1 hafta sonra
Papatyam: Pişt, cici çocuk :)
Haşmetlim: Sevgilim :)
Papatyam:
Papatyam: Dün plaja gittik de 🤪🤪
Haşmetlim: Sen...
Haşmetlim: Anaskm...
Haşmetlim: OHHH🤤🤤
Haşmetlim: OF OF OF ŞU ŞEYLERE BAK 🤤
Papatyam: Neylere:)
Haşmetlim: MMMMMM
Papatyam: Ay azdı galiba bu 😬😬
Haşmetlim: Azdım gerçekten...
Haşmetlim: Görüntülü konuşalım mı :))
Papatyam: Şu an seninle görüntülü konuşmaya korktum...
Haşmetlim: Sapık amcalar gibi açıp gösterecek değilim amk MFÖÇĞŞFĞXÖFRMĞSÇ
Haşmetlim: Konuşuruz sadece 💋💋
Papatyam: Tamam aşkım 💖
Papatyam kişisi görüntülü aranıyor...
Sehun, aramayı yanıtladığında sırıtarak ekrana bakmıştım. Dükkanının arka kısmındaydı, üzerindeki beyaz gömlek onu daha da parlatırken samimi bir şekilde gülümsedim. Telefonunu bir yere dayadı ve tezgâhtaki malzemeleri düzeltmeye başladı. Öyle seviyordum ki, kimse karışmasa sabaha kadar izlerdim onu böyle.
"Jongin, dondun galiba ya. Açtığımdan beri gülümsüyorsun." dedikten sonra telefonunu alıp havaya kaldırdı. Sanırım internetin çekmediğini düşünüyordu.
"Yok,yok. Konuşmuyordum sadece. Seni izlerken dalmışım."
"Ya," dedi ve kahkaha attı. "Salak." Telefonunu tekrar bir yere sabitledi, içecek hazırlamaya başladı.
"Seni çok özledim." dedim dudaklarımı büzmeden önce.
"Ben de seni bebeğim. Ama maalesef böyle konuşarak idare etmeliyiz."
"Sehun ama sen bana bakmıyorsun hiç."
Gözlerini bana çevirip gülümsedi. "Özür dilerim sevgilim. Şu içecek bitsin, sonra seni izleyeceğim."
"Kime yapıyorsun onu?"
"Luhan içeride oturuyor. Onun için hazırlıyorum."
"Haa... O çocuk biraz garip." dediğim gibi gözlerini bana çevirmiş ve ifadesizce bakmıştı.
"Hayır," dedi. "Onun hakkında böyle konuşma." Tekrar önüne dönüp hazırladığı içeceği süslemeye başladı. Ben de onu bol bol ekran görüntüsü alıyordum.
"Ama yorumlarında görüyorum bazen. Bizi kıskandığını hissediyorum Sehun."
"Jongin onun hakkında konuşma dedim." dediğinde sesi biraz yüksek çıkmıştı. Şaşkınca ona bakarken bir cevap verememiştim. İçeceği bir eline aldıktan sonra diğerine de telefonu aldı ve tekrar konuştu. "İçeri gidiyorum, sakın saçma sapan bir şey söyleme."
"Tamam."
Sehun içeri gittiğinde duyduğum seslerden anladığım kadarıyla bir sandalye çekip oturmuştu. "Al bakalım." dediğinde, içeceği Luhan'a uzattığını düşündüm. Telefonu yanda tutuyordu, böyle bile harikaydı. Gülümseyerek onu izlerken başka bir ses duydum. "O kim? Jongin mi?"
Sehun böyle bir soru beklemiyormuş gibi bir an duraksamış, sonrasında ekranda ikisini görebileceğim bir şekilde tutmuştu telefonunu. "Evet, bu Jongin."
Luhan başını selam verir gibi eğdi ve ardından samimi bir şekilde gülümsedi. Bir süre sessiz kalıp sadece bana baktıktan sonra gözlerini kırpıştırdı. "Merhaba Jongin, memnun oldum."
Ben de yüzüme güzel bir gülücük koyup el salladım. "Ben de memnun oldum."
Ekranının bir anda değişmesiyle Sehun'un ayaklandığını anladım. "Neyse sen biraz takıl. Ben konuşup geleceğim."
Sehun tekrar arka tarafa geçtiğinde gülümsüyordu. "Gördün mü? Gayet iyi ve samimi biri."
"Evet," dedim. "Tatlı birine benziyor."
"Öyle öyle."
Biraz daha konuştuktan sonra Luhan'ın yanına gideceğini söyledi ve ekledi. "Yanağını yaklaştırsana." Söylediği gibi ekranı yanağıma yaklaştırdığımda bir öpücük sesi duymuştum. Ona baktığımda tatlı bir şekilde gülüyordu. "Oh, mis!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cake'talk •sekai•
FanfictionJongin, 3 GB internet kazanayım derken hayatının aşkını kazanmıştı. ❁sekai - texting > çerez tadında, minik ve soft bir hikaye