45

384 40 50
                                    

İki gündür Sehunlarda kalıyordum ve anlamadığım bir şekilde mutlu değildi. Birkaç kere dışarı çıkıp gezmiştik, onun dışında sürekli odasında oturuyorduk.

Yaptığı kahvelerle yanıma gelince düşüncelerimden ayrıldım. Gülümseyerek teşekkür ettiğimde hiçbir şey demeden yatağına oturmuştu, boş boş duvara bakıyordu. Bir elini tutup okşamaya başladım. "Sehun... Sorun ne bir tanem?"

"Yok bir şey."

"İyi olmadığını anlayabiliyorum."

"Off... Luhan için üzülüyorum sadece. Nedense bizi yanlış anladığını düşünüyorum. O çok hassas birisi."

Kaşlarımı kaldırdım istemsizce, konunun bu olduğu aklıma hiç gelmezdi. Elimdeki kahveyi masaya bırakıp tam olarak karşısına oturdum ve iki elini de tuttum. "Neden yanlış anlasın sevgilim?"

"Çünkü sana geleceğim demiş ama gelmedi. Büyük ihtimal öpüşerek içeri girdiğimizi gördü ve biz kapıyı kapatınca yanlış anladı..."

Doğru söylemek gerekirse bu olaya ben de üzülmüştüm, onu istemediğimizi düşündüyse fazla ayıp olmuştu. Özellikle bana o kadar yardım ettikten sonra...

"Hm..." diye bir mırıltı çıkardım. "Anladım aşkım ama ona gelme falan demedik ki. Hem Luhan çok iyi niyetli biri bence. Böyle düşüneceğini sanmıyorum."

Sehun başını iki yana salladı. "Onu tanıyorum. Kesinlikle onu istemediğimizi sandı ve gitti. Yoksa asla beni bırakıp gitmez o. Beni bu kadar severken sebepsizce gitmesi saçma olurdu."

"Bu kadar severken?" Şaşkınca sorduğumda avuçlarım arasındaki ellerini çekti. Rahatsızca kıpırdandıktan sonra ellerini saçlarından geçirdi ve gergince arkasına yaslandı. "Çok yakınız işte Jongin. Aptal aptal kıskançlık tribine girme şimdi."

Sesi her zamankinden ciddi ve sert çıktığında ellerimi omuzlarına yerleştirdim. Üstüne gitmek istemiyordum ama neden böyle nefretle konuşuyordu..?
"Sakin ol biraz. Böyle bir yanlış anlaşılma yüzünden küsecek değilsiniz ya?"

Güven verici bir şekilde gülümsedikten sonra ona yaklaştım. Dudaklarından öpecekken başını çevirdi ciddi bir ifadeyle. "Şu an istemiyorum gerçekten Jongin."

Neden böyle yapıyordu..? Neden küçük bir olay yüzünden tüm tadı kaçmıştı ve bana eskisi gibi hoş davranmıyordu? Sadece yanında olmak istiyordum. Öpüşmemizi istemeyecek kadar ne yapmıştım ki?

Ellerimi onun üzerinden çekip gözlerimi yere diktim. Dertli bir nefes verip ne yapacağımı düşündüm. Sanırım Sehun bu olayda beni biraz suçlu görüyordu, en azından ben böyle anlamıştım. Buraya gelirken böyle kalp kırmalı hayaller yoktu aklımda... Açıkçası geldiğime de pişman olmuş ve bu olaydan sonra geri gitmek istemiştim.

Aklıma gelen fikirle telefonumda biriyle mesajlaşıyormuş gibi yaptıktan sonra ona döndüm. "Suncheon'a geri dönmem lazım. Hocalardan biri sınav tarihini yarına almış."

Yataktan kalkıp yanıma gelmişti. "Hangi ders?"

Kafadan sallamıştım. "İnsanları anlama ve anlayış geliştirme dersi."

"Onun sınavını iki hafta önce oldun." diye ciddi bir şekilde söylendikten sonra elimdeki telefonu almaya çalıştı.

Elimi hızlı bir şekilde çekip telefonumu cebime koydum. "Evet, sınavım yok. Gitmek istiyorum sadece. Tamam mı Sehun?"

Sinirlerim iyice bozulurken odasından çıktım ve giriş kata indim hızlı bir şekilde. Portmantodaki hırkamı ve küçük çantamı alırken Sehun arkamdan gelip beni durdurmaya çalışıyordu. Bana bir bokmuşum gibi davrandıktan sonra bunu yapmasına hiç gerek yoktu aslında.

Cake'talk •sekai•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin