Yeni kapağımız ve bölümümüzle geldim❤️
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin❤️
Keyifli okumalar❤️
*******************************"Batuhan neredeyse şehirden çıktık nereye gidiyoruz?"
Şehir gittikçe arkamızda kalıyordu ve ben stres olurken, Batuhan benim aksime oldukça rahat gözüküyordu.
"Gidince göreceğini söylemiştim." Gözünü yoldan ayırmadan konuşuyordu ama sesindeki rahatlık beni iyice sinir ediyordu.
"Bana öyle dik dik bakmaya devam mı edeceksin Derin?" O bunu söyleyene kadar ona baktığımın farkında bile değildim hızla önüme döndüm ve başımı cama yaslayarak yolu izlemeye başladım.
Bir süre sessizdik bu sessizliği bozan Batuhan oldu "Onur partiden sonra seninle konuşmaya çalıştı mı?" Sorusu ile bakışlarımı ona çevirdim gözü yine yoldaydı ama yüz ifadesi sinirliydi çene kasları gerilmişti, öfkesi direksiyonu tutuşundan bile anlaşılıyordu.
Öfkeliydi ama benim buna sinecek halim yoktu "Ne bu şimdi kıskançlık mı yapıyorsun? Seni ilgilendirmez Batuhan." Sesimin umursamaz çıkmasına mutlu olarak Batuhan'a bakmaya devam ettim.
Verdiğim cevapla direksiyonu iyice sıktı öfkeyle nefes verdi ve gözlerini yoldan ayırarak bana baktı. Gözlerindeki denizde alevler parlıyordu, bu alevler karşısında istemsizce yutkunmuştum.
"Beni bal gibi de ilgilendiriyor Derin! Soruma cevap ver lütfen."
"Cevap vermeyeceğim."
"Derin..." Konuşmanın daha fazla devam etmeyeceğini belli etmek için önüme döndüm ve yolda gördüğüm şey ile hızla çığlık attım.
"Batuhan kedi!"
Batuhan kediyi ezmemek için hızla direksiyonu kırarken ben ise korkudan ellerimle yüzümü kapattım bu manzarayı görmeye hazır değildim. Tekerlerin acı dolu çığlıkları kulağımı tırmalarken araba savrularak durdu, yerimde donmuştum kendime gelemiyordum.
"Derin, iyi misin?" Batuhan ellerimi yüzümden çekerek endişe ile yüzümü incelemeye başladı, gözlerindeki öfke gitmiş yerine merak ve endişe gelmişti.
"B-ben iyiyim biraz hava almak istiyorum."
"Tamam ama önce su iç biraz." Uzattığı şişedeki suyu titreyen ellerimle içtim. Şişeyi geri verdikten sonra, arabanın kapısını açarak inmek istedim ama Batuhan bileğimden tuttu.
"Ne yapıyorsun?" Bakışım bileğimi tuttuğu eline kaydığında bileğimi bıraktı.
"Acele etme, biraz daha sakinleş öyle çıkarız ayrıca bir şeyi unuttuk."
Ben ona sorgular bir şekilde bakarken o ise şişedeki suyun birazını eline döktü ve önce yüzüme sonra boynuma sürdü, dokunuşu o kadar şefkatli ve hassastı ki sanki elini çektiği an yok olacakmışım gibiydi.
Batuhan gülümseyerek bana bakıyordu, deniz mavisi gözleri beni her zaman içine çekiyordu, ne kadar bu gözlerden kaçmayı istesem de kaçamıyordum.
"Daha iyi misin?" Batuhan yüzüme yapışmış ıslak saçlarımı kulağımın arkasına koyarken nefes alamadım sanki dondum.
"Derin, nefes al boğulacaksın hem sen bana canlı lazımsın." Gülerek gözlerime bakmaya devam ediyordu.
Yüzümün şu anda domates gibi olduğuna emindim ve bunu Batuhan'a daha fazla göstermeye niyetim yoktu. Bakışlarımı onun gözlerinden kaçırırken yolun karşısındaki küçük lokantayı fark ettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Su Perim
Teen Fiction"Benim küçük su perim..." diye severdi Batuhan beni hep, bu sözü ile tüm sıkıntılarım giderdi.. Şu an ise bu sözü hatırlamak ve Batuhan'ı görmek benim sıkıntılarımı gidermek yerine beni iyice sıkıyordu,nefes alamıyordum sanki.. Tanıdık bir çift mav...