Pat.
Masasına sertçe konan bir şişeyle irkildi, Alyss. Uzunca bir süredir, artık klasikleşmiş masasında oturmuş, yazı yazıyordu. Sözcüklere döküyordu zihnindeki düşleri ve kâbusları. Tüy kalemini, irkilişine rağmen sakin bir edayla mürekkep hokkasının içine bıraktı ve başını kaldırarak karşısındaki uzun saçlı, fırtına grisi gözlü oğlana baktı.
Parktan ıslanmış bir şekilde geldikten sonra Sirius duş almaya çıkmıştı. Alyss; Bayan Divesty'e geldiklerini haber vermiş, birkaç müşteriyle ilgilenmiş, yemek yapmakta büyükannesine yardımcı olmuş ve en sonunda, saatler akşam onu vurduktan sonra, yeniden parşömenlerinin başına oturmuştu. Aklına ne gelirse yazardı çünkü o. Okumakla yazmak, onun tek tutkusuydu. Son zamanlarda dikkatini çektiği üzereyse yazdıkları trajik şeyler olmaktan çıkmış, daha mutlu paragraflara dönüşmüştü.
"Sirius, bu ne?" diyerek kaşlarını kaldırdı ve parşömenlerin hemen yanında duran şişeye baktı. Cam şişe, klasik bir şarap şişesi gibi geniş devam ederken uçta bir anda inceliyordu. Camı koyu bir kahverengi olduğundan içindeki sıvının rengini tahmin etmek imkânsızdı, ancak yine de, kızıl kahverengi tonunda olduğu kanısındaydı Alyss. Kendisine genişçe sırıtan oğlana kaşlarını kaldırarak baktı. "Bu, bir tür viski."
"Onu anladım, Sirius. Ama bu viski türünün masada işi ne?" diyerek sandalyede arkasına yaslandı ve yarı kapalı göz kapakları ardındaki irisleri, Sirius'unkileri buldu. Oğlan, bu sorunun sorulmasını zaten bekliyormuş gibi gururlu bakıyordu. Göğsünü şişirerek iki tane bardak bıraktı masaya. "Birlikte içmediğim kişiye arkadaşım demem ben."
Alyss, onun kurduğu cümlenin saçmalığı karşısında kıkırdamadan edememişti. "Demek öyle?" diye mırıldandıktan sonra, kollarını göğsünde kavuşturup genç adamı izledi. Sirius, onun tepkisini beklemeden, içmeyi reddedebileceğini hesaba bile katmadan viski şişesinin kapağını açmaya koyulmuş; tam da Alyss'in tahmin ettiği gibi kızıl kahverengi olan sıvıyı bardaklara doldurmaya başlamıştı. "Tanrım, beni sarhoş etmek için bu kadar uğraşmana gerek yoktu."
Beklenmedik bu cümle karşısında Sirius, şaşkınlık dolu bir öksürük nöbetine kapılmış ve ikinci bardağı dolduramamıştı. Gözleri yaşarana dek öksürdükten sonra, iri iri açtığı gri gözlerini kızın parlak kehribarlarına çevirdi. Kızın güldüğünü fark edince, kendisi de sırıtmıştı. Alyss, biraz daha devam etmeye karar verdi. "Hadi ama, bula bula bu yalanı mı bulabildin? Birlikte içmediğim kişiye arkadaşım demem."
Alyss'in incelttiği sesiyle yaptığı beceriksiz ve kesinlikle Sirius'a zerre benzemeyen taklit karşısında genç adamın sırıtışı genişledi ve dudakları, esrarengiz bir şekilde yukarı kıvrıldı. "Belki de." diye mırıldandı ve yeniden bardağı doldurmaya başladı. Bu defa şaşırma sırası, Alyss'teydi. Sirius'un, onun şaka amaçlı söylediklerini kabul edebileceğini bir an bile düşünmemişti. Yine de, hafifçe kızaran yanaklarına rağmen yüzündeki soğukkanlı ifadeyi bozmadı ve dolmuş bardaklardan birini önüne çekti. "Evet, ne yapıyoruz?"
"İşte bu! Şu işe biraz eğlence katalım." diyerek güldü ve onun gibi arkasına yaslandı Sirius. "Tamam, o zaman şöyle olsun. Soru-cevap yapıyormuşuz gibi düşün. Kendisine soru sorulan kişi, fondip yapar." Bakışlarını bir parmakları arasındaki küçük bardağa, bir de Sirius'a çeviren Alyss; bu tekliften emin olamamış gibiydi. Fakat çok geçmeden çehresindeki tereddütlü ifade kayboldu ve dudaklarını birbirlerine bastırarak başını aşağı yukarı salladı. "Anlaştık."
Sirius, sanki sözlüye önceden hazırlanmış ve tüm cevapları ezberlemiş bir öğrenci gibi özgüvenliydi. Kıpırdanarak, "İlk ben soruyorum o zaman." dedi ve heyecan ortamı yaratmak için bir süre sessiz kaldı. Ancak Alyss'in yüzü o kadar ifadesizdi ki, çok geçmeden dudakları arasından homurdanarak sorusunu sordu. "Hiç âşık oldun mu?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐖𝐄𝐀𝐓𝐄𝐑 𝐖𝐄𝐀𝐓𝐇𝐄𝐑, 𝘴. 𝘣𝘭𝘢𝘤𝘬
FanfictionSirius Black, bulutların olanca gücüyle ağladığı ve yağmur damlalarının kurşun sertliğiyle yeryüzüne düştüğü soğuk bir günde yürüyüş yapmak için Hızır Otobüs'ten indi. ❈ 01.05.2021 | #magic kategorisinde birinci, 01.05.2021 | #marauders kategorisind...