğe gelecekti. Küçük odanın içinde sağa sola yürümeye başladım. Ya Bora'ya olanları anlatacaktım ya da ben ortadan kaybolacaktım. Ne yazık ki ilk seçeneği yapmak zorunda kalacaktım. Hızlı bir şekilde üzerime bir şey giyip salona geri döndüm. Bora hazır bir şekilde koltukta oturuyordu. Ben de yanına oturdum. "Ben bir bok yedim." Anlamayan bakışlarla bana bakmaya başladı.

"Bu zaman kadar yaptığım her şeyden daha kötü bir şey yaptım."

"Ne yaptın ?"

Derin bir nefes aldım. Pat diye söylemem en iyisiydi. " Darcy 'yle yattım." Söylediğim şeyi idrak edince ağzı o şeklini aldı. "Bu senin.."

"Evet. Evet öyle."

"O yüzden bir haftadır evdesin. Sıkıldım değip duruyorsun. Kaçıyorsun ondan değil mi?" Onu kafamla onayladım.

"O konuşmaya çalışmadı mı?"

"Hayır çalışmadı. "

"Nasıl oldu?"

"Ayrıntı mı istiyorsun ne biçim soru bu?"

"Onu mu diyorum ben? Nasıl gelişti olaylar anlamında dedim."

"Ben sehpaya uzandığımda o da uzanmış. Arkamı dönünce burun buruna geldik. Çok fazla yakındık ve ben mantıklı düşünemedim. Öptüm onu. "

"Mantıklı düşündüğün hiçbir zaman olmuyor ki senin."

"Ha ha komik misin sen? Ne yapacağımı söyler misin ?"

"Oturup konuşacaksınız. " Bu fikri hiç beğenmedim ben. Konuşunca ne olacaktı? Bir hata diyecekti. Sonra ortada kalan ben olacaktım.

"Korkuyorsun değil mi? Bir anlık bir şeydi demesinden." Kafamı ağır ağır salladım.

"Aynı şeyleri hissetmiyorsa ne olacak ?  Hissediyor olsak ne değişecek ? Ben gideceğim o burada kalacak. Bizim olma gibi bir ihtimalimiz var mı ?Yok." Sona doğru sesim yükselmişti. Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim. "O yüzden konuşmanın bir anlamı yok. Haftaya gideceğim ve bu konu kapanacak." Oturduğum yerden kalkıp banyoya gittim. Kapıyı kapattım ve sırtımı yasladım. Yere oturup dizlerimin üstüne başımı koydum.

Canımın yanıyordu. Sanki nefes alamıyor gibiydim. Onu bugünden sonra bir daha görmeyecek, göremeyecektim. Gözümden bir damla yaş akınca elimin tersiyle sildim. Elimi enseme atıp geçmeye başlayan izin üstünde parmaklarımı gezdirdim. Bedenimde bıraktığı izler geçiyordu ama kalbimde bıraktığı izler her gün yeniden oluşuyordu. Bugünden sonra onlarda giderdi umarım. Yoksa bu acıyla nasıl baş edecektim ben ?

Bora kapının önüne gelip "Doruk ben markete gidiyorum gelirim beş dakikaya." dedi. Onu onaylayan şeyler söyledim. Sesimi duydu mu  ondan bile emin değilim. Oturduğum yerden kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Salona gidip kendimi koltuğa attım. 10 -15 dakika sonra kapı çalmaya başladı. Bu salak çocuk anahtarı almayı unuttu galiba. Uyuşuk adımlarla yerimden kalktım ve kapıyı açtım.

Karşımda Darcy 'i görmeyi beklemiyordum. Bu yüzden ona baka kaldım. Tek kelime dahi edemedim. Yüzünü inceledim uzun uzun. Gözaltları mı şişmişti ? Yorgun gibiydi. Dağılmış gözüküyordu. "Selam." İlk konuşan o olmuştu. Ben de gülümseyip kapının önünden çekildim. "Selam ,geçsene." Ağır adımlarla salona girdi ve koltuğa oturdu. "Aleron evde bir şey unutmuşta onu almaya gitti."

"Bora da markete gitti gelir birazdan." Beni kafasıyla onayladı.

Yarım saat geçmişti ve hâlâ ikisinden haber yoktu. Bizde hiç konuşmamıştık. İlk tanıştığımız zaman bile bu kadar sessiz kalmamıştık. O yüzden ortam biraz gergindi. "Bunların bizi satmış olma ihtimali ?" Darcy 'nin sesiyle irkilip ona döndüm. "Onlardan her şey beklerim. Biz yemekleri yiyelim ." Kafasıyla beni onayladı ve beraber yemek masasına geçtik.

Ortam o kadar sessizdi ki kaşık çatal sesleri duyuluyordu. İçinde bulunduğumuz durum beni sıkmaya başladı. Darcy elindeki çatalı bırakıp ellerini çenesinin altında birleştirdi. "Konuşmamız lazım artık." Neyden bahsettiğini anlamıştım. Üzgünüm ama o konu konuşulmayacaktı Darcy.

"Evet ya. Ortam çok sessiz. Ne bu böyle cenaze varmış gibi."

"Doruk ondan bahsetmediğimin farkındasın değil mi?"

"Yoo değilim. Başka neyden bahsedeceksin ki? Baksana geldiğinden beri konuşmuyoruz."

"Neden sence ?"

"Bayadır görüşmedik ya ondandır. " Derin bir nefes alıp konuşmaya başlayacaktı ki ben konuştum. "Sofrayı toplayalım. Kalırsa daha toplayamam ben." Hızla oturduğum yerden kalktım. Elime tabakları alıp tezgaha koydum. Makineye yerleştirirken  Darcy de bardakları getirmiş koymuştu. Normalde on saat süren iş çabucak bitmişti. Mutfak tarafından çıkıp salon tarafına geçtik. "Kaçman için başka bir şey olmadığına göre otur konuşacağız."

"Ne kaçması buradayım ben ."

Bir anda sesini yükselterek "Doruk yeter. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. Bir haftadır konuşmuyoruz ve ben artık dayanamıyorum. Şimdi bu konuyu konuşacağız." dedi. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Ve bu hali çok seksiydi. Doruk kendine gel.

Kaçamayacağımı anlayıp onu onaylayacağım sırada telefonu çaldı. Fransızca konuştuğu için hiçbir şey anlamdan onu dinledim. Telefonu kapatıp bana döndü. "Gitmem lazım. Sonra konuşalım." Benim bir şey dememi beklemeden evden çıktı. Arayan kimse anlından öpecektim onu. Kurtardı beni.

Onu bugünden itibaren bir daha görmeyecektim. Tatlı yaratık artık yoktu.

İnandınız mı ?Azıcık inanmış gibi yapalım. Bir dahaki bölümde görüşmek üzereee.

Sweet CreatureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin