| |KAMÛS+۱۸| adlı kurguda; argo, şiddet ve yetişkin içerikli sahneler bulunmaktadır. | |
~ • ~
-" Size yemin ederim ki kimseye bir şey
söylemeyeceğim. Lütfen! Çekilin."
Korkuyordum lanet olasıca bu adamdan deli gibi korkuyordum. Mat deri ayakkabı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kayıtsız numaranın ısrarına daha fazla dayanmak istemediğimden telefonu açtım.
''- Alo.''
''-Alo Azem benim Seyra.''
-''İnanmıyorum Seyra sen misin?''
-''Aptal, benim tabi seni bulmak için ne kadar uğraştım haberin var mı?''
-''Seyra çok şaşkınım hala inanamıyorum sesini duyduğuma, seni çok özledim.'' tek arkadaşımdı Seyra benim, çocukluğumdu. Bebeklikten lise zamanına kadar hiç ayrılmamıştık. Seyra'nın babası kumar bağımlısı bir adamdı. Annesi Meyrem teyze de meme kanseri olan bir kadın. Ailesi parçalanmış ufacık taneye dönüşmüştü ergenliğin başında, Meryem teyze yetersiz gıdadan daha fazla savaşamamıştı. Seyra çok kötü zamanlar geçiriyordu, yanında olamadım babamın işi yüzünden taşınmak zorunda kalmıştık. O zamanlar ne bir telefon ne bir sosyal medya vardı. Hayatımız tepetaklak olmuştu. Ayrıldığımız zaman ki an, yaşadığımız o kopukluk hissini uzun süre üstümden atamamıştım. Üniversiteyi kazandığım zaman onu görmek için gittim ama ne yazık ki aldığım haberlerden Almanya'ya taşındıklarını öğrenmiştim. Seyra benim ablam, kardeşim, canımdı. Birbirimizden başka hiç arkadaşımız olmamıştı. Ayrı kaldığımız zaman sürecinde başka kimselerle de arkadaşlık kuramamıştım. Her zaman aklımdaydı. Şu an sesini duyuyor olmak bütün dengemi bozmuştu. Burnumun ucu sızlıyor, genzimde derin yanma oluşuyordu. Daha fazla tutamadan bir hıçkırık bıraktım. ''- Azem'' Seyra'nın da benden farkı yoktu. Karşılıklı sessizliğe gömüldük. Hıçkırık ve ağlama sesinden başka bir şey duyulmadı uzun süre.
-''Azem. Hatırlıyor musun lisedeyken sana söylediğim bir şarkı vardı. Babamın beni dövdüğü zamanlar size kaçar ağlaya ağlaya onu söylerdim. Senden ayrıldıktan sonra o şarkıyı bir daha hiç söylemedim. Geçmişe dönüp tekrar hissedelim mi? bana eşlik et olur mu ağladık bari sonuna kadar hakkını verelim.'' diyerek kıkırdamaya başladı. Benim iki gözümün çiçeği bu halde bile gülebiliyordu, deli kız.
''-Sesimin kötü olduğunu biliyorsun Seyram ama seni yalnız bırakmayacağım hadi başla.''
''-Burnunu az çekte konsantrasyonumu bozmayasın.''
Ağlayayım mı devrilen yıllara Göz yumdum sade birkaç anıya Utanma, sıkılma benden, mecburum Olgunum, anlarım derdinden, yorgunum
Bazen utanıyorum sevgimden Bazen korkuyorum ölümden Neler geçer yar sözünden Hüzün geçer gül yüzünden
Seyra'mın sesi eşsiz güzellikteydi. Okulda öğretmenler zorla tahtaya kaldırır söylettirirlerdi. Utana sıkıla titreye titreye söylerdi. Beraber olduğumuzda ise içli içli ağlayarak yaşardı şarkıyı, daha fazla geçmişi hatırlamak istemedim. ''- Ağlama artık, Seyra benim de gözlerim kurudu. Görüntülü konuşalım yüzünü görmek istiyorum hadi.''
''- Ne yapayım kızım tek dostumun sesini yıllar sonra duymuşum. Ben ağlamayayım da kimler ağlasın. Laptopu alıp geliyorum sen de o sırada kendine kahve yap. Uzun bir gece olacak Azem hanım, anlatacak çok şeylerim var. Arkadaşın evleniyor yakın zamanda!''
''- Ne..ne..ne nasıl? dur dur dur.. kahve yapıp geliyorum hemen.'' Yaşadığım şaşkınlığın izahını hangi kelimelerle ifade edebileceğimi bilemiyordum. Mutfağa koştuğum gibi ketıla su koydum. Uzun geniş porselen kupama kahveyi döktüm, odaya geçip laptopu alıp masaya yerleştirdim. Buzdolabından geçen gece aldığım ekleri de çıkardım. Kahveyi alıp koltuğa attım kendimi.
Çalıyor. Çalıyor. Çalıyor.
''-Seyra bu sen misin? aman Allah'ım bu nasıl bir değişim. MaşAllah sana bir tanem.'' gözlerime inanamıyordum. Küçük yüzünün masumluğu hiç kaybolmamıştı. Simsiyah gür saçları dalga dalga omuzlarını sarmış, iri sıcak kahve gözleri beni içine çekecekmiş gibi sımsıcak bakıyordu. Ağzı açık tepkime kahkahalar atarak, bembeyaz iri dişlerini ve küçük gamzelerini ortaya çıkardı.
''- Sen asıl kendine bak. Taşa dönüşmüşsün taşa bu ne hal.''
''-Ay bunları bir kenara bırakalım bana her şeyin en başını anlat hemen!''
''-Pekala başlayalım bakalım.. Siz taşındıktan sonra her şey benim için daha zorlu olmaya başlamıştı. Annemin ölümünden sonra uzun süre konuşamadım. O süre zarfında Ömer hoca beni hiç yalnız bırakmadı.. Psikoloğa kendi götürüp kendi getirirdi. Derslerden da geri kalmamam için okul çıkışlarında kütüphanede saatlerce konu tekrarı yaptırırdı. Diğer hocaların da desteği ile üçüncü sınıfa geçtiğimde beni Almanyaüniversitesine hazırladılar. İki yıl hiç ara vermeden çalıştım sonucunda emeklerini boşa çıkarmadım ve tam burs kazandım. Gitmek istemiyordum ama burada olmakta bana iyi gelmiyordu. Babam desen ben yokmuşum gibi savruk yaşamaya devam etti. Borçları yüzünden de uzun süre eve uğramadı. Ben de daha fazla dayanamadım ve Almanya'ya gittim. '' Seyra'nın bakışları git gide donuklaşıyordu. Onu böyle görmek içimi acıtıyordu. Araya girmeden tüm her şeyi içinden döksün istiyordum. Gözlerinin içi kırmızılaşmaya başlamıştı ağlamaktan, kahvesinden bir yudum aldı ve devam etti anlatmaya..
''-Azem hayatımın en zor dönemi asıl orada başladı. Dilini, adetini bilmediğim bir yerde tek başımaydım. Zorbalıklar, dışlanmalar hepsini yaşadım. Ben toparlanmaya çalışırken hayat her seferinde üzerime daha ağır darbelerle geldi. Okulun popüler çocukları vardı hepsi sadist psikopat, iğrenç insanlardı. Onların arasından Türk asıllı bir çocukla tanıştım adı Ateş. Mutlu olmuştum seneler sonra konuşabileceğim bir insanla karşılaşmıştım. Arkadaşlarının düzenlediği büyük bir parti vardı beni oraya davet etti. Ben de belki biraz olsun kafam dağılır diye kabul ettim. Her şey rüya gibiydi tadını bilmediğim alkoller, yiyecekler birbirinden farklı insanlar kendimi kaybetmiştim. Kahkahalar eşliğinde deli gibi dans edip içki içiyorduk o gecenin sonunda önümü göremeyecek hale geldim. Beni kaldığım yurda götürme bahanesiyle bilmediğim bir otele götürdü. Otel görünümlü fuhuş yerine beni bırakıp gitti. Sabah olduğunda koca bir odada dünden kalma halimle yatıyordum. Çıkmaya çalıştığımda beni bırakmadılar.
Koca bir hiçtim Azem şu koca dünyada bir hiç.
Neden diyordum. Ne yaptım ben o çocuğa? ne zararım dokundu da bana bu kötülüğü yaptı. İki ay boyunca odadan dışarı çıkarmadılar. Her gün intihar girişiminde bulunuyordum. Zapt edilmeyecek kadar kafayı yemiştim en sonunda otelin sahibi geldi. Müstakbel nişanlım;