Sabah olduğunda, kalkıp ailecek kahvaltı etmiştik. Eve geç gelen babam, Sehun'la tanışma fırsatını kahvaltıda bulmuştu. Onu epey sevmişti ve Sehun'un içi daha rahattı. Kahvaltıdan sonra dışarı çıkıp biraz gezmiş ve sinemaya gitmiştik. Zamanımız kısıtlı olduğundan birlikte yapmak istediğimiz ne varsa yapıyorduk.
Öğlen üstü eve dönerken annem aramış ve teyzemlere gittiklerini söylemişti. Eve gelince hemen mutfağa geçmiş ve bir şeyler hazırlamıştık. Çünkü çok gezmiş ve haliyle yorulmuştuk. Yemekleri kısa sürede halledince - daha doğrusu Sehun, büyük bir ustalıkla lezzetli şeyler yapmıştı ve ben sadece onu gıcık etmekle meşguldüm- afiyetle yemeye başladık. Yerken de bir yandan birbirimize bir şeyler anlatıyor, kısıtlı vaktimizi dolu dolu kullanıyorduk.
Yemekten sonra masayı toplayıp odama geçmiştik. Camın kenarından dışarıya baktıktan sonra bana döndü. "Çok sevdiğim bir şarkı var." dedi aniden. Yanına gidip kollarımı ona sardım. "Söylesene."
"Bir aşk, iki ağız." dedi hafif bir ses tonuyla. Ardından ortaya sempatik bir gülüş bırakıp dudaklarımızı birleştirdi. Kısa ve tatlı bir öpücüğün ardından geri çekildi.
Konuştuğumuz süre içerisinde bana da gönderdiği bir şarkıydı, beğenmiştim. "Bir aşk, bir ev." diyerek şarkıyı devam ettirdim. Ellerimi gövdesinde gezdirince kıkırdadı.
"Gömlek yok." Utanmadan söylemesi beni şaşırtırken üzerindeki beyaz gömleği bir kerede açıp kenara atması önce gülüp sonra alt dudağımı ısırmama sebep olmuştu.
Onu çok bekletmeden "Bluz yok." dediğim anda mavi tişörtümden kurtulmuştum.
"Sadece biz." Sadece bir adımla aramızdaki mesafeyi kapattı.
"Anladın sen." Alt dudağını iki dudağım arasında saniyelerce ezdikten sonra tek elini belimde hissetmiştim. Dudaklarımız daha derin ve tutkulu iş yapmaya başlayınca ilerleyip onun gerilemesini sağladım. Bacakları yatağa çarptığında duraksamıştı, geri çekilip yüzüne baktım ve gözlerindeki o yoğun ifadeyi gördükten sonra onu itmemem imkansız olurdu. Suratımda oluşan yamuk gülüşle birlikte ellerimi Sehun'un kusursuz göğüslerine koydum. O da kendini kasmadan olayı anlamış ve bedenini kolayca yatağa düşürmüştü.
Üzerine eğilip boynunu küçük öpücüklerle süsledikten sonra kafamı kaldırıp yüz ifadesine baktım. Dudaklarını yalayıp bana bakarken, gözlerindeki o dayanamamazlığı anlatan koyuluğun içindeki masumluk kırıntıları beni deliye çeviriyordu.
Sehun sadece bakarken bile kalbimi bu denli delicesine nasıl attırabiliyordu? Yüzüme ufak ve içten olmasını dilediğim bir gülücük koyduktan sonra tekrar ona yaklaştım ve dudaklarımızın bir olmasına izin verdim.
Dudaklarından çıkan tüm ateş vücudumu en küçük hücresine kadar yakarken, bunun aksine, soğuk parmaklarının sırtımda ve belimde gezdiği her yer saniyelerce soğuk kalıyor ve beni etkisi altına alıyordu. Elleri saçlarımın arasına girip beni kendine daha çok çektiğinde ise , ben çok iyi anlamıştım: Sehun ne vazgeçilebilirdi, ne de karşı konulabilirdi...
🛐🛐
Evet arkadaşların bu yazarın en sevdiği şey sevişmeleri yarıda kesmek dçögfhlöd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cake'talk •sekai•
FanfictionJongin, 3 GB internet kazanayım derken hayatının aşkını kazanmıştı. ❁sekai - texting > çerez tadında, minik ve soft bir hikaye