> Bu bölümde +18 yaş sınırlı cinsel ilişki sahnesi vardır. Küçük olanlar lütfen okumasın.
Yanınızda biri varsa bu bölümü okumayınız.
Bir toplu taşıma aracındaysanız bu bölümü okumayınız.
♡
Sıranın üzerindeki kitapları elime alıp Baekhyun ve yanındaki Chanyeol'e döndüm. Chanyeol, onu bir kolunun altına almıştı, sanki her an kaçabilme tehlikesi varmış gibi sıkıca tutuyordu onu. Baekhyun'un yumuşak, sarı saçlarını okşayıp öptü. Baekhyun da gülerek onun yanaklarını sıktı. Onlara baktığımı fark ettiklerinde ikisi de biraz ciddileşmişti.
"Ben erkenden çıkıyorum," dedim. "Eve gidip dinleneceğim."
"Kanka ama sonraki ders çok önemli." Baekhyun beni burada tutmaya çalıştığında omuz silktim. "Zaten kalsam da anlamayacağım. Kafam çok dolu." dedikten sonra ikisine de veda edip yavaş adımlarla ana binadan çıktım.
Geniş kampüsün içinde yürüyüp çıkış kapısına yöneldiğimde derin bir nefes verdim. Eve giderken, okula gelirken, derse girerken, yemek yerken, hatta hiçbir şey yapmadan otururken bile aklımda olan tek şey Sehun'du.
Ben bugüne kadar hiç kimsenin kalbimi kırmasına izin vermemiştim. Ama ülkenin diğer ucundaki çocuk kalbimi yere atıp, üzerini ezip, onu parçalara ayırırken de hiçbir şey söyleyememiştim. Ve bunun acısını günlerce öyle kötü çıkarmıştım ki kendimden tiksinmiştim. Ona söylediğim her kelime, ilk önce bende derin bir yara oluştururken, onda çöküntü hissi oluştursun istemiştim.
Sehun, gözlerimin içine baka baka bağırarak Luhan'ım dediği için, yıkılsın istemiştim. Onu savunmak amacıyla bana yanlış şeyler yaptığı için çok üzülsün istemiştim. Ama hiçbir şey istediğim gibi gitmemişti.
Onu üzeyim diye söylediğim her şey ya en çok beni üzmüştü ya da o fazla kırıldığı için ben de kendimi harap etmiştim. Yani, yine sinirimi çıkaramamış, iyi hissedememiş ve bir bok elde edememiştim. Şimdi düşününce kendime gülesim gelmişti.
Sehun'u üzdükten sonra iyi olabileceğimi mi sanmıştım?
"Ama o tokattan sonra normal de davranamazdım ki..." Kendi kendime cevap verirken kapıdan dışarı çıktım.
Kaldırımdan caddeye indiğim an hızla dibimde duran motor yüzünden korkuyla bağırmış ve elimdeki kitapların birini düşürmüştüm. Onu yerden almak üzere eğildim. Neden dibime kadar girdin diye kavga edecek havamda değildim, uğraşacak gücüm yoktu çünkü.
Kitabımı alıp ayağa kalktım, tam yoluma devam edecektim ki motordan inip kaskını çıkaran adam beni büyük bir durgunluğun içine sokup yaşam belirtisi vermemi engellemişti. Sehun tek adımıyla aramızdaki bütün mesafeyi kapatıp kollarını sardı bana.
İlk başta dolan gözlerimle onu itmeye çalışsam da, kollarını sıkmış ve kaçmama izin vermemişti. Ellerinden biri saçlarımın arasında kendini belli edince didişmeyi kesmiş ve kendimi serbest bırakmıştım. Alnımı omzuna yaslamış dururken, dakikalarca saçımı okşamasına müsaade göstermiştim.
Kafamı kaldırıp ona bakmak istediğimde başarısız olmuştum, eliyle başımı omzunda tutmaya ve saçlarımı sevmeye devam etmişti. İkimiz arasındaki sessiz ve anlamsız ortamı değiştiren şey, Sehun'un saçlarıma belli belirsiz bir öpücük bırakmasaydı.
Suskunluğumu korurken kollarımı beline sardım ve kafamı omzundan çektim. Gözlerim, bitkin bakan gözlerine değince hissizliğimin üstüne bir hissizlik daha eklenmişti sanki. Ellerini yanaklarımın altına yerleştirip acı dolu bir bakışla gülümsedi. Ben de ona karşılık güzel bir gülümseme vermek isterken, yapabildiğim tek şey dudaklarımı birbirine bastırıp birkaç damlanın yanaklarımdan süzülmesine izin vermek olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cake'talk •sekai•
FanfictionJongin, 3 GB internet kazanayım derken hayatının aşkını kazanmıştı. ❁sekai - texting > çerez tadında, minik ve soft bir hikaye