Gözlerimi açtığımda hissettiğim tek şey beynimdeki zonklama olmuştu. Parlak ışık bir ok gibi saplanıyordu göz bebeklerime. Canımı yakıyordu bu zonklama ve ışık huzmesi. Yattığım yerde kıpırdandığımı gören biri fırladı hemen yanıma. Onu görebilmek için çevirdim başımı.
Ahhh Deniz!
—“Heyyy! Hey merhaba burdayım güzellik. Uyandın mı?"Nasıl bir sesti bu böyle. Resmen bir polis arabasının siren sesi gibi yüksek ve keskindi. Başımın üzerine çökerek bağırmasını engellemek için doğruldum yattığım yataktan. Şimdi farkettim yine durumu. Ahh olamaz yine bir yatak yine bir serum yine bir hastane. Ben kesin kovulurum işten diye geçirdim içimden. Bugünde gitmedim işe ve bugünde mazeretim bir rahatsızlık olmuştu. İçimi buruk bir duygu kapladı.
Sonra bir ses daha duydum. Başımı sesin geldiği tarafa çevirdiğimde sesin sahibinin burada olması bana oldukça saçma ve gereksiz gelmişti. Ne garip onun burada olması. Neden burada ki? Çok şükür o da Deniz gibi bağırarak konuşmuyordu. Kendi aralarında birşeyler konuşuyor gibiydiler ama sanırım benimle konuşuyordular. Konuştukları hiçbir şeyi duymuyordum geçen saniyeler bana o çocuğu hatırlattı. Gözlerimi kocaman açtım. Kaynar bir çaydanlıktaki su tepemden aşağı döküldü. Silkinerek kendime geldim. Nasıl bu şekilde yatabilirdim burada hemen gitmeliydim yanlarına. Benimki de iyice bir gamsızlık olmuştu. En zor zamanda yine fenalaşmıs ve bütün ilgi yine bana dönmüştü. Nefret ettim kendimden bu hallerim yüzünden. Kolumda ki iğneyi bir çırpıda çekip çıkardım. Solumdaki kişi fırlayarak sağ tarafa serum takılı olan kolumun yanına geçti. Odada olan herkes beni tutmaya çalışıyordu.—“Bırakın beni onlara gitmeliyim" diye çırpınıyordum. Ama omuzlarımdan tutan güçlü el
—“ Hey! Sally kendine gel. Sen ne kadar kötü durumdasın haberin yok galiba. Önce kendine gel. Bu yaptıkların doktorlara hiç yardımcı olmuyor. Birazda dikkatli olman gerekiyor. Sağlık durumunun iyiye gitmediğini bilmelisin. Biraz sakinleş, sonra gideceğiniz yanlarına" dedi.
Fırat sen ne arıyorsun burada der gibi bir bakış attım gözlerinin içine.
— “ Bakma bana öyle. Çakmak çakmak gözlerinle." Etkilenmemek elde değildi bu adamdan. Gördüğüm rüya aklıma gelince kurtuldum hemen güçlü ellerinin arasından. Bir cevap bekler gibi başımı çevirdim Deniz' e. Ama cevap Fırat' tan gelmişti;
— “Deniz aradı beni ona telefon geldiğinde buraya çok uzaktaymış. Aklına ben gelmişim doktor olduğum için. İyiki beni aramış. Çok yakındaydım." Deniz hiç mahçup olmuşa benzemiyordu. Kızdığımı bakışlarımdan kaşlarının çatılmasından anlamış olacak ki hemen savunmaya geçti.
—“Evet. Ne yapsaydım? Annemi mi aramalıydım? İstersen hemen çağırayım. Ya da dur teyzemi arayalım o gelsin Amerika'dan. Sende çok özlemişsindir. Dur dur ben annemi arayayım. Beni konuşturma şimdi. Zaten kadın senin için çok korkuyor. Bu kaçıncı Sally. Daha ne kadar dayanacak bu kalbin. Tamam geçen seferki benim yüzümdendi ama illaki kendi başına da bir olay buluyor içine dalıyorsun. Bu konuda beni geçtin sen artık."
Derken sesi çok ciddi ve sert çıkmıştı. Normal de iyiki böyle konuşmuyor diye dua ettim. Yoksa hiç çekilmezdi. Ve biz bu şekilde arkadaş olamazdım heralde. Görmüş olduğum bu tepki ile şaşırarak uysal bir kedi gibi oturdum yatağın kenarına. Tek merak ettiğim şey çocuklardı. Bir cevap vermeleri gerekiyordu artık bana birinin size başlaması lazımdı. Çok sakin bir ses ile konuşmaya başladım çıkardığım ses ağlamaya başlamama sebep oldu. Gerçi ben ağlamak istiyordum. Bağıra bağıra ağlamak içimdeki nefreti kusmak. Bir yerlere tekmeler savurmak yumruklar vurmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BENİ ANLAT
Romance"En zoruda, kendimden çok seni unutmanın verdiği acıya dayanmaya çalışmaktı... Ben mi unuttum? Sen mi unuttun? Ya da...