Sally dahil masada ki kadın da şaşırmıştı.Sally daha önce bir yabancının böyle bir girişimde bulunmasına izin vermemişti. O anki şok ile ne yapacağını bilemeyen, yarasından utanan ve kendisine çevrilen gözler yüzünden çok sinirlenen Sally bir çırpıda bileğini tutan elden kurtularak, kendisine bunları yaşatan adama şiddetli bir tokat attı. Hiçbir şey söylemeden hareket etti kapıya doğru. Bir yandan da elleriyle yarasını kapatıyor saçlarını yarasını üzerine getirmeye çalışıyordu. Baktı olmuyor şalını aldı omuzlarına sarıldı ona sımsıkı. Restorandan çıktı hızlıca.
Adam yüzüne atılan tokat darbesiyle şaşırmışa benzemiyordu. Aksine memnun görünüyordu. Hatta tebessüm ediyordu. Karşısında oturan kadın yoktu sanki orada. Hem ondan hem de bakışlardan kurtulmak için “ hesap lütfen “ dedi. Kadın olan bitenleri şaşkınlık içinde izlemişti. Tanıdığı bu adam bunları yapacak biri değildi, hiç olmamıştı. Bir açıklama bekliyor gibi elleri ile işaret yapsa da adam ona hiç aldırış etmedi. Hatta onun orada olduğunu bile unutmuştu. Adam hesabı ödedi. Kadın da ona ayak uydurdu. Yapacak bir şeyi de yoktu zaten. Birlikte ayağa kalkıp kapıya yöneldiler. Kadın yaşanılan şeyleri sorgulamamaya hatta unutmaya hazırdı. Herhangi bir cevap beklemiyordu. Vale onları görünce aracı getirmek için gitti. İki dakika sonra adamın Porsche’sini getirdi. Kadın onu süzen bakışlarını atmaya devam ediyordu. Nasıl farketmezdi bu adamın böyle şeylerden hoşlanmadığını. Onun tek niyeti olan biten herşeyi unutup gece de kaybolmaktı bu adamla. Arabasına binen adam, yan kapının açılmasıyla irkildi ve kadına baktı;
_Akşam yemeğinde bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim Bahar. Bu geceyi burada bitirelim. Çok yorgunum.Yarın görüşmek üzere. İyi geceler.
Kadın, cevap bile veremeden kapıyı kapattı. Ağzının içinde “iyi geceler” dedi. Ama bunu çoktan gaza basmış adamın duyması imkansızdı. Şaşkındı. Sinirliydi. Valeye baktı “bana bir taksi çağır” dedi. Telefonuna sarıldı ve kenara çekildi.
Sally, Deniz’i aradı. “Ben gelmiyorum, eve geçiyorum istersen bana gel” dedi. Deniz onu azarlar gibi konuşarak yanına gelmesi için onu ikna etti. Deniz’in olduğu mekana geldiğin de Sally tam tabiriyle burnundan soluyordu. Deniz’e çok öfkeliydi. Aslında bu öfkesi o adamaydı. Daha önce arkadaşını hiç bu kadar sinirli görmemişti Deniz.Sebebinin kendisi olduğunu düşünerek sormaya tereddüt etti. Sormaktan vazgeçti, sormamak en iyisiydi. Hem yemeğe geç kaldı diye de kavga edecek halleri yoktu ya. Arkadaşı onu affederdi. Aylar sonra dışarıya çıkan arkadaşını daha fazla germek istemedi. Hiçbir şey sormadı, Sally de yavaş yavaş kendini çalan müziğin ritmine kaptırıp hafif hafif sallanmaya başladı. Belki dans etmek olan bitenleri unutturur diye düşünmüştü Sally.Hala kızıyordu kendine neden bu aptal elbiseyi giydim diye.Yarasını saçları ve şalı kapıyor olmasına rağmen çıplak hissediyordu kendisini. Sonra elbisesini çok sevdiğini hatırladı. Bütün düşüncelerden vazgeçti ve dans etmeye devam etti.
Yanından geçen her garsondan küçük bardakların içindeki içeceklerden alıyordu. Fazla içmeye alışık değildi. Hatta hiç değildi. Belki de alışıktı. “Bunu bilmiyorum ki “ diye düşünüp devam etti içmeye. Zaman çok hızlı geçiyordu. Deniz ile kahkalar atmaya, kalabalığın içinde dans etmeye devam etti.O gece Sally Türkiye’ye geldiği günden beri ilk defa bu kadar eğlenmişti.
Dans, dans, dans… Deniz ve Sally bolca dans edip, bolca içtikten sonra yarın işe gitmek zorunda olduklarını hatırlayıp artık geceyi sonlandırmaya karar verdiler. Yanlarında dans eden adamlar da kimdi? Onları tanımıyorlardı. Nezaketen “Hoşçakalın” dediler onlara.
Deniz Türkiye’de doğup büyümesine rağmen Türk örf ve adetlerine uyan bir kız değildi. Bu eğitim hayatının Amerika’da olması ve çok uzun yıllar orada yaşamasından kaynaklı olabilirdi. Sally ile lise de tanışmışlar, üniversiteye aynı okulda başlamışlardı. O malum olaydan sonra Deniz herzaman Sally’nin yanında olmuş ve kendisini ona hatırlatmış ya da tekrar arkadaşlığını kazanmıştı. Stajını Amerika’da tamamlamış daha sonra annesinin rahatsızlığı yüzünden İstanbul’a dönmüştü. Tanıdıklar sayesinde de bu şirkete girmiş ve çalışmaya başlamıştı. Annesi birlikte yaşamayı ne kadar çok istese de yalnız yaşamaya alışan Deniz bunu kabul etmemişti. Kendi dairesini tutan Deniz Amerika’ daki yaşam tarzını devam ettiriyordu.
İki genç bayan kulüpten yarı sarhoş bir vaziyette kahkaha atarak çıktılar. Birbirlerine sarılan ve sallanan kahkahaları sokağı dolduran kızlar ana caddeye biraz uzakta kalan bu mekandan biraz ilerleyerek taksi çağırabileceklerini düşünerek caddeye doğru hareket ettiler. Deniz’de arabasını bir alt sokağa bırakmıştı. Bu sokak trafiğe kapalıydı çünkü VIP olmayanların aracı bu kulübün önüne alınmazdı. İkisi de bunu sorun edecek halde değildiler. Ana caddeye birkaç adım kalmıştı ki iki adam koşarak yanlarına geldi. Biri Sally’nin biri Deniz’in beline sarıldı. Kızlar neler olduğunu bile anlayamadılar.Korkmuşlardı. Adamları iterek geri çekildiler. Buna kızan adamlar çok lakayıt şekilde;
_”Bu ne ya! İçerde şapur-şupur dışarı da selam bile yok. Bu gece böyle bitmez kızlar. Ya bize gidelim ya da size” dediler ve tekrar sarılmaya çalıştılar. Evet bu adamlarla dans etmişlerdi ama herkes dans ediyordu ve bu adamlar onların yanına gelmiş bir çift laf bile konuşmamışlardı. Adamların dediği gibi bir olay yaşanmamıştı. Adamlar biraz daha ileriye giderek kızları öpmeye çalıştılar.Vücutlarına dokunmaya başladılar.Kızlar ellerinden kurtulmaya çalışsa da ne kadar çığlık atsalarda başarısız oluyorlardı. Çığlıklarına kimse aldırış etmiyordu. Basit bir sevgili kavgası diyerek gülüp geçiyorlardı. Onlar için, sevgilileriyle dışarıya çıkmış,bolca dans edip içki içmiş sonra da erkek arkadaşları biraz ileri gidince ortalığı ayağa kaldıran iki terbiyesiz kız görüyorlardı baktıklarında.
İnsanlar ne zaman bu şekilde düşünmeyip tacize uğrayan kadınlara kızlara yardım edecekti. Öldürülen kadınlar, çocuklar. Haberler hergün bir kadının cinayet haberini veriyordu. Tabi önce şiddet gördüğünü şikayetçi olsa da bir işe yaramadığını. Taciz ve tecavüze uğradığını. Gerçi yardım ettiklerinde de ömür boyu hapise mahkum edilenleri haberlerde görüp üzülüyorlar ve çekiniyolardı. Toplumu da bu hale yine toplum getirmişti. Zaman çok acımasız olmuş kimse kimseye yardım edemez olmuştu.
Biraz daha çırpındılar, bağırdılar, vurdular adamlara… Sonrası sessizlik. Saly için bolca sessizlik…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA BENİ ANLAT
Romansa"En zoruda, kendimden çok seni unutmanın verdiği acıya dayanmaya çalışmaktı... Ben mi unuttum? Sen mi unuttun? Ya da...