f o u r

1.8K 202 409
                                    

Sabah Jeongin uyandığında saat oldukça erkendi. Zaten fazla yorgun olduğundan odalar belirlendiği gibi uyumuştu. Şimdi de iyi hissediyordu.

Yataktan doğruldu ve karşı yatakta yatan Seungmin'e göz gezdirdi. Yüz üstü uzanmıştı ve -nasıl olduysa- battaniye yerdeydi.

Battaniyeyi yerden alıp Seungmin'in üstüne attı ve odadan çıktı. Yan taraftaki banyoya girdi. Elini yüzünü yıkadı.

Ardından mutfağa geçti.

Kahvaltı hazırlayabilirdi, çünkü saate baktığında anlaşıldığı üzere diğerlerinin uyanmasına daha çok vardı. Buzdolabını açtı, ama açtığı gibi geri kapattı. Çünkü buzdolabında bir şişe su ve yarım peynir dışında hiçbir şey yoktu. Tam anlamıyla hiçbir şey.

İlk önce alışveriş yapmaları gerekiyordu, acilen hem de.

Cebine biraz para sıkıştırıp kapıya yönelmişti ki artık Kore'de olmadıkları geldi aklına. Yolları bilmiyordu, zaten bulundukları ev şehir merkezine uzaktı.

Üst kata çıkıp Felix, Chris ve Changbin'in kaldığı odaya girdi sessizce.

Felix'in yanına gidip omzundan dürterek uyandırmaya çalıştı onu. Ama Felix buna karşılık Jeongin'e hafif bir tekme savurdu.

Jeongin gözlerini devirerek daha fazla dürtmeye başladı Felix'i. Ama Felix sırtını Jeongin'e dönüp uyumaya devam etti.

Bu sefer Jeongin Felix'i var gücüyle sarsmaya başladı.

Felix daha fazla dayanamamış olacak ki "Ne var!" diyerek yattığı yerden doğruldu.

Jeongin Felix'in ani bağırışıyla irkilerek bir iki adım geriledi. Zaten yeni uyandığı için sesi hırıltılı çıkıyordu.

"Sadece markete gideceğim." dedi Jeongin. Felix ise bir gram azalmamış siniriyle "Defol git o zaman, beni niye uyandırıyorsun?!" diye bağırdı.

"Ama yolu bilmiyorum. Ne bağırıyorsun hem!"

Felix Tanrı'dan sabır dilercesine kafasını yukarı kaldırdı. İçinden birkaç şey mırıldandı, ardından hemen karşıdaki koltukta yüz üstü uzanan Chris'i işaret etti kafasıyla.

"Chan göstersin yolu." dedi ve tekrar uykusuna dönmek üzere kafasını yastığa gömdü.

Jeongin yönünü Chris'in yattığı koltuğa çevirdi. Battaniyenin açıkta bıraktığı çıplak sırtına birkaç kez baş parmağıyla dokunarak onu uyandırmaya çalıştı.

"Ne oldu?" diye mırıldandı Chris uykulu çıkan sesiyle gözünü açmadan.

"Markete gidilmesi gerek ve yolu bilen bir tek ikiniz varsınız. Tanrı aşkına biriniz de o koca kıçını kaldırıp dışarı çıkamaz mı?! Açlıktan öleceğiz!" diye söylendi Jeongin Chris'in sırtına vurmaya devam ederken.

Onun bağırışlarına karşılık Chris sadece birkaç mırıltı çıkardı, ardından kafasını diğer tarafa çevirip uyumaya devam etti.

Jeongin seslice ofladı.

Tam o sırada havluyla ıslak yüzünü ve ellerini kurulamakta olan Jisu içeriye kafasını uzattı. "Ne bağırıyorsunuz sabah sabah?"

The Purge: ESCAPE || SKZ × ITZYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin