PAINFUL | °Taekook (+18)

19°

Ben geldim uzun bir aradan sonra. Hâlâ bekleyeniniz varsa sabırla beklediğiniz için gerçekten minnettarım. Sizi çok uzun tutmak istemiyorum satır arası yorum yaparsanız gerçekten sevinirim.

Bölüm şarkısı medyada dinleyerek okuyabilirsiniz.

Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar ❤️❤️

______

"Efendim anneniz sizi aşağıda bekliyor. Üzerinizi değişirin sizi yanına götüreceğim." Jungkook kapının dışından gelen sesle kafasını çevirdiğinde annesinin neden bir anda görmek istediğini merak etmişti. Bir yandan bu odadan geldiğinden beri çıkmadığını düşününce etrafta neler olduğunu göreceği için biraz mutlu olmuştu. "Geliyorum bir dakika lütfen." Kapıdaki muhafıza seslendiğinde bir yandan garip hissediyordu. İnsanların birbirine bu kadar kibar olduğunu hiç görmemişti ve buna alışık değildi.

Hızlıca üzerini değiştirip odasından çıktığında muhafız eliyle Jungkook'un önüne geçmesi için eliyle göstermiş ve uzun koridorlarda yürümeye başlamışlsrdı. Onlar yürürken başkalarının da konuştuklarını duyan Jungkook biraz dikkatli dinlediğinde konuşmaları duyabilmişti.

"Nasıl bir ceza alacaklar acaba?" Yerleri temizleyen meleklerden birisi diğerine sorduğunda diğeri biraz sinirli cevap vermişti. "Muhtemelen kanatları kesilir ardından dünyaya ya da cehenneme sürülürler." Jungkook bu duyduğunun çok acımasız olduğunu düşünüyordu. Kim vücudundan bir parçanın kesilmesine dayanabilirsi ki?

"Onlara verilen basit bir görevi bile yapamadılar baş melek fazla kızacak." Jungkook dikkatle dinlemeye devam ettiğinde baş meleğin kim olduğunu mrrak etmeye başladı. Belki de onunla konuşmak gibi bir çılgınlık yaparsa bahsettikleri melekleri kurtarabilirdi.

"Belliydi zaten yapamayacakları. Bir insanı bile koruyamayacak kadar acizler. Keşke ben alsaydım görevi böyle bir tehlikede evden bile çıkarmazdım ama onlar tamamen boş bile bırakmışlar üstüne iblislerle beraber oldular." İblis... Şeytan... Taehyung... Jungkook cümlenin tamamını dinlemeye bile gerek duymamıştı aklı artık Taehyung doluydu onu özlüyordu onu istiyordu ve yarıda olsa bir melek olarak hiçbir zaman bundan pişman olmayacak bunu gizlemeyecekti.

Daldığını fark ettiğinde kendine gelmek için gözlerini kırpıştırıp söylenenleri dinlemeye devam etti. "Çok acımasızsın insanlar özgür onu kapatamazlardı bu düşünceni başkası duymasa iyi olur. Fakat haklısın iblislerle olduklarını anlamalıydılar." Bunların kim olduğunu merak ediyordu. Hangi meleklerin bununla cezalandırılacağı bir merak konusuydu Jungkook için.

"Hey! Melekleri suçlamayı kesin onun yer yüzüne çıkacağı belli olsa bile bilemezlerdi hiç birimiz görmedik onu." Yeni gelen kişi iki meleğinde konuşmasını bölmüştü. Jungkook gelen meleğin o meleklere karşı sinirli göründüğünü düşünüyordu. Buna rağmen hâlâ konuşmaya devam eden melekleri dinlemeye devam etti uzun koridorda yürürken.

"Peki yardımcıları? Onları görmemiş olma ihtimalleri yok üstüne üstlük onlarla beraber oldular." Kimden bahsediyorlardı? Herkes olabilirdi bu konuşulanlara bakarsa gerçekten büyük bir sorun vardı konuda geçen iki meleğe acıdı eğer onları tanısaydı onların tarafında olacağına yemin edebilirdi.

Yeni gelen melek bu saçma konuşmadan fazlasıyla sıkılmış olacaktı ki sonunda bu konuyu kapatmaya karar vermişti. "Baş meleğin bileceği iş bu, sizi ilgilendirmez. şeytanlar gibi dedikodu yapıyorsunuz bu öğrenilirse sizde yanarsınız kesin konuşmayı!" İki melekte sonunda sustuğunda onaylar anlamda kafalarını sallayıp işlerinin başına dönmüşlerdi. Jungkook dönen olayı merak ettiği için yanındaki muhafıza dönmüş ve sesine yansıyan aynı zamanda çoğu başına gelen olayın sorumlusu olan merakla aklındakini sormuştu. "Onlar ne hakkında konuşuyorlar?" Muhafız onun bu sorusuyla birkaç saniyelik duraksamış ardından doğru kelimeleri seçerek cevap vermişti biraz bile olsa çocuğun merakını dindirmeyi umarak. "Önemli bir konu değil. Çok kafanıza takmayın." Bu cümlesiyle beraber yürüdükleri koridorun sonuna gelmeleriyle muhafız ucuz kurtulduğuna emindi. "Anneniz sizi içeride bekliyor etrafınıza bakmadan dümdüz ilerleyin." Jungkook'un bir soru daha sormasına izin vermeden ortadan kaybolduğunda kafasındaki cevaplanmayan sorularla onu tek başına bırakmıştı.