2.5 | faydasız olmak

1K 130 24
                                        

"Sen niye gitmedin?" diye sordu Alyss ilgiyle yanındaki kızıl saçlı kadına bakarak.

Lily, karnındaki bebek tüm gücüyle büyümeye devam etse de olduğu yerde durmuyor; devamlı bir şeyler yaparak faydalı oluyordu. Kendini işe yaramaz hisseden Alyss de ona katılmaya ve olabildiğince yardımcı olmaya karar vermişti. Lily, soru karşısında dudakları iki yana gerilirken ışıl ışıl gözlerini Alyss'e çevirdi. "James, artık görevlere gitmemi istemiyor. Bebeğin zarar görmesinden korkuyor."

Bunu söylerken eşinin, çocuklarına duyduğu sevgi karşısında ne denli duygulandığı belli oluyordu. Yine de, buna rağmen, sesinde hafif bir inatçılık ve kırgınlık perdesi de vardı. Alyss, onun da faydasızca oturmaktan hoşlanmadığını fark etti ve kendini kadına daha yakın hissetti. "James haklı." diye destekledi, aklına büyükannesinin önceden hamile hastalarıyla ilgili anlattıkları gelince. "Dördüncü aydan itibaren bebeğin gözleri yerine gelmiş oluyor, her ne kadar göz kapaklarını açamasa da. Uzuvları orantılı hâle geliyor, bu dönemde yapacağın ters bir hareket bebekte kalıcı hasar bırakabilir sahiden."

Lily, dertleşebileceği birini görmeyi umarken Alyss'in de eşi gibi aşırı korumacı davranacağını fark ettiğinde iç geçirdi ve ofladı. "Ama çok sıkılıyorum!" diye isyan etti sanki bu her şeyi çözümleyecekmişçesine fakat Alyss başını iki yana sallıyordu. "Zaten bu dönemde bulantılar ve hâlsizliklerin azalması, enerjikliğin başlaması normal. Ancak ani baş dönmeleri hâlâ mevcut olacak, üstelik karnın tam gaz büyümeye devam edecek. Göreve çıkmak yerine seninle gardırobunu yenileyebiliriz mesela."

Kızıl saçlı kadın, üfleyerek başını iki yana sallıyordu. "James hamileliğim boyunca giymem için her bedenden kıyafetle dolabımızı doldurdu bile." diyerek, sıkıntıyla mutfaktaki sandalyenin ucuna tutundu ve yavaş yavaş oturdu. Onun sıkılıyor olmasını anlayabiliyordu Alyss. Kaşlarını kaldırıp teselli etmeye çalıştı. "Üzülme, Lils. Hem, yakında bebeğiniz sesinizi de duymaya başlayacak. Onunla bol bol konuşup James'i şikâyet edebilirsin. Ayrıca, iştahın da artacak ve ben sana her çeşitten yiyecek hazırlayacağım."

Bu, Lily'i az da olsa teselli etmiş gibiydi. Ellerini karnına koyup, "Sen bizi mi dinleyeceksin anneciğim?" diye sordu sevecen bir ses tonuyla. Zümrüt yeşili gözleri ışıl ışıldı. Alyss, onun çocuğuyla arasındaki sohbeti bölmemek adına tezgâhtaki bulaşıklardan birine davrandı ve süngerle ovuşturmaya başladı.

Sirius'un görevde oluşu, onu endişelendiriyordu. Büyücülük dünyasına dâhil olalı sadece bir ay olmuştu ve henüz, sevgilisinin kendini devamlı tehlikeye atmasına alışamamıştı. Elbette ki adamın yeteneklerine güvenmediğinden değildi, zira onu birkaç defa alıştırma düellolarında izlemiş ve hayran olmuştu; sorun Sirius savaşmak adına bir şeyler yaparken kendisinin öylece mutfakta oturup bekliyor olmasıydı.

Han yandığında ve büyükannesinin külleri de rüzgârla dağıldığında, Alyss'in bir hayatı kalmamıştı geriye. Ne bir amacı, ne bir işlevi ne de bir gayesi kalmıştı hayata tutunmasını güç bela da olsa sağlayacak. Dolayısıyla, büyücülük dünyası hakkında öğrendikten sonra Yoldaşlık'ın bir parçası olmak istemişti. Resmi olarak bir parçası olamasa da yardımcı olmak, işe yaramak istiyordu — şimdiye dek pek faydalı olamamıştı ya, neyse.

"Hey, yorma kendini. Bulaşıkları hemen hallederim ben." diyen Lily'i duyduğunda, ne zaman dolduğunu bilmediği gözlerini kapüşonlusunun koluna sildi ve bulaşığı bırakıp ellerini duruladı. O daha kendi ellerini temizlemeyi bitiremeden, Lily oturduğu yerden asasını sallamış ve bulaşıklar kendi kendilerini temizlemeye başlamışlardı bile. Alyss, şaşkınlıkla iç geçirerek kendini Lily'nin karşısındaki koltuğa attı.

"Sadece faydalı olmaya çalışıyorum. Sonra pat, asanızı sallıyorsunuz ve benim şimdiye dek becerebilmekle övündüğüm her şeyi iki saniyede, kalkmadan yapıyorsunuz." Lily'nin yüzünde anlayışlı bir gülümseme oluşmuştu. Yavaşça öne eğilip Alyss'in elini okşadı. "Alyss, sihre alışmak zordur. Ancak senin bir şey yapmana gerek yok, gerçekten. Hem söz, lüzum olduğunda ilk senden rica edeceğim."

𝐒𝐖𝐄𝐀𝐓𝐄𝐑 𝐖𝐄𝐀𝐓𝐇𝐄𝐑, 𝘴. 𝘣𝘭𝘢𝘤𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin