Yaşıyorum yaşıyorum ölmedim bölüme geçelim açıklamayı bölüm sonunda yaparım. Yazım hatalarım varsa şimdiden özür dilerim.
Bölümü medyadaki şarkıyla yazdım dinleyerek okuyabilirsiniz.
İyi okumlar ❤️❤️
_____
Jimin hissettiği havasızlıkla gözlerini araladı. Evinde değildi, kafasını yavaşça çevirerek sadece mumlarla aydınlanan odada gözünü gezdirdi. Odada hiçbir pencere yoktu, güneş ışığı hiçbir yerden içeriye girmiyordu. Mumlardan yayılan sıcaklık ve duman, içerideki oksijeni yavaş yavaş bitiriyor, odanın gittikçe daha da sıcak olmasını sağlıyordu.
Buraya nasıl geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Son hatırladığı Jungkook'un evinde olanlardı. Baekhyun'un araması geldi aklına, bir kez olsun onu dinlememenin pişmanlığını yeni yeni hissediyordu. Arkadaşı onu uyarmıştı fakat uyarısını ciddiye almamış ve anlaşılan kendisine hazırlanan tuzağın içine bile isteye kendisi adım atmıştı.
Yüz üstü yattığı yataktan dirsekleri üzerinde yavaş yavaş doğrulduğunda bileklerindeki zincirleri yeni fark etmişti zincirlerin gittiği yere baktı, bileklerinden başlayıp yerin altına kadar ilerliyordu.
İstese tek hareketiyle onu buradan çıkabileceği gücünü şu anda hiçbir şekilde hissetmiyordu bir anda hepsi yok olmuş gibiydi.
Son zamanlarda olanları düşündü, Yoongi ile birlikte olduğundan beri gücünün gittikçe zayıfladığını hissetmişti ve şu anda gücünden tek bir damla bile hissedemiyordu.
Odanın karanlık köşesinden adım sesleri gelince kafasını oraya çevirdi, siyahdan daha koyu kanatlarıyla karanlığın içinden çıkan kişiyi görünce bütün inandığı herşeyin bir bir yıkıldığını hissetti. Yoongi, Cehennemin ikinci hak sahibi, Cennet isyanında Cehennem prensinin en çok yanında olan düşmüş melek olarak karşısında duruyordu.
Gördükleri karşısında refleks olarak kanatlarını açmıştı ve bunun üzerine Yoongi'nin kahkahasına şahit olmuştu.
"Bana istediğimi bu kadar kolay vereceğine hiç inanmamıştım, ama abarttıkları kadar tehlikeli değilmişsin Park Jimin."
Elinde cehennemden gelen bıçaklarla Jimin'in yanına ilerlemiş, kanatlarının altından yatağa bastırarak tamamen yatmasını sağlamıştı. Bu onun göreviydi, yapmak zorundaydı sonuçta arkadaşına ihanet edemezdi. Sonunda Jimin'in bir daha kendi yüzüne bakmamasını göze ala ala kanatlarını ondan almak zorundaydı.
Onun ne yapacağını anladığında Jimin'in gözleri dolmuştu.
"Yoongi yapma, nolur yapma zorunda değilsin yapma lütfen. Ne istersen yaparım ama kanatlarımı benden alma yalvarırım..."
Çaresizce yalvarışları hiçbir işe yaramamış, Yoongi'yi yapacağından vazgeçirmemişti.
Küçük bedenin kanatlarına bıçak değdiğinde çok güçlü bir çığlık çıkmıştı dudakları arasından. Bir meleğin acı çığlığıydı bu, kanatlarını kaybetmenin acısının çığlığıydı.
Yoongi onu bırakıp odadan çıkarken son kez birkaç güçsüz cümle döküldü meleğin dudaklarından.
"Her yıldız kaydığında seni diledim... onlarca dilek vardı dilemem istenen... Ama benim tek dileğim sendin... Şimdi de bana en büyük acıyı veriyorsun... Artık sen de yoksun... Seni korumak için her daim yanına gelebileceğim kanatlarımda..."
_____
Kaç gün geçti bilmiyordu ama sıcak Jungkook için gerçekten katlanılamaz bir duruma gelmişti, aynı zamanda daha önce hiç duymadığı bir kadehin yeri öğrenilmek için durmadan iblisler tarafından işkenceye maruz kalıyordu. Bedenindeki izlerden çok bunların sorumlusunun Taehyung olması acıtıyordu canını. Bedenindeki maruz kaldığı işkence izlerinin acısı kalbindeki acının yanında hiçbir şeydi. Şu anda tek istediği onunla tanışmadan önceki hayatıydı. Yaşanılanları düşündü, onu ve ondan öncekileri, onunla geçirdiği zamanı, Baekhyun'un kendini bildi bileli hiç haberi olmadığı bu şeylere karşı korumasını, Jimin'in onun için endişelenmesini, istisnasız herşeyi düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAINFUL | °Taekook (+18)
FanfictionJungkook karanlık ile aydınlık arasındaydı ve birini seçmek zorundaydı. Hangisini seçerse seçsin acı çekecekti. ••• "Ağlama meleğim... Yanaklarından süzülen damlalarda açan acı çiçekleri en büyük kâbusumun temelini inşa ediyor." Başlangıç: 18/12/202...