🌸Hiçbir Yere Gidemezsin!🌸

1.2K 81 41
                                    

İyi okumalar!🌸 Başlıktan fazla bir şey umut etmemenizi öneriyorum...

Serkan:

~Ne dediğimin farkında değildim. Bir anda Eda'da olan gözler bana doğru döndü.

Aydan: Ne dedin sen Serkan?

Melo: Gitme mi dedin?

Ayfer: Hatırlıyor musun yoksa?

~Eda bana kilitlenmiş bakıyordu, ben de ona. Çevremdeki sesleri duymazdan geliyordum ya da istiyordum, emin değilim. 

Selin: Serkan sana ne bundan, hayır yani seni ne ilgilendirir?

~Selin'in konuşmasıyla Eda arkasını dönüp gitti. Aklım hatırlamıyordu belki ama, kalbimin bir şeyleri hatırladığı kesindi. Eda'yı hatırlamak için elimden ne geliyorsa yapacaktım. Belki tedavi görür, ilaç kullanabilirdim. Ama görünüşe göre onun bana son 1 yılda kattıkları çok fazla şey vardı ve ben bunları hatırlamadan pes etmeyecektim.

Serkan: Selin sana daha fazla katlanmam mümkün değil. Ayrılmak istiyorum!

~Selin'in şok olmuş gözleri bana bakıyordu. Bir anda dudaklarımda ıslaklık hissettim.

Burayı hızlı okuyun, please! 🤍

Selin: Serkan sen benimsin! Eda'nın değil. Ya bir düşünsene beni hatırlıyorsun onu değil eğer beni sevmesen neden beni hatırlayasın ki? Demek ki kalbinin ve aklının bir köşelerinde ben varmışım, beni unutamamışsın işte. Sen Eda'ya dönsen de yine aklında ben olacağım, bunu unutma!

~Selin'in bu iğrenç sözleri ile onun ne kadar takık biri olduğunu öğrenmiş olmuştum. Kendisini çok beğenmiş biriydi. Benim hatırladığım Selin de bu değildi ki.

Serkan: Sen ne dediğinin farkında mısın Selin?! Ayrıca ne yaptığını sanıyorsun? Sen kimsin? Ben seni böyle bilmiyordum, ama sen hayatımda gördüğüm en takık, ruh hastası insansın. Bu sözlerden sonra bile seninle olmam mümkün değil. Şirketten eşyalarını topla, artık ne sevgilim ne de çalışanımsın!

~Selin dolu gözlerle ayrılırken annemin kolunu tuttuğunu gördüm ve Selin'e şu sözleri söyledi.

Aydan: Biraz önce bahsettiğim tam da buydu işte. Yüzünün hali inanılmaz derece de keyif veriyor. İstanbul'da karşılaşmamak dileğiyle, git buradan şimdi!

Eda: 

~Eve geldiğimde Deniz kapıda bekliyordu.

Eda: Deniz gel, geç içeri.

Deniz: Görmeyeli nasılsın Eda?

Eda: Görmeyeli derken? Daha dün konuştuk ya?

Deniz: Öyle ama, dün sana hiç ulaşamamıştım.

Eda: Sadece sen değil, kimse ulaşamadı. Biraz kafamı toplamaya ihtiyacım vardı.

Deniz: Ne yaptın, Serkan konusunu?

Eda: Ne yapabilirim ki, beklemekten başka? Elim kolum bağlı oturuyorum.

Deniz: İstersen biraz uzaklaşalım buradan, belki sana da iyi gelir.

Eda: Bugün aynı şeyi Melo'ya söyledim. Biraz dinlenmeye ihtiyacım var gerçekten. 

Deniz: E o zaman hazır sen istekliyken ben yarın biletleri hazırlayayım mı?

Eda: Biraz daha beklemek istiyorum. Serkan için. Hem bugün bana ''Gitme'' dedi

Deniz: Ne? Gitme mi dedi? Hatırlıyor mu peki?

