Bölüm Yirmi Üç: Zaten Benim Bir Ailem Var

213 34 34
                                    

Bennett, toplantıya yeniden dahil olmuştu, her zamanki ciddi ifadesini takınarak. "Bu toplantının son ve en önemli konusunu tartışalım-her zamanki toplantıda olduğu gibi Kayıp Çocukları bulalım ve bu cehennemden ayrılalım."

"Zamanınız azalıyor," dedi Declan yavaşça. "Bir kere Kayıp Çocuklar'la uğraştık zaten. Liderin kim olacağı konusunda planınız olsa da olmasa da biz ayrılacağız."

Jordan masadan destek alarak elini çenesine koydu. "Size bu kadar katlandığımız için sizden alacağımız var. Yani burada bazılarımızın gençliğini çürüttünüz."

Her çetenin liderinin yüzünde farklı bir surat ifadesi oluşmuştu: Yüz buruşturma, utanç, öfke ya da korku.

"Sigara içmem lazım," diye mırıldandı Carter kendi kendine. Ceketinden bir sigara çıkardı ve adamlarından biri öne atılıp çakmak çıkardı. İşte, yine bir pasif içiciliğin ortasındaydım.

"Şimdiki bildiklerimize bir göz atalım," dedi Bennett onlara.

Jordan, dizüstü bilgisayarından bir şey açtı ve üstünden geçti. "Geçen ağustostan başlayıp şu ana kadar olan olaylara bakarsak bir sürü vakaların olduğunu görüyoruz. Hepimiz, kendilerine ün edinmeye çalışan yeni bir çete olduğunu sanmıştık. Ancak, Batı da bizimki dışında tüm ana çetelerin kilit lokasyonlarına darbe vurdular."

Klasöründen bir sayfa çevirdi. "Eylülde ilk defa Bıçaklar'ın bir üyesinin sahip olduğu en yüksek korumalı bir oteli soydular." Grubun liderine baktı.

"Bu pisliği temizlemek bize siktiğimin servetine mâl olmuştu," diye atladı Jae. "Gizli para kaynağımızı buldular ve sistemimizi hackleyip şey hakkında bilgi toplamayı başardılar-" Duraksadı ve kafasını çevirdi. Yüzündeki utanç mıydı yoksa sinir miydi anlayamamıştım. "Neyse, çoktan bunu aştık. Tüm rakip çeteler hakkındaki bilgilerdi."

Jordan bezgince nefes verdi. "Böyle değerli bilgiler için sıkı bir güvenlik sisteminiz olduğu için teşekkür etmek istiyorum." Alayla yanıt verdiği için bir adamdan bakış yemişti. "Polis kayıtları, hükümet dosyaları, şifreler..." Jordan tekrardan iç çekmişti.

"Oldukça titizizdir," diye kabul etti lider, yarı omuz silkerek.

"Neyse. Eylüldeki o olaydan kasıma kadar Kargaşa Arıları'na karşı savaşan daha küçük çeteleri kışkırtarak kavga başlattılar."

"Sonunda onları hizaya sokmayı başarabilmiştik," dedi Lucas dişlerini gıcırdatarak. "Sonra kavgayı yeniden alevlendirdiler özellikle de bazılarımızın... dezavantajlarını öğrendikten sonra." Çete savaşlarındayken nasıl Arılar'ın bölgesini başarılı bir şekilde dağıttığına atıfta bulunarak Jae'ye bakmıştı.

"Hatta çetemizin içindeki birleşmeyi istemeyen gruplara bile gizlice sızmayı başarmışlardı," diye açıkladı Antonio. "Hem dışardaki hem de içerdeki insanlarla savaşmak zorunda kaldık. Boktan bir şeydi." Anısına karşılık İspanyolca küfür etmişti.

"Ve şimdi öğrendiğimize göre ocaktan şubata kadar Ursa Grizzlies çetesiyle de uğraşmışlar," dedi Jordan sonra Carter'e baktı.

Çete lideri sigarasını derince tüttürerek hızlıca dumanı üflemişti. "İlk başta önemsiz bir şeyle başladı. Barlarımızı vandalize ettiler* ve graffiti ile boyadılar sonra da motorlarımıza ve diğer taşıtlarımızla uğraştılar. Eğer sürüşümün yanlış olduğunu fark etmeseydim otoyolda kaza yaptığım an ölebilirdim çünkü freni yoktu."

"Sonra çözdüğünüz anlaşmalarımızla uğraşmaya başladılar, çocuk." Jordan'a başını salladı. "El altından yürüttüğüm koruma sunarak hüküm giyen yöneticilerle yaptığım anlaşmalara sızmaya başladılar. Ana gelir kaynağımızı yıkmaya çalışıp adımızı lekelemeye başladılar. Yeni üyelerimizi uyuşturucu ticaretine soktuklarını söylemiyorum bile."

The Good Girl's Bad Boys: The Good The Bad And The Bystander (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin