Lost Son of Hades × TaeKook

0╰╮7

15.03.2021

_

Olimpos dağına ilk gelen kişiler, Jeongguk ve Yoongi'nin orada yaşaması dışında, Delos kardeşler iken kendileri mümkün olduğu kadar görevleri hakkında pek konuşmuyorlardı. Hatta farklı yerlerde bile duruyorlarken zaman geçiyor, diğerleri de tek tek geliyordu Olimpos dağına.

Chanyeol ayak basar basmaz Jieun'un yanına gitmiş ve konuşmaya başlamışlarken, Eros'un oğlu koyu mavi olan sonsuz okyanusa bakıyor, kolları göğsünde birleşmişken yüzüne vuran hafif rüzgar nedeniyle gözleri hafif kısık duruyordu.

Baekhyun, Hyejin ve Namjoon yer yüzünün haritasını çıkartırlarken, Jeongguk'un gözleri bir saat önce yanlarından uzaklaşıp okyanusa atlayıp gözden kaybolan ağabeyini arıyordu. Ki o da çok uzun sürmeden denizden çıkıp yanlarına geldiğinde diğerlerini görmesiyle yanlarına ilerlemişti.

"Delos adasının altını inceledim. Mükemmel inceler dışında fazla önemli bir şey yoktu." Onu onaylayıp harita çizimine geri dönen Hyejin, Namjoon ve Baekhyun üçlüsü dikkatlerini çekerken, Jimin hızla yanına yaklaşmıştı Yoongi'nin.

"Onlardan bir tanesini aldıysan görebilir miyim?!" Heyecanlı sorusuna karşılık Yoongi kaşlarını çatıp dudakların net bir şekilde, "Hayır." kelimesi dökülmüştü. Burnunu kırıştırıp kendisine huysuz bakışlarını atan yarı tanrı kendisinden uzaklaşırken arkasından bakmış sonrada o da harita çizimine göz atmaya başlamıştı.

O sırada Jeongguk, bağ bozumunun üzgün olduğunu fark ettiğinden avuçlarının içerisinde yarattığı açık renkte olan pembe inciyle birlikte ona doğru yürümüştü. "Hey," Seslendiğinde kendisine dönen bedenden sonra elini ona uzatmış, pembe inciyi kavrayan ellerden sonra elini indirmişti. "Teşekkür ederim, bu çok güzel."

Jimin elindeki inciyle farklı farklı şeyler yaparken ki bunlardan birkaç tanesi güneşe tutması ve koklaması olurken Jeongguk gülümseyerek onu izlemiş sonrada eski yerine geri dönmüştü. Kendisine huysuz bakışlar atan ağabeyine karşı aynı karşılığı verip gözlerini koyu renkte olan mavi denize dikmişti.

"Harita tamam. Yer yüzüne ineceğiz." Namjoon'dan duyulan ses ile herkes bir araya toplanmış fakat yer yüzüne inmelerinden hemen sonra Jimin durdurmuştu onları. "Bekleyin, bu şekilde gitmeyeceğiz değil mi? Dünya da sizi bu halde görürlerse kesinlikle polisi aralar."

Herkes çatık kaşlarla onlara bakarken üzerlerindeki demir zırhlardan ve uzun kılıçlarından bahsettiğini anlamaları pek uzun sürmezken onu onaylamış ve yer yüzüne inerken üzerlerine insan kıyafetleri geçirmişlerdi. Hepsinde oldukça normal görünen, pantolon ve hoodie ikilisi varken beyaz bir ışık ile yer yüzüne ayak basmışlardı.

O sırada kendilerini inceleyen tanrılardan ilk Chanyeol konuşmuştu. "Boyumun kısaldığını hissediyorum." O sırada bunu istemsizce kendi üzerine alınan Baekhyun ona yan gözlerle baktıktan sonra kendisini incelemiş ve iğneleyeci bir şekilde konuşmuştu. "Bende öyle hissetmek isterdim ama ne yazık ki, benim boyum zaten kısa." Jimin tek kısa sen değilsin diyerek ona destek olduğunda Yoongi konuştu.

"Bu pantolon bacaklarımı kaşındırıyor, üstelik üzerimdeki da çok bunaltıcı. Siyahtan nefret ederim." Tiksinerek konuşurken bu durumdan pek rahatsız olmayan Delos kardeşler ve Yugyeom iken, Hyejin konuşmuştu.

"Birkaç saat idare edeceğiz." İlerlemeye başladıklarında hepsi Jimin'i takip ederken, Jimin onları evlerine getirmişti. İçeri girdiklerinde annesi onları sevecen bir tavırla karşılaşmış, Jimin annesiyle kısa bir konuşma gerçekleştirdiğinde alt kata ineceklerini söylemişti.

Birkaç kapı ve hemen sonrasında asansöre ulaştıklarında hepsi sığarken biraz zorlanmış, birbirlerine oldukça yakın olan bedenlerinden dolayı rahatsız olurlarken, Jimin onlara mahcup bir gülümseme gönderip asansörün düğmesine basmıştı. "Mahzene iniyoruz."