Eda: Hiç sanmıyorum hatırlasa eski Serkan gibi bakardı, hala ben yabancıymışım gibi bakıyor...

Deniz: Eda bence bu dinlenme işini erkene alalım, çünkü o kadar kötü görünüyorsun ki dinlenmeye ihtiyacın var dediğin gibi,( at yalanı......... neysee devamını siz getirin arkadaşlar )bak ne yapalım biliyor musun? Ben yarın İtalya için biletleri hazırlayayım. 2 gün sonra da gideriz. 1 hafta kadar dinlenip geri döneriz. Ne dersin?

Eda: Tamam kabul ediyorum. Ama sadece 1 hafta. Sonra geri döneceğiz.

Deniz: Sen nasıl istersen.

Ertesi Gün;

Serkan: 

~Hazırlanıp şirkete geçtim. Leyla'ya son 1 yılda olan önemli olayları anlatmasını istedim. 3 saat sürdü. Sonra da Eda geldi, şirkete de mutluluk getirdi.

Serkan: Eda, günaydın!

Eda: Günaydın Serkan. Dün akşam peyzajı üzerinde çalıştığım projeyi bitirdim. Gerisi sende artık. Ha bu arada ben yarın gidiyorum.

Serkan: O ne demek? Hiçbir yere gidemezsin.

Eda: Sana mı hesap vereceğim? Ben bu şirketin ortağıyım.

Serkan: Hayır o anlamda demedim. Ne kadar kalacaksın, yani ona göre plan yapayım ben de.

Eda: Tüm bilgileri Leyla'ya söyledim. Ondan alabilirsin. İzninle, kahve alacağım.

Eda: 

~Kahve almaya giderken Selinle karşılaştım. Eşyalarını topluyordu.

Selin: Tebrik ederim, istediğini elde ettin!

Eda: Ne saçmalıyorsun sen?

Selin: Diyorum ki, Serkan'ı geldiği ilk günden ayartmayı başardın. Bravo!

Eda: Bana bak, lafını bil de konuş. Ben bu şirketin ortağıyım sense bu şirketin çalışanısın pardon -kutulara göz gezdirerek- çalışanıydın.

~Arkama bakmadan bar kısmına geçtim. Gelmiş bir de bana neler diyor? Hadsiz!  Arkamdan Deniz'in bana dokunması ile irkildim.

Deniz: Eda Hanım nerelere dalmış böyle?

Eda: Hiç sorma, kendini bilmez birinin söylediklerine taktım.

Deniz: Biz küçükken ne diyorduk senle?

Eda: ''Böyle insanlar için kılını kıpırdatmaya bile değmez, en iyisi boş-ver!'' 

~Gülümsedik. Serkan'ın öksürüğü ile kendimi toparladım. 

Eda: Serkan?

Serkan: Eda, kahve almaya gelmiştim.

Deniz: Demek meşhur Serkan sensin?

Serkan: Meşhur muyum? Hiç haberim yok! Hakkımdan çok bahsediliyor galiba.

Deniz: Yok ben Eda'nın bahsettiğini daha ne duydum, ne gördüm.

Serkan: Ha, öyle mi? Peki nereden biliyorsun beni.

Deniz: Magazinlerden. Bu aralar hakkında çok haber var. Şok Şok Şok! Ünlü Mimar Serkan Bolat, Evleneceği  Gün Uçak Kazası Geçirmişti , İki Ay Aradan Sonra Geri Döndü!

Serkan: Ha ha, çok komikti!  

~Ben ve Deniz kahkahalarla gülerken Serkan sinirden patlamak üzereydi.

Serkan: Neyse, Eda sende çok geç kalma, işinin başına dön.

Eda: Serkan kahveni unuttun ama neyse.

Deniz: Kıskandı mı o?

GEÇMİŞTEN KALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin