Dumrul der ki
Yasak ağaçla derinleşen yurtsuz misafirim
Kırık camın gizlediği renk benim
İnsan adlı mekikten geçtiğim için deliyim
Bu şiir kovalanan her şeye
Ateş-kül ve sese-"Sikeceğim ne düğünmüş amına koyayım!" Piç herifin tekneye kadar ettiği küfürler canıma tak etmişti artık. Kahramancılık oynamak her yiğidin harcı değildi. Bu domuz herifin harcı hiç değildi! Boynunu sıkı sıkı tuttuğum için hareket alanı olmuyordu. Bu duruma daha çok sinirlense de sesini çıkarmamaya gayret etmişti. Vücudumda gezinen alkolün etkisi yeni yeni gösteriyordu etkisini bilincim tam olarak yerinde olmasa da hiçbir şeyden habersiz olmayacak kadar da avare değildim.
-"Kardeşinin evlenmesine ne kadarda sevinen bir ağabeysin! Şikayet edecektin niye atladın suya? Ortadan kaldırmak içinse bu işi kendim halledecek kadar sorumluluk sahibi bir insanım ben!"
Uzun bir cümle kurma gayreti neden gösteriyordum ki? Azem salak mısın kızım sen yoksa rol mü yapıyorsun. Piç herifle konuşmak için can mı atıyorsun? Kendimle neden konuşuyorum bu içeceğin içinde ne var amına koyayım ya. -"Azem sabrımın sınırında gezmektesin ve inan bana güzelim canını yakmaktan, büyük ihtiyaçla zevk alaraktan yakarım ve tekrar inan bana elimden seni kimse alamaz. Şimdi o güzel çeneni kapat!"
Sigara içmek için çıktığım o zamana, yürüdüğüm o yolun Allah belasını versin!-"Jonas! Merdiveni salın." Sesleri işittiğimde başımı kaldırmaya çalıştım.
-"Güzelim bana bak merdivenden çıkacağız arkanda olacağım tamam mı yavaş yavaş çıkacağız. Seyra seni arıyordur hadi!"-"Senin güzelin anandır duydun mu beni? tacizinden bıktım usandım artık siktiğimin düğünü bitsin defolup gitmek istiyorum! Anlıyor musun gözlerim seni görmek istemiyor. Kulaklarım sesini duymak istemiyor! Lanet bedenim tenini hissetmek istemiyor. Bırak beni çık şuradan!" Ne Seyra'yı düşünmek istiyordum ne de ıslanmış elbisemin tüm vücuduma yapışmasını düşünmek.. Merdivenin soğuk demirine tutundum ve kendimi yukarı doğru hareket ettirdim. Korkuluğa yaklaştığım vakit Jonas denen adamın eğik başıyla ve bana uzattığı ceketle karşılaştım. Uzanıp aldım ve üstüme geçirdim. Arkamdaki canavarın varlığıyla yana kaydım. Etraftaki sesler şiddetini kesmeden devam ediyordu. Aç ve üşüyen bir bedene sahiptim. Sorumsuzca davranıp kendimi düşürdüğüm duruma bak hele! Dostum dediğim insanın en mutlu gününde intihar edip ona hayatının en güzel hediyesini mi verecektim. Bunu yapmış olamazsın Azem! Sen gerçekten bencil orospunun tekisin! Bir günde kaç kez ağlardı ki bi' insan kaç kez nefret ederdi kendinden ha?.
-"Beni takip et!" Yapabilecek başka bir şey var mıydı? Gittiği yolu takip ederek merdivenlerden aşağı indim, aralık olan kapıdan içeri geçip yatağın kenarına bıraktığı havluya sarıldım. Elbisem üstümde kaç saatte kururdu ki? Odanın kapısı çalındı. -"Merhaba Azem, denize düşmüşsün sanırım yedek kıyafetim yanımda vardı bedenlerimiz aynı gibi duruyor sana olur büyük ihtimalle." Yukarıda göz hapsine alan kızdı bu neydi adı. Melis.. Melisa mıydı yoksa? Elinde tuttuğu kıyafeti almam için bakıyordu.
-"Teşekkür ederim. Deniz tutuyor biraz alkolün etkisiyle dengemi kaybettim." Uydurduğum yalanla ikna etmiş olmayı umuyordum. Bakışlarında bir şey vardı bu kızın rahatsız eden türden.-"Anladım. Jonas'ın şans eseri seni görmesi büyük şans. Neyse iyi olmana sevindim çıkıyorum sen de rahat giyin canım." Çıkmasının ardından elim elbisenin fermuarına gitti. Kurulanıp üstüme mavi bez parçasını geçirdikten sonra aynada kendimi izledim. Saçlarımdan hızla dökülen damlalar yüzümün her yerinden nasibini alarak kumaşın yüzeyinde son buluyordu. Yüzümde makyaja dair bir şey kalmamıştı. Gözlerim bitkin ve durgun bakıyordu. Ne olmuştu saatler içerisinde bana, nasıl bu hala gelebilmiştim. Ne kadar mutluydum oysaki dostumu gördüğüme, en mutlu gününde her daim yanında olduğuma, bir adam mıydı beni bu hale çeviren, içimdeki sindirdiğim kötülükleri arşa çıkaran, O domuz herif miydi? Nefreti kanımın her damlasında hissediyordum. Daha fazla berbat halimi izlemek istemedim. Saçlarımın ıslaklığını havlunun nemli yüzeyinde kurutmaya çalıştım. Yüzümü yıkamak için odanın küçük bölümüne geçip suyla temizlendim. Kurutma makinesi gözüme çarptığında hemen harekete geçtim ve saçlarıma fön çektim. İşim bittiğinde aynada son kez kendime baktım kötü değildim elbisenin derin dekoltesi yüzümdeki solgunluğu geri plana atıyordu. Odadan kendimi attığımda Jonas denen adam yine karşımda dikiliyordu. Elindeki ayakkabılarımı uzattığında teşekkür ederek ayaklarıma geçirdim ve adımlarımı yukarı kata doğru ilerlettim. Herkes eğlencesine devam ediyordu. Saatler geçmesine rağmen kimse formunu kaybetmemişti. Seyra, Tevrat'ın göğsüne başını yerleştirmiş sallanıyorlardı oldukları yerde. Ruhunu anın büyüsüne kaptıran dostum bir melek kadar huzurlu ve mutlu gözüküyordu. Varlığını hissettiği tek kişi haricinde herkes boştu ona...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|KAMÛS+۱۸|
General Fiction| |KAMÛS+۱۸| adlı kurguda; argo, şiddet ve yetişkin içerikli sahneler bulunmaktadır. | | ~ • ~ -" Size yemin ederim ki kimseye bir şey söylemeyeceğim. Lütfen! Çekilin." Korkuyordum lanet olasıca bu adamdan deli gibi korkuyordum. Mat deri ayakkabı...