Ölü yazarınız geri geldii
Duygusal bir bölüm oldu.
Her olay arasında zaman farkı var. Yani Taekook kısmi önceki bölümün devamı, Namjin onun birkaç saat ilerisi, diğerleri ile ise gün farkı var.
İyi okumalar~❤️
_____Siz, siz olun. Asla bir iblis ile barda, konuşma teklifini kabul etmeyin. Namjoon saatlerdir, mor saçlı iblis ile barda içiyor, her ne kadar kabul edemese bile eğleniyordu. Mor saçlı iblisin anlattığı, meleklere öğretilen o kadar yanlış şeyler vardı ki. Bunlardan ilki, iblislerin masum insanları kötülüğe teşvik etmesi ve yine masum insanları cezalandırmasıydı. İblisler bilinenin aksine sadece kötüleri cezalandırıyordu, Tanrı onlara cezalandırılmayı hak eden insanları gönderiyordu ve onlar da yapmaları gereki yapıyordu. Sonucta Tanrı'nın bile affetmediği insanları neden iblisler affetsindi ki? Mor saçlı iblis'in tekrar konuşması ile ona döndü elçi. "Biliyor musun elçi. Ben küçükken bazı akşamlar neden bir melek olarak doğmadığımı, neden en başından bir iblis olarak yaratılıp cezalandırıldığımı düşünürdüm. Anneme ve babama ne zaman sorsam sizin aciz yaratıklar olduğunuzu, Tanrı'nın köleleri olduğunuzu söylerdi ve inanırdım ta ki bugüne kadar..."
Namjoon duydukları ile kaşlarını çatmiş, mor saçlı çocuğa bakmaya devam ederken konuşmuştu. "Peki senin fikrini değiştiren husus nedir iblis?"
Mor saçlı iblis gülerek onun gözlerine bakmıştı. "Sensin. Benimle burada saatlerdir konuşuyorsun. Aciz olan, bir köle olan ve sadece komutlara uyan birisi bunları yapamaz. Bir iblis ile saatlerdir konuşmana rağmen anlatılanlardaki gibi dünya sarsılmadı, güneş kararmadı veya daha bir sürü şey olmadı."
Derin bir iç çekip devam etti. "Asırlar boyu iblisler ve melekler düşman olarak bilindi. Kimse bu iki türün birleşimi sonucu ne olacağı hakkında bir şey bilmediği için bunu felaketler ile bağdaştırdı. Kimse aksini söylemedi, söyleyen dışlandı, suçlandı ve hor görüldü Namjoon."
Namjoon derin bir nefes aldı ve mor saçlı iblise yaklaşıp konuştu. "Bu ön yargıları yıkmaya ne dersin?"
Mor saçli iblis gözlerinin onun yüzünde gezdirerek cevap verdi. "Nasıl?"
Sorusunu sormasıyla elçinin dudaklarını, dudaklarının üzerinde hissetmesi bir olmuştu. Anın şaşkınlığı ile gözleri birkaç saniye açık kaldığını fark ettiğinde ayak uydurmak için kapatmıştı. Elçiye yavaş yavaş karşılık verirken içindeki kötü inançlar yavaş yavaş kaboluyordu. Duyduğu her şey yalandı, ne bir iblis ve meleğin birleşiminden evren sarsılıyordu ne de iyilik ve kötülük kavramı yok oluyordu. Sadece gerçek olan tek bir şey vardı. Seokjin, Namjoon'un olmştu. Melek, saatlerce iblisin her bir ayrıntısını ezberlemiş, o gecenin her bir ayrıntısını zihnine unutmamak için kazımıştı.
_____
Jungkook kapıyı açtığında gördüğü beden asla ama asla beklediği biri değildi. Bundan seneler önce ona öldüğü söylenen, sadece fotoğraflarda görüp tanıdığı annesini şu anda kanlı canlı karşısında görmeyi beklememişti. Tek bir kelime çıktı dudaklarından, bu merdivenlerden inen Taehyung'u bile yerinde donduracak bir kelimeydi. "Anne?"
Jungkook annesini görmesinin yanı sıra arkasındaki iki tane adamı da görmüştü. Adamlardan biri beyaz ten rengi ile beraber beyazlar içinda, diğerlerinden daha geride duran ve ise daha esmer bir tene sahip ve siyahlar içindeydi. Melek bir şeyleri idrak etmeye çalışırken kollarından tutulup evden beyazlar içindeki kişi tarafından çıkarılmış ve bir bez yardımi ile ağzı ve burnu kapatılarak bayıltılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAINFUL | °Taekook (+18)
FanficJungkook karanlık ile aydınlık arasındaydı ve birini seçmek zorundaydı. Hangisini seçerse seçsin acı çekecekti. ••• "Ağlama meleğim... Yanaklarından süzülen damlalarda açan acı çiçekleri en büyük kâbusumun temelini inşa ediyor." Başlangıç: 18/12/202...